NE SAFVETİ NE NEŞÂTI NE KÂRI KALMIŞTIR - NEVRES-İ KADİM
GAZEL
Mefâ'ilün / fe'ilâtün / mefâ'ilün / fe'ilün
Ne safveti ne neşâtı ne kârı kalmıştır
Mey-i muhabbetin ancak humârı kalmıştır
Küşâyiş-i gül-i maksûdı görmedik hergiz
Bize bu gülşen-i derhin hezârı kalmıştır
Fedâ-yı gayret-i pervâneyim âlemde
Ne bir alâmeti var ne mezârı kalmıştır
Şikest-i şîşeye ey muhtesib harîs olma
Cemin bu bezmde bir yâdigârı kalmıştır
Yolunda bezl edecek nevresin fakat şimdi
Bir eşki birde ten-i dâğdârı kalmıştır
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Sevgi şarabının ne temizliği ne neşesi ne de bir etkisi kaldı. Kala kala geriye ancak içtikten sonra duyulan baş ağrısı kaldı.
İstek gülümüzün açılışını hiçbir zaman görmedik. Bize bu gül bahçesinin sadece bülbülü kaldı.
Bu dünyada ne bir eseri, ne de mezarı kalmış olan pervanenin gayretine kurban olayım.
Ey görevli, şişemizi kırmaya bu kadar hırs besleme. Cemin bu mecliste armağanıdır o, ondan bize bu kalmıştır. (Muhtesib; polis ve belediye işlerine bakan görevli
Nevres’in, senin yoluna harcayacak şimdi sadece gözyaşıyla, yaralı vücudu kaldı.
İLGİLİ İÇERİK