GEDAÎ
Asıl adı Ahmed olup 1826’da Tokat’ta doğmuş, 1899’da İstanbul’da vefat etmiştir. Ömrünün bir bölümünü arzuhalcilikle geçirdiğine ve aruzla oldukça başarılı şiirler yazabildiğine göre iyi bir tahsil görmüş olmalıdır. Genç yaşında Tokat’tan ayrılır ve Beşiktaş’a yerleşir. Bu sebeple bazı araştırıcılar onu “Beşiktaşlı” diye tanıtırlar. Sazı ve sesinin güzelliği Gedâî’nin sarayda da çalmasına kadar uzanır. Sultan Abdülaziz’in (1861-1876) saz heyetine girer.
Ustası Erzurumlu Emrah’tır. O, bir yandan başta Nedim, Gâlib, Bâkî gibi klâsik şairlerimizin gazellerini tahmis ederken bir yandan da İstanbul kahvehanelerinde gelip geçen âşıklarla atışmalarına devam etmiştir. Pek çok âşık ona nazireler söylemiştir. Devrin Ermeni ve Türk âşıklarıyla yaptığı karşılaşmalar büyük ilgi görmüştür. Lisânî, Yeksânî vs. gibi Ermeni; Hicâbî, Ceyhûnî vs. gibi Türk âşıkları bu arada sayabiliriz.
Hızrî’nin bahsettiği “Gedâyî’”nin âşığımız olma ihtimali oldukça zayıftır.
Ey benim canânım can içre canım
Şuh nevcivânım olma bivefâ
Rahm eyle bana
Ben sana kurbanım, gel kes gerdanım
Dök yerlere kanım tek ol aşina
Olma bîvefâ
Nâr-ı aşkın serde düştüm yek derde
Şeklin perilerde yoktur kişverde
Ellerin hançerde zerrin kemerde
Her gördüğün yerde gel bakma kıya
Can sana fedâ
Sevdim sen dilberi hublar serveri
Gördüm şeklin peri oldum müşteri
Çeksen de hançeri kessen bu seri
Gayri şimdengeri sen şah ben Gedâ
Kul oldum sana