Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

CENG-NAME - AHMED-İ DAİ 

Çeng-nâme, bir Türk çalgısı olan çengin, oluşunu, yapılışı ve özelliklerini timsali dille ve tasavvufî simgeler (remzler) içinde anlatan bir mesnevidir. Bir temel hikâye etrafında anlatılan ek hikâyeler şeklinde kurulmuştur.

Hikâye güzel sesli ve musiki tutkunu insanların bulunduğu bir işret ve şenlik meclisinde geçmektedir. Mecliste bulunan kültürlü, şair ruhlu hoş sohbet aydınlar, çeng'e sorular sorarlar. Sorulanlar ve cevapları birer hikâyedir. Bu sohbetli manzum fıkralarda çengin imal edildiği nesneler olan at kılı ve ahu derisi, başlarından geçenleri anlatırlar, çengin oluşarak çalgı hâline gelmesini hazırlayan bütün bu unsurlar, canlı şahıslar gibi ele alınır. Onlar aslında bir şeyhe, mürşide benzeyen çengi el birliğiyle şekillendirip meydana getirmişlerdir.
Bu hikâyelerde, 15. asrın mesnevi dili henüz oldukça sadedir. Sonradan kaybettiğimiz kelimelerle güçlü bir ifade taşıyan bu "Türkçe" ile Dâî'nin ve o zamanki aydınların musikiye verdikleri değer ve başka noktalar da ortaya çıkmaktadır.


Çeng-nâme'den

(Dâi, cenge seslenir)

Aceb kuşsın ne hoş nâzük ötersin
Ki bülbülden dahi âvâze-tersin

Kılursın âlemi hüdhüd gibi seyr
Süleymânsın okırsın Mantıkut-Tayr

Bu kuş dilin sana, kim öğredüpdür
Sana bu terbiyetler kim idüpdür

Nesin kimsin yâhud kimün nesisin
Ki hikmet küncinün gencinesisin

Ne yirdir iklimim kandan gelüpsin
Meğer sen âlem-i candan gelüpsin

Nedürnâm u nişânun belit' adun
Cihanda var mı maksûdun mumdun

Neredendür özün kandandur aslun
Nedür nev'ün nedendür cins u faslun

Seni tanlar gören erkek dişiden
Ki deng olmışdur âvâzun işiden

Başun birdür velî yüz bin dilün var
Aceb gülsin ne nâzük bülbülün var

(Âhû derisinin cevâbı)

İrem bağında bir âhû-y-ıdum ben
Aceb bir lû'bet-i câdû-y-ıdum ben

Benüm ile müşerref ol gülistan
Makamum menzillim hep bağ u bostan

Hoten 'de seyr idüp çok yıllar aylar
Hıtây ilinde kışlar Çin 'de yaylar

Cihan sahraların seyrinde görinmüş
Yemen'den Çin'e dek yilmiş yügürmiş

Yürürdüm gündüzin gülzâr içinde
Yaturdunı gice sünbülzâr içinde

Sanevber gölgesinde sâyebânum
Şakaik yaprağından âşiyânum

Benefşe otlar idüm gül yir idüm
Semen koklar idüm sünbül yir idüm

Yatağum yasduğı yaşıl çemenden
Döşeğüm taze gül-berg-i semenden

Durağum Ravza-i Rıdvan içinde
Sulağum çeşme-i hayvan içinde

Geyik gördükde kuş gibi uçardum
Peri-veş âdemi görsem kaçardum

Bulutdan tiz kaçarıdum segirsem
Güneş gölgemi görmezdi yügürsem

Benüm arkamda dürlü dürlü hatlar
Yazılmış anberîn müşgin nukatlar

Mükahhal gözlerüm mahmur u câdû
Ben idüm gözleri sürmeli âhû

Güzel yüzlü ki gözi sürmelüdür
Ayağı tozı göze sürmelidür

Beni her kim göre seyrân içinde
Hayâlüm nakş iderdi can içinde

Tenümde her ne kan kim huşk olurdı
Göbeğümde gelürdi müşg olurdı

Açıklama

Şems: güneş-mâh-ı taban: parlak ay- Gani: zengin, eli bol- yarlıgagıl: bağışla-inayet Allah'ın iyiliği yardımı- Hatalardan geçirgil: geçen hataları geçir... Tevfik. Allah'ın yardımı- gark olanlar dest- gîri: boğulanların elinden tutan-Âvâze-ter: taze sesli- Mantıkut-Tayr: Kuş dili anlamında ünlü bir mesnevi- âlem-i cân: ruhlar âlemi, Tanrı- künc: köşe gencine: hazine- deng olmak, hayran kılmak, sersemlemek- lubet-i câdû: cadının oyunu, büyüsü- müşerref; şereflenen- yaylamak, yaz geçirmek- yilmiş, yüğürmüş: uçmuş, kaçmış, yürümüş-sâye- ban: çadıv-âşiyân: yuva-yaşıl: yeşil-semen: yasemin- ravza-i Rıdvan: cennet bahçesi- çeşme-i hayvan: âb-ı hayât- âdemi; bir adam -Periveş: peri gıbi-yügürsem: koşsanı, kaçsam- hatta resim, çizgi, nukat noktalar- mükahhal: sürmeli- huşk: âhû'nun teninde kuruyan kan gö¬beğine inerek misk: (müşk) oluyor.

AHMET KABAKLI, TÜRK EDEBİYATI TARİHİ, 2.CİLT

İLGİLİ İÇERİK:

AHMED-İ DAİ- BİR GÜN İNCELEMESİ

AHMED-İ DAİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

AHMET-İ DAİ HAYATI ve ESERLERİ