HÂL NEDİR?
(hâl) f.i
Ben, vücutta meydana gelen nokta. Edebiyatta genellikle yüzde bulunan benler ile bu benlerin renginin siyahlığı ile küçüklüğünden sık sık bahsedilir. Daha çok yanak, saç, kaş, ayva tüyleri ve dudak ile birlikte bulunur. Hâl (durum, keyfiyet) kelimesiyle cinâslar kurar. Ben olarak her şeyden önce o bir noktadır. Bu nokta, güzellik sayfasına (yanağa)zülüf kaleminden damlamıştır. Zülüf, cemâl kelimesinin cim ( ) i olunca ben de onun içindeki nokta olur. Bazan benin dâne olduğunu görürüz. Bu durumda gönül bir kuş, saçlar da tuzaktır. Yanak ateş olunca bu dâne yanar, ud olur. Yine siyah rengiyle bir fülfül (karabiber) olan ben, Hindistanı da beraberinde bulundurur. O, bazan bir Hindu, Habeş veya Hindu-beçedir. Saç, yanak bağının bahçivanı olunca ben, bu bağa kötü niyetle giren bir hindû olur. Yanak gül yaprağı olunca ben, gül üzerine sünbül (saç) örtünüp yatan bir habeşî olur. Dudak ile birlikte o, şeker satan bir Hindû'dur. Dudak şeker olunca ben de bu şekere konan bir sinek olur. Ben, dudak ve kaş kenarında olabildiği gibi yanağın tam ortasında da bulunabilir. Saç kafir veya kafıristana benzeyince ben, bir putperest olur. Bu durumda ikisi de hem-meşrebdirler ve ikisinin de rengi kâfir (kara)dir. Bazan ben, bir sultan veya Habeş hükümdarı olur. Saç gölgelik olunca, ben de burada istirahat eden sultan olur. Benin yara ve dâğ olduğu haller de vardır. Yanak lâle olunca ben de onun ortasındaki dağ oluverir. Laledeki bu dağlama yarası, sevgilinin kırmızı yanağı ortasındaki siyah beni kıskanmaktan dolayıdır. Dudaklar Kevser olunca ben de bu cennet içindeki Bilal-i Habeşi olur. Ben, çene çukuru kenarında düşünüldüğü zaman Harûta benzetilir. Saç ise zaten cadûdur. İkisi birbirlerine büyü talîm ederler. Bazan amber, bazan misktir. Onu kıskanmaktan dolayı sahralara düşer. Yüzdeki ayva tüyleriyle birlikte yanak denen mushafa yazılmış âyeti andırır. Yine ikisi bir arada bir orduya ve askerlere teşbih edilirler. Bazan da bir mercimektir. Aslında o aşkından dolayı şemi kucaklamaya çalışan pervânenin ateşte yanmış hâlidir ki sevgi ve aşıklık alâmeti olarak görülür. Hâl ile Halîl kelimeleri arasında münâsebet kurulur.
Hâli sevdasında gönlüm düştü zülfü bendine
Mürg-i miskindir düşer dâne görüp dâm üstüm
Ahmed Paşa
Şöyle gird olmuş fırengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebruda hâl olmuş sana
Nedîm
Arz etdi hâl-i lâ'lini ağyâra âh kim
Islanmaz ol halîlimin ağzında mercimek
Yahyâ Bey
Hatt-ı sebzi gibi çok fitne kopar seyr edesin
Hâl-i hindûsu ile zülf-i siyehkânndan
Hisâlî
İSKENDER PALA, DİVAN ŞİİR SÖZLÜĞÜ