Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ERCİŞLİ EMRAH

İki ünlü Emrah’tan daha yaşlı olanı hakkında bildiklerimiz son zamanlarda bir dereceye kadar artmıştır. Aralarındaki farkların kesinlikle ortaya konulmasından sonra her iki âşığımız gerçek hüviyetleriyle tanınmaya başlamıştır.

Ercişli Emrah’ın yaşadığından şüphe edenler de olmuştur. Ancak elimizde mevcut bir belgedeki, “Erciş Kubünde yetişmiş derd-i zâr ile bağrıyanık Karakoyunlu âşıklardandır” ifadesi, onun yaşadığının en güzel delilidir. Babası Âşık Ahmed’in şiirleri de günümüze kadar gelebilmiştir.

Aynı zamanda bir hikâye kahramanı olması, onun hikâyesinin anlatıldığı bölgeye göre değişik yerlere bağlanmasına yol açmıştır.

Babasından aldığı âşıklık bilgileri, onun sonu gelmez gezilerinde karşılaştığı âşıklar vasıtasıyla gelişmiş ve o, yüzyılın en saf, en duru, en güzel şiirlerini söyleyen âşıkları arasında yer almıştır.

Aruz vezni ile söylediği şiirinin olmaması, dilinin bütünüyle mahallî kelimelerle örülü olması belirli bir tahsilinin olmadığım ortaya koymaktadır. Bu özellikleri, onun Erzurumlu Emrah’tan ayrılmasını kolaylaştıran noktalardır. Ayrıca, onda din ve tasavvuf konularında söylenmiş şiirlerin olmaması da Erzurumlu’dan ayrıldığı bir noktayı teşkil etmektedir.

1986 yılında Erciş’te yapılan bir kazı sonunda, onun, Selvi’nin ve sazının çizgilerinin yer aldığı bir hece taşının bulunması, Emrah’la ilgili bazı soruların cevaplandırılmasını sağlamıştır.

Mevcut şiirleri, onun haklı bir şöhrete ulaşmasını sağlayacak güzelliktedir. Konuların mahallî söyleyişle zenginleştirilmesi, benzetmelerde tabiat güzelliklerinden faydalanılması onun başarısının sim olarak kabul edilebilir.

Şairnâmelerde görülen Emrah’ların hangisi âşığımızdır, bilemiyoruz. Ancak, Selvi ile ilgili hususların yer aldığı Feryâdî, İsmeti gibi şairlerin şairnâmelerinde anılan bu âşığımızdır.

 

Ellerin kırılsın hey naşi hoyrat 

Sana kimler dedi boz menevşeyi 

Nazik elinnen dermiş devşirmiş 

Al yanah üstüne düz menevşeyi

 

Menevşe gül kohar dostun bağınnan 

Bir öpüşün aldım al yanağınnan 

Taramış zülfünü tökmüş sağınnan 

Zülüfleri değer yüz menevşeyi

 

Bir bölüm sonalar yendiler bağa 

Onlar sayasında bağa nur yağa 

Dürse deste olur sarkar yanağa 

Aşk ile devşirir kız menevşeyi

 

Menevşe açılır bahar yaz olur 

Neden boynu eğri ömrü az olur 

Seni devşirenin gamı şaz olur 

Sıdk ile devşirip düz menevşeyi

 

Menevşe derede sümbül burçtadır 

Kasapların gözü daim koçtadır 

Gözel sever diye yiğit suçtadır 

Bahar geçer koklar güz menevşeyi

 

Nice Süleymanlar tahta yerişti 

Tahta yerişmedi bahta yerişti 

Emrah da bir kötü vahta yerişti 

Daha koklar mıyız biz menevşeyi

 

***

Bugün men bir gözel gördüm 

Bahar cennet sarayınnan 

Kamaştı gözümün nuri 

Onun hüsn-i cemalınnan

 

Salındı bahçaya girdi 

Çiçekler selâma durdu 

Mor menevşe boyun burdu 

Gül utandı hicabınnan

 

Bahçanın kapısın açtım 

Sanasın cennete düştüm

Öptüm koçtum helallaştım 

Buse aldım yanağınnan

 

Bahçanın kapısı güldür 

Dalında öten bülbüldür 

Emrah da bir edna kuldur 

Bağışla geç günahınrıan

 

İki kaşları karanın 

Ah elinnen dad elinnen 

Zülfü siyah mahparanm 

Ah elinnen dad elinnen

 

Ağ elleri nakışlının 

Ağca ceylan sekişimin 

Nergiz kimi kokuşlunun 

Ah elinnen dad elinnen

 

Sefil Emrah şu sonanın 

Yayladan göle konanın 

Hem atanın hem ananın 

Ah elinnen dad elinnen

 

***

Hey ağalar dad gaziler 

Dağa kar düştü kar düştü 

Uzak yerde yad ölkede 

Yada yar düştü yar düştü

 

Gidin diyin anasına 

Gelsin bahsin sonasına 

Körpe kızın sinesine 

Bi çüt nar düştü nar düştü

 

Emrah der yar sesledim 

Uca dağlara yasladım 

Zahmet verdim bağ besledim 

Bağa har düştü har düştü

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi