YEMM-İ ATEŞ-HURUŞ-İ DİLDE OLDUKÇA... NAİL-İ KADİM
Yemm-i âteş-hurûş-ı dilde oldukça sükûn peydâ
Eder her dağ-ı hasret tende bir girdâb-ı hûn peydâ
Bu âlem pây-tâ-ser kûh kûh-ı mihnet ü gamdır
Eder her tîşekâr-ı ârzû bir Bîsütûn peydâ
Girân etsin ko diller târ târ-ı zülfün olsun tek
Ruhun bâğında nice müşk-bîd-i ser-nigûn peydâ
Leb-i şûh-ı nigâh-ı çeşmin oldukça terennüm-sâz
Eder her cünbiş-i müjgânı bir nakş-ı füsûn peydâ
Bu lu’betgâhda ey Nâilî bilmektür hikmet
Ne zîr-i hırkadandur heft-tâs-ı nilgûn peydâ
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Gönlün ateşler coşturan denizi duruldukça. Her hasret yarası. Bedende bir kan girdâbı meydana getirir.
Bu dünya baştan başa dert ve gam dağlarıyla doludur. Üstelik her arzu kazmacısı (Ferhad). Yeni bir Bîsütûn dağı meydana getirir.
Bırak gönüller. iplik iplik saçlarına ağırlaştırsın! Öyle ki. yanağının bahçesinde başaşağı dönmüş birçok salkımsöğüt ortaya çıksın!
Gözünün bakışının şuh dudağı. şarkı söylemeye başladıkça. kirpiklerinin her hareketi sihirli bir nakış(sihirli bir beste)meydana getirir
Ey! Nâ'ilî. bu panayırında hikmet. bu yedi mavi renkli gök kubbesinin hangi hırkanın altından çıktığını bilmektir!
İLGİLİ İÇERİK