1. Bir lebi gonca yüzi gül-zâr dirsen işte sen
Hâr-ı gamda 'andelîb-i zâr dirsen işte ben
2. Lebleri mül saçları sünbül yanağı berg-i gül
Bir semen-ber serv-i hôş-reftâr dirsen işte sen
3. Pâyine yüzler sürer her serv-i dil-cûnun revân
Su gibi bir 'âşık-ı dîdâr dirsen işte ben
4. Zülfi sâhir turrası tarrâr şûh-ı şîve-kâr
Çeşmi câdû gamzesi mekkâr dirsen işte sen
5. Fürkatünde teşne-leb hâtır-perîşân haste-dil
Künc-i gamda bî-kes ü bîmâr dirsen işte ben
6. Gözleri sabr u selâmet mülkini târâc ider
Bir amânsuz gamzesi Tâtâr dirsen işte sen
İLGİLİ İÇERİK
DİVAN EDEBİYATI ŞAİRLERİ ve ŞİİRLERİ
7. Bâkıyâ Ferhâd ile Mecnûn-ı şeydâdan bedel
'Âşık-ı bî-sabr u dil kim var dirsen işte ben
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE:
1. Gonca dudaklı ve gül bahçesi (gibi güzel) yüzlü kimdir, dersen; işte o sensin. Gam dikenliğinde ağlayıp inleyen (bu) bülbül kim, diye de sorarsan; o da benim.
2. Dudakları şarap (gibi sarhoş edici); saçları sünbül (gibi hoş kokulu, kıvrım kıvrım ve simsiyah); yanağı gül yaprağı (gibi taze ve kırmızı); yasemin (gibi beyaz) göğüslü ve selvi gibi nazlı yürüyüşlü (bir güzel kimdir) dersen; işte o sensin.
3. Servi (boylu güzellerin) ayaklarına su gibi yalvararak yüz süren güzel yüz âşıkı ararsan; o, işte benim.
4. Zülfü insanı büyüleyen; alnındaki kıvrım kıvrım saçları yankesici gibi gönlü kapıveren; nazlı, edalı, şuh; gözleri cadılıklar yapıp yan bakışı insanı aldatan güzel kimdir, dersen; işte o senden başkası değil.
5. Senden ayrı kalışın acısı ile içi yanmış; perişan, gönlü hasta; gam köşesinde kimsesiz ve hasta bir halde kalmış birini sorarsan; o, işte benim.
6. Gözleri sabır ve esenlik ülkesini talan eden ve amansız gamzesi (yan bakışı) Tatar (ordusu) gibi yağmacı biri varsa; o da sensin.
7. Ey Bâkî; Ferhat ile çılgın Mecnun'u aratmayan, sabrı tükenmiş ve gönlü hoş bir âşık kimdir, diye sorarsan; işte o benim.