Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

HÂL NEDİR?

(hâl) f.i

Ben, vücutta meydana gelen nokta. Edebiyatta genellikle yüzde bulu­nan benler ile bu benlerin renginin siyah­lığı ile küçüklüğünden sık sık bahsedilir. Daha çok yanak, saç, kaş, ayva tüyleri ve dudak ile birlikte bulunur. Hâl (durum, keyfiyet) kelimesiyle cinâslar kurar. Ben olarak her şeyden önce o bir noktadır. Bu nokta, güzellik sayfasına (yanağa)zülüf kaleminden damlamıştır. Zülüf, cemâl kelimesinin cim ( ) i olunca ben de onun içindeki nokta olur. Bazan benin dâne olduğunu görürüz. Bu durumda gö­nül bir kuş, saçlar da tuzaktır. Yanak ateş olunca bu dâne yanar, ud olur. Yine si­yah rengiyle bir fülfül (karabiber) olan ben, Hindistanı da beraberinde bulundu­rur. O, bazan bir Hindu, Habeş veya Hindu-beçedir. Saç, yanak bağının bahçivanı olunca ben, bu bağa kötü niyetle gi­ren bir hindû olur. Yanak gül yaprağı olunca ben, gül üzerine sünbül (saç) örtü­nüp yatan bir habeşî olur. Dudak ile bir­likte o, şeker satan bir Hindû'dur. Dudak şeker olunca ben de bu şekere konan bir sinek olur. Ben, dudak ve kaş kenarında olabildiği gibi yanağın tam ortasında da bulunabilir. Saç kafir veya kafıristana benzeyince ben, bir putperest olur. Bu du­rumda ikisi de hem-meşrebdirler ve ikisi­nin de rengi kâfir (kara)dir. Bazan ben, bir sultan veya Habeş hükümdarı olur. Saç gölgelik olunca, ben de burada istira­hat eden sultan olur. Benin yara ve dâğ olduğu haller de vardır. Yanak lâle olun­ca ben de onun ortasındaki dağ oluverir. Laledeki bu dağlama yarası, sevgilinin kırmızı yanağı ortasındaki siyah beni kıskanmaktan dolayıdır. Dudaklar Kevser olunca ben de bu cennet içindeki Bilal-i Habeşi olur. Ben, çene çukuru kenarında düşünüldüğü zaman Harûta benzetilir. Saç ise zaten cadûdur. İkisi birbirlerine büyü talîm ederler. Bazan amber, bazan misktir. Onu kıskanmaktan dolayı sahra­lara düşer. Yüzdeki ayva tüyleriyle birlikte yanak denen mushafa yazılmış âyeti andı­rır. Yine ikisi bir arada bir orduya ve as­kerlere teşbih edilirler. Bazan da bir mercimektir. Aslında o aşkından dolayı şemi kucaklamaya çalışan pervânenin ateşte yanmış hâlidir ki sevgi ve aşıklık alâmeti olarak görülür. Hâl ile Halîl kelimeleri arasında münâsebet kurulur.

Hâli sevdasında gönlüm düştü zülfü bendine

Mürg-i miskindir düşer dâne görüp dâm üstüm

Ahmed Paşa

 

 

Şöyle gird olmuş fırengistân birikmiş bir yere

Sonra gelmiş gûşe-i ebruda hâl olmuş sana

Nedîm

 

Arz etdi hâl-i lâ'lini ağyâra âh kim

Islanmaz ol halîlimin ağzında mercimek

Yahyâ Bey

 

Hatt-ı sebzi gibi çok fitne kopar seyr edesin

Hâl-i hindûsu ile zülf-i siyehkânndan

Hisâlî

İSKENDER PALA, DİVAN ŞİİR SÖZLÜĞÜ

SON EKLENENLER

Üye Girişi