HAMSE
İran ve Türk edebiyatlarında aynı şaire ait beş mesnevîden oluşan mecmuaların genel adı. Hamse yazan şairlere hamse-nüvîs (hamse yazan)" denilir.Bir divan şairi için hamse-nüvislik şiirde varılacak rütbelerin en büyüklerindendir.
Hamse deyimi ilk defa Penc-genc (Beş hazine) adıyla beş mesnevî yazan Nizamî (öl. 1200) tarafından bu anlamıyla kullanılmıştır. İran edebiyatında 30 kadar şair tarafından hamse kaleme alınmıştır. Bunlar arasında Türk edebiyatını etkileyecek kadar büyük üne kavuşmuş olan birkaçını sıraldığımızda ilk sırayı yine Nizamî alır: Onun hamsesi Hüsrev ü Şîrîn, Leylâ vü Mecnûn, Heft Peyker, İskendernâme ve Mahzenü'l-Esrâr adlı mesnevilerden meydana gelmiştir.'Nizamî'yi Şîrîn ü Hüsrev, Mecnûn u Leylî, Heşt Bihişt, Âyîne-i İskenderî ve Matlau'l-Envâr adlı mesnevileriyle Hüsrev-i Dihlevî (öl. 1325) izler. Sonra Hâcû-yi Kirmânî'nin (öl. 1352) Hümâ vü Hümayûn, Gül ü Nevrûz, Kemalnâme, Cevhernâme ve Ravzatu’l- Envâr adlı mesnevilerden oluşan hamsesi vardır. İran edebiyatında kendisinden sonra da birçok şair tarafından (msl. Hatifi, Ahî, Kâsım, Hilalî, Hidâyetullah, Feyzî, Zülâlî, Meşhedî) hamse yazmış olmasına rağmen son hamsö üstadı Abdurrahman Camî'dir (öl. 1492). Camî'nin "Heftevreng (yedi adet mesnevisi vardır. Tuhfetü'l-Ahrâr, Sübhatü'l-Ebrâr, Yûsuf u Züleyhâ, Leylâ ve Mecnûn, Hırednâme-i İskenderî, Salaman u Absal ve Silsiletü'z- Zeheb adını taşıyan bu mesnevilerden ilk beşi hamseyi oluşturur. Camî'den sonra İran edebiyatında en ünlü hamse yazarı Feyzî'dir (öl. 1595). Onun mesnevîleri ise Merkez-i Edvâr, Süleymân u Belkıs, Nal- Daman, Heft-kişver ve Ekbernâme adlarını taşır.
Hamse geleneği XV. yy. da İran’da sönmeye yüz tutarken Türk edebiyatında yeni yeni gelişmeye başlar ve büyük başarıya ulaşır. Edebiyatımızda ilk hamse üstadı Çağatay şairi Ali Şir Nevai (öl. 1501) olmuştur. Onun hamsesi Nizami ve Hüsrev yolunda düzenlenmiş olup (1488) toplam 64.000 beyit tutar. Âyretü'l-Ebrâr, Ferhâd u Şîrîn, Leylî vü Mecnûn, Seb'a-i Seyyâr ve Sedd-i İskenderî adlarını taşıyan bu beş mesnevî Türk şiirinde yeni bir atılım sayılır. Nevaî, Nizamî ile Hüsrev'in kuru taklitçisi olmamış, onların eserlerini büyük ölçüde yerlileştirmiş, yer yer de onları geride bırakmıştır. Nitekim Camî onun hamsesini diğer ikisinden üstün tutar. Bu hamse Hîve'de (1880), Taşkent'te (1964) ve Ankara'da (özetlenerek, 1967) basılmıştır.
Tezkireler ve diğer biyografik kaynaklar, Osmanlı sahasında birçok şair tarafından hamse yazıldığını bildirirse de hamseleri elde bulunanlann sayıları pek azdır. Osmanlıca ile ilk hamse Akşemseddin oğlu Hamdullaha Hamdî'nin (öl. 1503) kaleminden çıkar. Mesnevileri Yusuf u Züleyhâ, Leylâ vü Mecnûn, Tuhfetü'l-Uşşâk, Kıyâfetnâme ve Mevlîd'dir. Özellikle Yûsuf u Züleyha büyük üne sahiptir.
XVI. yy, divân şiirinin olduğu kadar hamse türünün de altın çağını yaşamaya başladığı dönemdir. Asrın başında 30 kadar eser sahibi olan Lamiî (öl. 1532) vardır. Henüz ele geçmeyenlerle birlikte mesnevîlerin sayısı beşin çok üstünde olduğundan hangilerinin hamse içine girdikleri şüphelidir. Bunlardan birkaçı şöylece sayılabilir. Vamîk u Azrâ, Veyse vü Râmin, Şehrengîz-i Bursa, Absal u Sala- man, Şem'ü Pervâne, Ferhâdnâme ve Maktel-i-Hüseyn. Ele geçmeyen mesnevileri için de Gûy u Çevgân, Câbirnâme ve Heft peyker örnek verilebilir. Hamse sahasında Taşlıcalı Yahya'nın (öl. 1575) ayrı bir başarısı sözkonusudur. Mesnevileri Gencîne-i Râz, Kitâbu Usûl, Şâh u Gedâ. Yûsuf u Züleyhâ ve Gülşen-i Envâr adlarını taşır.
XVII.yy. hamseciliğinin en ünlü ismi olan Nev'izâde Ataî (öl. 1635), Türk edebiyatının da en büyük hamse yazarlarındandır. Mesnevileri Nefhatü'l-Ezhâr, Sohbetü'l-Ebkâr, -Hilyetü'l-Efkâr, Heft- Hân ve Âlemnümâ adlarıyla anılır. Hilyetü'l-Efkâr hariç diğer mesnevîlerin yerli ve yabancı kütüphanelerde yüzlerce yazması bilinmektedir.
Türk edebiyatındaki son hamse XVIII.yy. da Subhizâde Feyzî'nin (öl. 1739) kaleminden çıkmıştır, Feyzî’nin hamsesi dört mesnevi ile bir divândan oluşur; Mesnevîlerin adları şunlardır: Heft-Seyyâre, Mir'ât-ı - Âlemnümâ, Âsaf- nâme, Aşknâme. Türk Edebiyatındaki en orijinal mesnevinin sahibi Veyşî'dir (öl. 1628). Onun, hamsesini oluşturduğu, El- Kâvlü'l-Müselleme fi Gazavati'l-Mesleme , Kanûnü'r-Reşâd, Mesâku'l-Uşşâk, İksîr-i Saâdet ve Nihâlistan (bazıları Vasfu'l- Kâmil'i de buna ilâve ederler) adlarını taşıyan eserlerinin tamamı nesirdir.
Hamse şairi olarak anıldıkları halde eserlerinin tamamı henüz elimize geçmemiş şâirler de vardır. Bunlar arasında Çakerî (XV. yy. Yusuf u Züleyhâ, Leylâ vü Mecnûn, Vâmık u Azrâ, Hüsn ü Nigâr ve Süheyl ü Nevbahar. Son üç eser bulunmamıştır), Celîlî (öl. 1635; Leylâ vü Mecnûn, Hüsrev ü Şîrin, Gül u Gülzâr, Hicrnâme. Son üç mesnevî ele geçmemiştir), Kara Fazlî, (öl, 1563; Gül ü Bülbül, Hümâ vü Hümâyun, Leylâ vü Mecnûn Leccetü'l-Esrâr, Nahlistân. Yalmzca Gül ü Bülbül eldedir), Behişti (öl. 1569; Vâmık u Azrâ, Yûsuf u Züleyhâ, Leylâ vü Mecnûn, Hüsn-ü Nigâr, Süheyl-ü Nevbahar. Yalmzca Leyla vü Mecnun eldedir.) Ahmet Rıdvan XVI.yy. ,Leyla vü Mecnun, Hüsrev ü Şîrîn, İskendernâme, Heft Peyker, Mahzenü'l- Esrar.Son iki mesnevi ele geçmemiştir.), Hayati(XVIyy. Mahzenü’l-Esrar, Heft Peyker, Behram-ı Gûr, İskendemâme, Leylâ ile Mecnûn. Son eseri ele geçmemiştir) sayılabilir. Yine kaynaklardan hamse sahibi oldukları ve hatta eserleri hakkında bilgiler verildiği halde henüz hiç bir mesnevisi ele geçmeyen şâirler de vardır. Birkaç ismi şöyle sıralayabiliriz: Revani(öl. 1520); İşaretnâme, Câmiu’n-Nesâyıh), Muîdî (XVT. yy. Heft Peyker, Heft Manzar, Gül ü Nevrûz, Vâmık u Azra, Şem'ü Pervâne), Ârif Çelebi (öl. 1561), Hulvî (öl. 1563), Fikri Derviş Çelebi (öl. 1574; Hurşîd ü Mâh, Ebkâr-ı Efkâr, Behrâm u Zühre, Hurşîd ü Nâhid, Şükûfezâr), Figânî (öl. 1506 İskendemâme).
Hamselerin birçoğu hicranlı bir aşkı konu alan mesnevilerden oluşur. Bunun yanında soyut kavramlarla ilgili mesneviler de hamseler içinde yer edinmişlerdir. Aşk mesnevilerinin konulan genellikle İran edebiyatında da işlenen ve eski doğu edebiyatlarının manzum romanlan diyebileceğimiz trajik hikayeler biçimendedir. Yine bunların birçoğunda lirizm ön plandadır. Mesnevi nazım şeklinin rahat söyleyişi, kafiye bağımlılığının olmayışı, elde hazır örneklerin bulunması vs. nedenlerle Türk edebiyatındabirçok şâir hamseye yönelmiştir. Yine de hiç birinin eseri monoton çeviri veya salt nazire değildir.
Nitekim konuların ortak ve aynı oluşu birçok ünlü divân şairinin hamseyi benimsememeleri sonucunu doğurmuştur(msl.Bâkî, Nefî vs.) Yine de hamse türü, Türk edebiyatında, şehrangîz, sakinâme vs. millî ve mahallî özellikler taşıyan mesnevilerle zenginleştirilmiştir.
İ.PALA, DİVAN ŞİİR SÖZLÜĞÜ
****
1. Bir şairin beş mesnevisinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan yapıttır.
2. Hamse yazarı şairler hamse şairi ya da “hamsenüvis" diye bilinir.
3. Türk Edebiyatı’nda 16. yüzyılda gelişmeye başladı. İlk hamseyi Çağatay şairi Ali Şir Nevai yazdı.
4. Hamse türüne düzyazının girişi ise 17. yüzyılda gerçekleşti. “Nergisi" hamseye düzyazıyı sokan ilk yazardır.
5. Çoğunlukla hüzünlü aşkların konu edildiği hamselerde soyut kavramları işleyen mesnevilere de yer verilir.
6. Hamse sahibi divan yazarları edebi çevrelerde büyük saygı görürdü.