Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş
"Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar;
bilge gösterdim, faydasızdır diye itibar etmediler, Görünüşte itaat ettiler, hepsi soruma cevap verdi. Dedim: Ey arkadaşlar bu ne yanlış iş ve çatık kaşlılıktır.
Dediler: Sürekli olarak âdetimiz budur.
Dedim: Benim için emeklilik maaşı belgesi vermişler ki vakıflardan her zaman nasibimi alayım ve padişaha dua edeyim.
Dediler: Ey miskin! Senin günahına girmişler, sana bir tereddüt sermayesi vermişler ki sürekli boş yere kavga edesin ve çirkin yüzler görüp sert sözler işitesin.
Dedim: Bilgemin gereği niçin yapılmaz?
Dediler: Fazlalıktır, elde etmek mümkün olmaz.
Dedüm: Böyle bir vakıf fazlalığı olmadan olur mu?
Dediler: Sarayın masraflarından arta kalsa da bizden kalır mı?
Dedim: Vakıf malından, fazlasını almak vebaldir.
Dediler: Paramızla (buraya gelmişiz), bize helaldir.
Dedim: Hesap sorarlarsa bu davranışınız yanlış olduğu görülür.
Dediler: Bu hesap kıyamette alınır.
Dedim: Dünyada da hesap sorulur, zira hesap sorulduğunu duyduk. Dediler: Ondan da korkumuz yoktur, kâtipleri razı etmişiz.
Gördüm ki soruma cevaptan başka bir vermezler ve bu belge ile isteğimin gereğini yapmazlar (ben de) orayı terk ederek ümitsizlikle yalnızlık köşeme çekildim." Fuzûlî
ZİYÂFET-İ SULTÂN AHMED HAN DER-CÂMİ-İ CEDÎD
(YENİ CAMİYİ VE SULTAN AHMET HAN'IN ZİYAFETİN ANLATIR.)
At meydanında (bugünkü Sultan Ahmet meydanı) yedi seneden beri yapımına kuvvet harcanan cami-i şerifin kubbesi tamamlanarak kapatıldı, (açılış) vakti geldiğinde adı geçen sene cemâziye'l-âhirin (Arabî ayların altıncısı) dördüncü günü anılan caminin önünde otağlar kurulup padişah tahtı konuldu. Tüm vezirler ve âlimler ile devletin ileri gelenleri davet edilip büyük bir ziyafetten sonra her biri padişah sarayına varıp süslü elbiseler, kaftanlar giyip padişahın önünde otağa geldiler. Önce sadrazam, vezirler ile girip "hoş geldiniz" dedi. Sonra şeyhülislam, diğer âlimler ve şeyhler girip padişahın eteğini öptü…