TA’RİZ
Üzüntü, öfke ve intikam gibi duyguların tesiriyle başvurulan bir sanattır. Buna “dokunaklı söz söyleme” sanatı da denir. Söylenilen sözde alaylı ifade vardır.. Sözün gerçek veya mecazi manası karşımızdaki kişiyi görünüşte rahatsız etmez. Fakat sözü söyleyen kişi söylediği sözün tam ters manasını kasteder. Böylece karşısındaki kişiye söz hakkı taşımaz. Tariz tek kelimeyle yapılamaz, cümle ile yapılır
Kaba bir adama söylenen “Nezaket toplum içinde insanların en kıymetli özelliklerindendir.” Tariz vardır. Bu söze kaba adamın itiraz etmesi imkânsızdır. Ama bu sözle aynı zamanda o kişiye “kabasın, nazik değilsin” de denilmiştir.
“Kaba konuşan birisine: “Edip olan kişi sermaye-yi hayası kadardır.” Sözünde tariz vardır.
“Edebiyat-ı tutup boğdu gurûh-ı kudemâ
Okuyun siz de onun canına ey genç üdebâ”
Beyitte eski edebiyatçıların edebiyatı anlaşılmaz hale getirdiği belirtiliyor.. Sonra görünüşte genç edebiyatçılarından eski edebiyatın canına okumalarını istiyor. Hâlbuki sözden kastedilen fikir genç edebiyatçıların edebiyatla ilgili olmadıklarını ve parasızlıklarıdır.
“Her nere gidersen eyle talanı
Öyle yap ki ağlatasın güleni
Bir saatte söyle yüz yalanı
El bir doğru söz söylerse inanma”
Bu dörtlükte şair, tariz sanatı ile okuyucuya öğüt vermektedir. Evet, bu dörtlükte şair sanki okuyucuya “talan eylemesini, gülenleri ağlatmasını, yalan söylemesini, başkalarının sözüne inanmamasını” öğütler gibidir. Ama şair, burada anlattıklarının tam zıddını öğütlemektedir aslında.
“Bir yetim görünce döktür dişini,
Bozmaya çabala halkın işini,
Günde yüz adamın vur kır dişini,
Bir yaralı sarmak için yeltenme.”
Huzuri
Bunu bu dörtlükte de görüyoruz. Şair aynı zamanda “yetime zarar verenleri, halkın işini bozanları” da eleştirmektedir. Burada verilen anlamın tam karşıtı bir anlam vardır: Yetimi incitme, halka yardım et, insanlara iyi davran…
“Üç parmak noksan ölçersen kile
Dört kuruşa sekiz kurüş kat hile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Hilekârlık boş sanattır usanma”
Bu dizelerde övülen şeyler aslında tariz (iğneleme) yoluyla kınanmaktadır, ayıplanmaktadır.
“Aferin oğlum Ahmet,
Bu yolda devam et,
Herifçoğlu Sen
Mişel’de koyuvermiş sakalı
Neylesin bizim köyü,
Nitsin Mahmut Makal’ı.”
(B. Rahmi Eyüboğlu)
Şiirde “Bu yolda devam et” sözü tarizli kullanılıyor. Ahmet, Fransa’ya gidince köyünü, ülkesini unutmuş; gününü gün etmeye başlamıştır. Şair, oğlunun bu tutumunu eleştiriyor.
Osmanlı’nın son dönem sadrazamlarından Âli Paşa, Girit seferinde başarı gösteremeden döner. Ali Paşa’yla arası hiç iyi olmayan Ziya Paşa bu olay üzerine şu dizeleri yazar:
“Vermedi ablukada şan-ı donanmaya halel
İngiliz devletine olsa sezadır amiral”
İlk dizede şair “Donanmanın şanına leke kondurmadı.” demek suretiyle Âli Paşa’nın, Tür donanmasının şerefini hiçe indirdiğini anlatıyor. İkinci dizede de “İngiliz donanmasına amiral olsa yakışır.” diyerek, Âli Paşa’nın bir donanmayı idare edecek kapasitesi olmadığını vurguluyor.
Herifçioğlu Sen Mişel’de koyuvermiş sakalı
Neylesin bizim köyü nitsin Mahmut Makal'ı.
Müftü Efendi bize kâfir demiş.
Tutalım ben ona diyem müselman.
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere,
İkimiz çıkarız orda yalan.
Tahir Efendi bize kelp demiş,
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp Tahirdir.
EDEBİ SANATLAR 1 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )
EDEBİ SANATLAR 2 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )