FİGAN EY MEVLEVİ DİLBER Kİ - FEHİM-İ KADİM
GAZEL
Mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün
Figân ey Mevlevî dilber ki çeşm-i fitne-engîzin
Beni öldürmeğe cem' eyledi müjgân-ı hûn-rîzin
Olurmuş Mevlevî zinnâr-bend-i küfr bilmezdim
Temâşâ itmesem kâfir senin zülf-i dil-âvâzin
Semâ' itdikçe nûr-ı mihr-i hüsn-i şu'le-sûzundan
Olur hurşîd-i mahşer zerre-i bî-kadr-i nâ-çîzin
Kıyâmet ferş-i râhın fitne de zencîr-i zülfündür
Gelince cünbiş-i reftâra bâlâ-yı belâ-hîzin
Hayâdan gerçi sen bıkmazsın ammâ çesm-i uşşâkı
Tecellî -zâr kıldı âteş i hüsn-i şerer-bîzin
Nigâhın fitne-pâş oldukça dest-efşân-ı semâ içre
Derûn-ı câna hançer-rîz olur müjgân-ı ser-tîzin
Şikâyet itmesün lutf it Fehîm ey mâh cevrinden
Girerse destine dâmânı ferdâ Şems-i Tebrîzin
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Ey Mevlevî güzel feryat ediyorum, çünkü senin fitneler doğuran gözlerin, beni öldürmek için, kan dökücü kirpiklerini bir araya topladı.
Keşişler gibi küfür kuşağını bağlanırmış, bilmezdim. Senin gönülleri ucunda sallandıran zülfünün ettiklerini gözümle görmeseydim, inanmazdım.
Semâ edip döndükçe, güzelliğinin nur saçan parlaklığı karşısında mahşer güneşinin güçsüz ve zerre misali kaldığını görüyorum.
Belâ dağıtan eteklerin, dalgalanıp harekete başlayınca kıyamet senin tuttuğun yoldur, fitne zülfünün kıvrımlarıdır.
Sen saklanmaktan, göze görünmemekten bıkmazsın amma güzelliğinin kıvılcımlar saçan ateşi âşıkların gözünde ilâhi cilvelerin göründüğü yer olur.
Sema dönüşü sırasında bakışların fitne saçmaya devam ettikçe, ucu sivri kirpiklerin canlar için, kan dökücü bir hançer olur.
İLGİLİ İÇERİK