TAŞLAMA NEDİR?
Bir kimsenin kusurlarını, gülünç taraflarını alaylı bir dille ortaya koyan şiirdir. Divan şairlerinin hicviyelerine karşılık halk şairleri, şahıslara karşı duydukları nefret ve kinleri, yermek istedikleri kimseleri taşlamalarının okuna hedef tutmuşlardır. Âşık Edebiyatımızda zengin bir taşlama geleneği vardır.
TAŞLAMA ÖRNEKLERİ
1
Eyvah fukaranın beli büküldü
Medet ticaretin gücüne kaldık
Eyiler âlemden göçtü çekildi
Bizler zamanenin piçine kaldık
Rüşvet ile yarar hâkim hücceti
Hüccet ile alır kadı rüşveti
Halk bilmiyor dini şer'i sünneti
Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık
Sene bin iki yüz altmış beş tamam
Okunur ezanlar boş bekler imam
Seyrani bu nutkun sonu vesselam
İnanın dünyanın ucuna kaldık
SEYRANİ
2.
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermeğe dervişan beğenmez
Âlemi t’aneder yanına varsan
Seni yanıltır mesele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer kamını yarsan
Camiye gelir de erkân beğenmez
Elin kapusunda kul kardaş olan
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir tıraş olan
Berber dükkânında oğlan beğenmez
Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kimi tımarlı sipahi kimi serbölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez
Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zulmu fasidince keyif sürecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez
Yaz olunca yayla yayla göçenler
Topuz korkusundan şardan kaçanlar
Meşe yaprağını kıyıp içenler
Rumeli Yenicesi duhan beğenmez
Aslında, neslinde giymemiş hare
İş gelmez elinden gitmez bir kare
Sandığı gömleksiz duran mekkâre
Bedestene gelir kaftan beğenmez
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelse bir Türkün kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez
Kazak Abdal
3.
Ben melâmet hırkasını kendim giydim eynime
Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne
Gâh çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi
Gâh inerim yeryüzüne alem seyreder beni
Gâh giderim medreseye ders okurum hak için
Gâh giderim meyhaneye dem çekerim kime ne
Sofular haram demişler bu aşkın şarabına
Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne
Sofular secde ederler mescidin mihrabına
Benim ol dost eşiğidir secdegâhım kime ne
Nesîmi'ye sordular yarin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne
(melâmet: kınanma, hor görülme)
(eyn: sırt, üst)
Nesîmi
4.
KABAHAT
Kurmayı bilmeyen usta elinde,
Yanlışı gösterir, mükemmel saat.
Yüreği kararmış, zübük dilinde,
Suya yazı yazar, edilen vaat.
Şehit yetiminden aldık lokmayı,
Cebimize attık, en büyük payı,
Kalanla besledik bir katil ayı,
Kan çorbası içti, doymadı fakat.
Cambazı mert olan sirk bulamadık,
Vatanın kışına kürk bulamadık.
Padişah yapmaya Türk bulamadık,
Kime sarıldıksa mantığı sakat.
Hem içte özgürdür, hem dışta çete,
Bahane olur mu, Cumhuriyete?
Şeytan bürünmüşse kemiğe ete,
Halkta derman kalmaz, devlette takat.
Aydınlık diyorlar, bu işin sonu,
Halkımın kıçında yamalı donu,
Dolup boşaldıkça Ringonun hanı,
Kişneye kişneye sürer icraat.
Çirkin nakarattır, söylenen şarkı,
Çok oldu huzurun ülkeyi terki.
Seçim sandığının ne suçu var ki?
Sandığı dolduran bizde kabahat
Mehmet Nacar
5.
ZARİFE
Cımbıldak zarife köye gelince
Bütün köylü âşık oldu yürüdü
Gerdan kırıp fettan fettan gülünce
Herkes arkasına doldu yürüdü
Kasap Hasan türlü dilek diledi
Kurban kesmek için bıçak biledi
Ayyaş oldu köyün bütün veledi
Sarhoşlar kafayı buldu yürüdü
Ölmüş idi Çil Ahmet'in karısı
Çocuklara yeter dedi gerisi
Zarife'nin olsun diye yarısı
Evini ikiye böldü yürüdü
Çoluk çocuk yardım etti göçüne
Bayram geldi sanki köyün içine
Muhtar Emmi jöle sürdü saçına
Kotun dizlerini deldi yürüdü
Sokaktan geçince Zilli Zarife
Derman geldi hasta yatan Arif'e
Tutamadı onu kızı Şerife
Bastonu eline aldı yürüdü
Çoban Durmuş gitar aldı eline
Zarife'yi türkü yaptı diline
Herkes baksın dedi kendi malına
Davarı meraya saldı yürüdü
Eblek Ahmet delilerin beteri
Tırlattı kafayı giydi foteri
Gaz tenekesini yapıp bateri
İki değnek aldı çaldı yürüdü
Zarife'ye almak için fistanı
Kambur Musa toptan sattı bostanı
Rasim'in yazdığı garip destanı
İşiten ahali güldü yürüdü
Rasim KÖROĞLU
6.
TELLİ SAZDIR
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler ne kadı,
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?
Venedik’ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah'ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde?
Abdest alsan aldın demez
Namaz kusan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?
İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakısında mı
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde?
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde?
Dertli