NÂLÂN İDEN BENİ HAT-I SEBZ-İ İZÂRDIR - ŞEYHÜLİSLAM BAHÂÎ
GAZEL
Mef'ûlü / fâ'ilâtü / mefâ'îlü / fâ'ilün
Nâlân iden beni hat-ı sebz-i izârdır
Feryâd-ı andelîbe sebeb nevbâhardır
Azm itdi kişver-i ademe cân-ı mübtelâ
Aşkın ilâcı gördi ki terk-i diyârdır
Şol câme-i belâ k'ola berdûş-ı ehl-i derd
Bu âşık-ı belâ-zedenen müsteârdır
Yârın, tecelliyâtın sad-gûne eyleyen
Âyîne-i dilimde olan inkisârdır
Âhır bu cism-i zerd ü nizârı tebâh iden
Mânend-i şem’ girye-i bî-ihtiyârdır
İ'câz-ı aşkdır bu ki âyîne-i dilim
Pâmâl-i cevr iken de yine gubârdır
Vâr olsa eşk-i çeşm-i Bahâyı aceb değil
Bisyâr olan güherse de bî-i'tibârdır
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Beni inleten, yanağın üzerinde tâze biten sarı tüylerdir. Bülbülün feryadına sebep ise ilkbahardır.
Tutkun can, yokluk mülküne doğru yola çıktı. Gördü ki aşkın ilâcı, memleketi terk etmektir.
Dertlilerin omuzundaki ''belâ'' elbisesi: bu belâya uğramış âşığın ödünç aldığı şeylerdir! ''Belâ'' kelimesi hem dert, hem de Elest Meclisindeki ''Belâ''= Evet sözü mânâsında kullanıldığından mânâsını bir de o şekilde düşünmelidir.
Sevgilinin tecellilerini yüzlerce çeşit eyleyen, gönül aynasındaki kırıklıktır.
Sonunda, mum gibi, bu sarı ve zayıf cismi telef eden, yok eden, istemeden ağlayışımdır. Elimde olmaksızın ağlayışımdır.
Bu aşkın mucizesidir: gönlümün aynası zulmün ayakları altında ezilirken bile tozdur. Toz-toprak içindedir.
Bahâyî'nin gözünün yaşı yere düşüp hakaret görse şaşılmaz! Elbette cevher çok olursa, değersizdir!
İLGİLİ İÇERİK
ŞEYHÜLİSLÂM BAHÂYÎ - DAĞITTIN HAB-I NAZ-I YARİ EY FERYAD NEYLERSİN İNCELEME