ZÜLF-İ MÜŞGÎNÜN Kİ CÂNÂ MÂHTÂB ÜSTİNDEDÜR - NECATİ BEY
GAZEL
Fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilün
Zülf-i müşgînün ki cânâ mâhtâb üstindedür
Sanasın tâvûs-ı kudsi âfitâb üstindedür
Fitne vü âşûb-ı çeşmün göreli nergis müdâm
Mest-i lâya’kıl olup her demde hâb üstindedür
Goncadan vasf-ı dehânun işidüp ey gül-izâr
Hançer-i bürrân çeküp süsen ıtâb üstindedür.
Vasf-ı hüsnün her seher gülşende bülbül bir varak
Okudukça gonca vü güller hicâb üstindedür
Dâne-i hâl-i siyâbun aksi çeşmümde şehâ
Hoş vatan dutmış veli bünyâdı âb üstindedür
İnledüğüm dilberâ dolâb gibi subh u şâm
Bu ki cismüm dem-be-dem yaşumia âb üstindedür
Ey Necâti lâ’l-i nâbı üzre hâli dilberün
Bir mekesdür kim makâmı kand-i nâb üstindedür
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Ey sevgili, dolunaya benzeyen yanağının üstündeki misk kokulu saç, sanki güneş üstündeki cennet tâvüsudur.
Senin gözünün fitne ve kargaşalığını göreli beri, nergis durmadan aklını yitirecek kadar sarhoş olup uyku hâlindedir. Burada “ Fitne uyumaktadır, Allah onu uyadırana lânet etsin” hadisi hatırlanmalıdır.
Ey gül yanaklı, goncadan senin ağzının vasfını işiten susam keskin hançer çekmiş, onu azarlamaktadır.
Bülbül gül bahçesinde her seher senin güzelliğinin vasfında bir sayfa okudukça goncalar ve güller utanıp saklanmakta veyâ kızarmaktadır.
Ey padişah, siyah beninin dânesinin aksi güzümde ne güzel vatan tutmuştur ama temeli su üstündedir.
Ey sevgili, sabah vaktinde dolap gibi inlediğim bundandır ki, cismin her zaman gözyaşımdan su üstündedir
Ey Necâti, dilberin saf yâküta benzeyen dudağının üstündeki beni, saf şeker üstüne konmuş bir sineğe benzetmektir.
İLGİLİ İÇERİK