BİN ZEBÂN SÖYLERSİN OL ÇEŞM-İ SÜHAN-PERDÂZ İLE - NEDİM
GAZEL
Fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilün
Bin zebân söylersin ol çeşm-i sühan-perdâz ile
Dâstânlar şerhedersin bir nigâh-ı nâz ile
Dün gece cûş-ı safâdan oldu bir deyâ-yı nûr
Kûçe-i ney mâhitâb-ı şu’le-i âvâz ile
Kâr-ı aşka şol gönül bel bağlasın kim geçmeye
Lezzet-i encâm-ı meyden telhi-i âgâz ile
Sen itâb-ı nâz kasdetsen dahi ol çeşm-i şûh
Âşıkın memnûn eder bir şîve-i mümtâz ile
Dilkeş eyler çeşm-i gûyâsın kemân-ı ebruvân
Şûhterdir nağme-i mutrıb muvâfık sâz ile
Ben gam-ı imrûzu fikretmekte ferdalâr geçer
Sen salınca va’deni ferdâya yüz bin nâz ile
Çeşmini hâbîde zanneyler gören ammâ Nedîm
Keşf-i râz etmektedir her lâhza bin gammaz ile
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
O parlak sözler söyleyen gözünle binlerce dil konuşursun. Bir nazlı bakışla nice destanlar anlatırsın.
Dün gece eğlencenin çoşkunluğundan neyin daracık sokağı haykırışların ay aydınlığının parıltısıyla bir nur denizi halinde aktı. (Kûçe, dar sokak ve pazarlar sokaklarda kurulduğu için çarşı Pazar anlamında kullanılır. Beyitte yanık sesler çıkaran neyin içinin ince, uzun boşluğu eski dar sokaklara benzetilmiş).
Şu gönül aşk işine iyice sarılsın; ilk yudumun acılığını tadıp şarabın sonundaki lezzetinden vazgeçmesin.
Sen nazından azarlıyorsan da o oynak göz seçkin, edalı bir bakışla âşıkını memnun eder.
Kaşlarının yayı konuşan gözünü daha da gönül çekici yapar; şarkıcının nağmeleri uygun sazla daha hoş olur.
Sen verdiğin sözü yüz bin nazla yarına erteledikçe, ben bugünü düşüne düşüne çok yarınlar geçer.
Nedim! Görenler sevgilinin gözünü uykuda sanır ama, o aslında her an binlerce münafıkla karşılıklı sırları açıklamakta, dedikodu yapmaktadır. (Beyitteki binlerce fitneci, münafık bir bir içine giren kirpiklerdir).
İLGİLİ İÇERİK