GAMZEN NE DEM Kİ TİĞ ÇEKİP... - NEF'İ
KASİDE
1. Gamzen ne dem ki tîğ çekip hûn feşan olur
Uşşak-ı dil-figâra ecel mihribân olur.
2. Çeşmin o kahramân-i gazabnâkdir senin
Kim hışımı zâil olsa dahî bîamân olur
3. Kim gördü böyle hindû-yi mest-i kemîn-güşâ
Kim bir hadengi âfet-i cân-ı cihân olur
4. Müjgânlarınla seyr eden ol ebrûvânı der
Birden bu denlü tîr nice derkemân olur
5. Gamzen suâle başlasa uşşâka her müjen
Gûyâ lisân-ı hâl ile bir tercemân olur
Gamzen görür itâb ile öldürdüğün bizi
Durmaz girişme dahi ana hem-zebân olur
6. Bu nâz ü bu nigâh-i tegâfül ki sen de var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur
7. Sen böyle nâz ü şive satınca gedalara
Narh-ı metâ-ı der ü belâ rayegân olur
8. Yeksân ise yanında seven sevmeyen seni
Hûbâna bu muameleden çok ziyân olur
9. Râzî değilse ger buna nâmûs-ı dilberi
Uşşâka derse böyle ihânet yamân olur
10. Her nâmahalle ruhsat-i nezzâre ya neden
Bir gün demez misin ki mahallinde kân olur
11. Dil bu havâ ile kafes-i teng-i sinede
Manend-i mürg-i bâl-i şikeste-tapân olur
12. Kim gülşen-i ruhunda vere nağmeye karâr
Tâ ol zamân ki bağ-ı cihân pür hazân olur.
13. Fikr eyleyince dâm-ı girih-gîr-i zülfünü
Bir hâlet elverir ki kafes gülsitân olur
14. Zülfün mü yâ gezende siyeh mâr-i hambeham
Kim pâsbân-ı genc-i nihân-ı miyân olur
15. Yahut hümâ şikâr edici şâhbâzdır
Dâim havâ-yi sayd ile bîâşiyân olur
16. Gâhi ki halka halka durur pîç ü tâb ile
Tuğra-yı hükm-i padişeh-i hüsn ân olur (Buraya kadar olan kısmı nesip bölümüdür)
17. Gâhi ki deste deste yatar yerde gûyiyâ
Çârûb-ı âsitân-ı memâlik-i sitân olur
18. Ol safder-i yegâne ki tâb-ı mehâbeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahramân olur
19. Ol dâver-i zemâne ki âb-ı adâleti
Gülbün tırâz-ı gülşen-i emn ü emân olur
20. Paşa-yı bî-karîne-i âlem ki âleme
İhsânı bî-nihâyet ü bî-imtihân olur
Düstûr-ı kâmkâr ki yekrûze bahşişi
Dahl-i hezâr sâle-i deryâ vü kân olur
Maksûd-ı kâinât u Murâd-ı cihâniyân
Kim âsitân-ı kıble-geh-i ins ü cân olur
Şem’-i cihân-serây-i vezâret ki şu’lesi
Meş’âl-fürûz-ı encümen-i hüsrevân olur
Mâh-ı felek-serîr-i saâdet ki pertevi
Nûr-ı çerâğ-ı baht-ı şeh-i ahterân olur
Rey’i münîri kim felek-i fehm ü dânişe
Bir mihr-i zerreperver-i arş-âsümân olur
Ger zerre denlü nûru ziyâ verse âleme
Hurşîd zerre gibi nazardan nihân olur
Bâd-ı sabâ ki bûy-ı gül ü yasemen için
Cerrâr-ı bînevâ-yı reh-i bûstân olur
Bir şemmesini bulsa eğer bûy-ı hûlkunun
Attâr-ı çârsû-yı zemîn ü zemân olur
Adli ki bir diyâr-i pür-âşûbe hükm ede
Düzd ü harâmi bedreka-i kârbân olur
Ol sâfder-i yegâne ki tâb'ı mehabeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahraman olur
Diller doyar mı görmeye cenk içre nîzesin
Ol dem ki hûn-i düşmen ucundan revân olur
Düştükçe hâke gûy-sıfat kelle-i adû
Pây-ı semendi tut ki ana savlecân olur.
……………………………………….
21. Saflar düzüp hücum edicek hayl-i düşmene
Dehşetle âsmân fi zemin pür-figân olur
22. Sarsıldıgınca zelzele-i hamleden zemin
Âşûb-ı rüste-hiz U kıyamet iyân olur
23. Gerd-i siyeyde şu’le –i şemşir-i tâbdâ
Gûyâ sehâb-i tîred berk-i cehân-olur
24. Oklar sihâm-ı kavs-i kazadan nişân verir
Peykân-ı tir ise ecel-i nâgehân olur
25. Evc-i hevâda sîl-i çekâçâk-ı tiğden
Âvâz-ı ra'd ü saika reh-güm-künân olur
26. Her hamlede hücûm-i dilirân-ı nîzedar
Hayl-ı adûya ol kadar âfet-resan olur
27. Kim tenlerinde râhı mesamat ser-beser
Sûrak-i mâr-i mühre-rüba-yi sinarı olur
28. Gâhî miyân-ı safla durur kendi tîğ-veş
Gâhî miyân-şikâf-ı sâf-ı düşmenân olur
……………………….
29. Ger âsiyan-ı Rûz-ı cezadan bir ehl-i şer
Seyretse ol Kıyameti kim ol zaman olur
30. Birini eder dilinden o dem bîm-i duzahı
Mevdan-i Mahşer ana riyaz-i cinan olur
Hakka benim o nâdire-perver ki her sözüm
Bir tuhfe gibi elden ele armağan olur
Tuttu cihanı debdebe-i kûs-i şöhretim
İşitmez anı gûşu hasudun girin olur
Anda liyâkat olsa ki ben lâf urup desem
Gelsün benimle var ise bir imtihan olur
Nef'î duâyâ başla ko da'vâyı (da'vîyi) kim duâ
Nazm âhirinde âdet-i nazm-âverân olur
Dönsün felekte sâgar-ı ikbâli gün gibi
Tâ anadek kl âhir-i bezm-i cihan olur
Vezni: Mef’ûlü Fâilâtü Mefâîlü Fâilün
Günümüz Türkçesi
1. Yan bakışın kılıç çekip kan saçmağa başlayınca yüreği yaralı âşıklara ecel acır, şefkat gösterir.
2. Senin gözün öyle hiddetli bir Kahramandır ki kızgınlığı geçse bile amansız, merhametsizdir.
3. Böyle, bir oku dünyanın canına belâ olan, (açıkça) tuzak kuran ve kendinden geçmiş kara yağız bir Hintliyi kim görmüştür?
4. 0 kaşları kirpiklerinle beraber seyreden: "Birden bu kadar ok nasıl yaya konulabilir?” der.
5. Yan bakışın, senin bizi azarlayarak öldürdüğünü gördüğü halde, cilve de durmadan onunla söz birliği eder.
6. Âşıkın Hızır da olsa, sendeki bu naz ve bu bilmezlikten, anlamazlıktan gelen bakış, onun bile ölümüne sebep olur.
7. Sen aşkını dilenen herkese böyle naz ve şive satınca, dert ve belâ malı da değerini kaybeder.
8. Seveninle sevmiyenin sence farkı yoksa bu yolda hareket etmekten güzellere çok zarar gelir.
9 ve 10. Dilberlik haysiyeti ve namusu buna razı olmaz da, âşıklara: ”Bize böyle hakaret etmeniz, sonra fena olur!” derse peki, öyle her olur olmaza sana bakma müsaadesini neden veriyorsun? Sırasında, bu yüzden kan dökülebileceği aklına gelmez mi?
11, 12 ve 13. Gönül; dünya bahçesinde sonbahar oluncaya, (yani kıyamete) kadar, senin bir gül bahçesini andıra yanağında ötedurmak arzusuyla, kanadı kırık kuş gibi, göğsün dar kafesinde çırpınır. Fakat saçının düğümlerle dolu olan tuzağını düşününce, öyle bir hal gelir ki, kafes ona bir gülistan kesilir.
14. Bu, zülfün müdür; yoksa, gizli bel hazinesinin bekçisi olan kıvrım kıvrım, sokucu bir kara yılan mıdır?
15. Yahutta, daima av hevesiyle yuvasından uçan ve (oraya dönmeyen) hüma avlayıcı bir doğan mıdır?
16. Bazan, kıvrımlarla halka halka durunca güzellik ve cazibe padişahının fermanındaki turaya benzer.
17. Bozan da, yerde tutam yatınca sanki memleketler fethedenin (Murat Paşa’nın) eşiğinin süpürgesi plur
18. 0 eşsiz, saf yaran yiğit (Murat Paşa) ki, kudretinin ve büyüklüğünün ateşi Tehemten ile Kahramanın zırhlarını eritir.
19. Devrin o âdil adamı ki, adaletinin suyu, feyzi, emniyet ve asayiş gülistanını gül ağaçlarıyla süsleyip donatır.
20. Âlemde eşi bulunmayan paşa ki, ihsanı herkes için nihayetsiz ve minnetsizdir.
……………………………………..
21. Askerlerini sıralayıp düşman ordusuna hücum edince yer, gök dehşetle inlemeğe başlar.
22. Yeryüzü hücumun zelzelesiyle sarsıldığı zaman kıyamet kargaşalığı meydana gelir.
23. Kapkara toz duman içinde parlak kılıçların ışıltısı, sanki karanlık bulutta çakan bir şimşek olur
24. Oklar, kaza ve belâ yayının oklarını andırır; okların temreni ise ansızın gelen ecele benzer.
25. Kılıç şakırtılarından, semada, gökgürültüsüyle yıldırım sesi yolunu kaybeder.
26 ve 27. Her atılışta, mızraklı yiğitlerin hücumu düşman sürüsüne o kadar belâ getirir ki, düşmanların vücutlerindeki mesame delikleri, "gözenekler” baştanbaşa, mızrağın yılan mühresine benzeyen ucunu çeken birer delik olur.
28. Bazan kendisi (Murat Paşa), asker dizisinin artasında kılıç gibi durur; bazan da, düşman saflarının ortasını paramparça eder.
………………………
29 ve 30. Eğer kıyamet günün asilerinden bir günahkâr o zaman (harp zamanında) kopan kıyameti görse, o anda gönlünden cehennem korkusunu çıkarıp atar ve mahşer meydanı ona cennet bahçeleri gibi görünür.
İLGİLİ İÇERİK
NEFİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ESERLERİ
NEFÎ (Ö. 1635) - KASİDE VE GAZEL
NEFİ - GÜZEL BEYİTLER (GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ)