DİL ÇÂKER-İ ŞÂH-I MEVLEVÎDİR - ESRAR DEDE
GAZEL
Mef’ûlü Mefâ’ilün Fe’ûlün
Dil çâker-i şâh-ı mevlevîdir
Üftâde-i râh-ı mevlevîdir
Dervîş ki şâh-ı âlem olsa
Muhtâc-ı nigâh-ı mevlevîdir
Her subh felekde mihr-i cevvâl
Yek şu’le-i âh-ı mevlevîdir
Ruhsârı o nev-resîde mihrin
Bedr olmada mâh-ı mevlevîdir
Bu izzet ü bu şerâfet-i dos
Şâyeste-i câh-ı mevlevîdir
Ne çağrışır on sekiz bin âlem
Hep tâle bekâah-ı mevlevîdir
Tennûre açıp semâ eder çarh
Ser-geşte-i râh-ı mevlevîdir
Dervîşidir âsumân o şemsin
Me’mûn-ı penâh-ı mevlevîdir
Esrârı şâhâne ettiren nâz
Başında külâh-ı mevlevîdir
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Gönül Mevleviler sultanının kulu kölesi, onların yolunun zavallı yolcusudur.
Derviş, bütün dünyanın sultanı da olsa Mevlevi bakışına, ilgisine muhtaçtır.
Her sabah gökyüzünde hareket eden güneş Mevlevi âhının sadece küçük bir parıltısıdır.
O yeni yetişen güneş yüzlü Mevlevi ayının yanağı bedr olmadadır.
Bu saygınlık, bu yücelik ve ululuk Mevlevilerin makamına layıktır
Bu on sekiz bin âlemin niçin çığrıştığını sanıyorsun? Hep Mevlevilerin ebediliği içindir bu.
Gök kubbeleri, Mevlevilerin yolunda kendilerinden geçtikleri için tennure açıp sema ediyorlar (Tennûre: Mevlevi dervişlerinin sema sırasında giydikleri geniş eteklik)
Mevlevilerin güvenli sığınağı olan gökyüzü o güneşin dervişidir
Esrâr Dede’yi sultanlara yakışır nâza ulaştıran başındaki Mevlevi külahıdır. Ne Süleymân ne Selîm’in kuluyuz.
İLGİLİ İÇERİK