O TIFL-I NÂZ-PERVERDİN CEFÂSI ARTAR EKSİLMEZ - OSMANZADE TAİB
GAZEL
Mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün
O tıfl-ı nâz-perverdin cefâsı artar eksilmez
Velî pek şûhdur kim mübtelâsı artar eksilmez
Gönül deyr içre bir tersây ile zünnâr-bend oldu
O kâfir-mâcerâdır mâcerâsı artar eksilmez
Harâbât-ı elestin mesti olmak hayli müşkildir
Egerçe bâde-i kâlû belâsı artar eksilmez
Belî bezm-i visâlin nağme-i şevkı de var ammâ
Ne çâre sûziş-i vâ-hasretâsı artar eksilmez
Nice vakt oldu Tâib biz ki mehcûr-ı Sıtânbûluz
Hayâl-i dîdede âb u havâsı artar eksilmez
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
O nazlı yavrunun cefası artar eksilmez. O öylesine neşeli ve cilvelidir ki tutkunları artar eksilmez.
Gönül kilise içinde bir Hristiyan güzeline bağlandı, o kâfirin işi gücü maceradır, macerası artar eksilmez.
Her ne kadar kâlu belâ şarabı artıp eksilmezse de Elest meyhanesinin sarhoşu olmak hayli zordur.
Her ne kadar kavuşma meclisinin şevki nağmesi varsa da âhları, ayrılık yanıp yakılmaları da ne çare ki artar eksilmez.
Tâib, epey oldu ki biz İstanbul’dan uzaklardayız, oranın hava ve suyunun hayali gözümde artar eksilmez.
İLGİLİ İÇERİK