TENASÜP
Kelimenin manasına uygunluk demektir. Tenasüp, tezatlı olanlar dışında anlamca birbiriyle ilgili kelimeleri bir arada – en az iki kelimeyi- kullanmak sanatıdır.
Ney-i bezm-i gamem ey mâh ne bulsan yele ver
Od’a yanmış kuru cismimde hevâdan gayri
Fuzuli
Şair ıstırabı sebebiyle devamlı âh edip inlemekte içi yanmaktadır. Bu hal onda ney çağrışımı yapar. Sanatkâr kendisini ney’e benzetir. Artık ney mecazi olarak şâirin benliğinin yerine geçmiştir. Yeni bu beyitteki merkez kelimemiz “ney”dir Ney kelimesi etrafında yel, hevâ (hava, istek, arzu) od (ateş), yanmak (ney’in içi ateş ile dağlanır) kuru cisim kelimeleri toplanarak tenasüp sanatı yapılıyor.
Heyecan halinin etkisiyle şuuru uyandıran varlık, bir başka varlığa benzetilir ve asıl varlığın yerini alır. Artık bu yeni varlıkta anlamca ilgili kelimeler bir araya toplanır. Tenasüp söze güzellik ve anlam genişliği kazandırır.
Her sabah başka bahar olsa da ben uslandım
Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım.
Sevgili “gül”e benzetiliyor. “Gül, bahçe, bahar” tenasüp sanatı yapılıyor.
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı”
Bayburtlu Zihni
“Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.”
Fuzuli
“Yine bahar geldi bülbül sesinden
Sada verip seslendi mi yaylalar
Çevre yanın lale sümbül bürümüş
Gelin olup süslendi mi yaylalar”
Ruhsati
Mest olupdur çeşm ü ebrunun hayâlinde imam
Okumaz mihrâbda bir harf-i Kur'an'ı dürüst
Suya versin bâğban gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su
Fuzuli
Koyuldu rengi köpüklerde karın
Işıklar kesildi sularda.
Akşam mı bu gelen güneş mi batacak?
Benim bir güzel var beklediğim
Coşan dalgaları kucaklayacak."
Lâleyi, sümbülü gülü hâr almış
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış.
Deli eder insanı bu dünya,
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,
Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç,
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Yahya Kemal Beyatlı
Arım, balım, peteğim,
Gülüm, dalım, çiçeğim,
Bilsem ki öleceğim,
Yine seni seveceğim,
Bu akşam ışık olduk, renk olduk, ses olduk,
Yeniden kışla olduk, asker olduk, tüfek olduk.
***
Asîb rûzigârı gülistân-ı dehre
Sen serv-i gül-izârı hevâdar olan bilür
Bakî
Tenasüb, ilham ve tezat sanatlarıyla da birlikte kullanılır. Bu yönüyle de ikiye ayrılır:
İlham-ı tenasüb: İlham ve tenasüb sanatlarının birlikte kullanılmasıyla yapılır. İki anlamı olan bir sözcüğün, dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla diğer bazı sözcüklerin arasında anlam bakımından bağlantı kurularak yapılır. Örnek:
Ne güzel vâkıadır bu ki asup can gözünü
Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm
Zatî
(Can gözünü açıp gaflet uykusunda geçen ömrümün bir rüya olduğunu görüp anlamam ne güzel bir olaydır. Rüya, düş kelimelerinin kastedilmeyen ikinci anlamının hâb ve rüya sözcükleriyle ilişkisi vardır.)
İlham-ı tezad: İlham ve tezat sanatları birlikte kullanılır. İki anlamı olan bir sözcüğün dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla anlamlı bir sözcük arasında ilişki kurmak şeklinde yapılır. Belirtilmeyen anlam cinas yoluyla sağlanır. Örnek:
Serverlik ister isen üftâdelik şiâr et
Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde
Fuzulî
(Burada ayak önce kadeh sonra gerçek ayak anlamlarıyla kastediliyor. Fuzulî beyitte sözcüğün vurgulamadığı ayak anlamı ile baş sözcüğü arasında tezat yapıyor.)
EDEBİ SANATLAR 1 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )
EDEBİ SANATLAR 2 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )