Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

DİVAN EDEBİYATININ DÜNYA GÖRÜŞÜ

1.Bu edebiyat, Türklerin İslam uygarlığı içinde yer almasıyla ortaya çıkmış ve dolayısıyla bu uygarlığın dünya görüşüne uygun bir hayat anlayışı ortaya koymuştur.

Bundan dolayı da divan edebiyatı, tasavvuf anlayışına bağlı bir dünya görüşüne bağlı olmuştur.

2.Divan edebiyatında tasavvuf düşüncesine bağlı aşk anlayışı çok önemli bir yer tutar.

Buna bağlı olarak şairin badesiyle “Aşk imiş her ne var âlemde / İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak” sözlerinde gördüğünüz gibi, her şey aşkın etrafında döner. Beşeri aşk (mecazi aşk) ideal aşta (ilahi aşk) ulaşmada bir araç, başlangıç kabul edilmiştir- Âşık sürekli talihsiz, sevgili ise zalim ve vefasızdır. Sevgili acımasızdır ve âşığa hiçbir zaman yüz vermez- Buna rağmen âşık, sevgiliye kavuşmak için çabalar durur; ancak o, çektiği aşk ıstırabından şikâyetçi de değildir.

3.Divan edebiyatında kurmaca bir doğa anlayışı söz konusudur.

Bu nedenle yaz, kış, bahar, akarsular bir gerçeği anlatmaktan çok, şairane bir hayal gücüyle süslenmiş bazı klişe motifler hâlinde anlatılır. Şairin böyle bir yol izlemesinin nedeniyse daha önce söylenen şeyleri bir kez daha en güzel biçimiyle tekrar ifade etmektir.

4.Anlatılan varlıklar mutlak güzelliğe ve ideal ölçülere sahiptir.

Bundan dolayı bazı kavramlar, birbirine yakın veya aynı şeylere benzetilerek ifade edilmiştir. Örneğin sevgilinin boyu (selvi, elif); sevgilinin ağzı (nokta, gonca, hokka, mim); gözü (nergis, ahu, badem); kirpiği (ok, temren, kılıç); kaşı (keman, yay) vb. benzetilerek anlatılmıştır. Bu benzetmeler ise divan edebiyatında mazmun denilen kalıplaşmış sözlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

5. Fuzulî’nin “Rind ü Zahid” eserinde görüldüğü gibi divan şairi, kendini daima rint (gönül ehli) sayar.

Buna karşılık yeri geldikçe ham sofu saydığı zahidin karşısına çıkar, onu eleştirir. Bu konu, divan edebiyatında pek çok manzum ve mensur eserde işlenmiştir.