Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

HÜSREV Ü ŞÎRÎN

Şeyhi’nin (ö. 832'den [1429] sonra) Nizamî-i Gencevî'nin aynı adlı eserinden nakil yoluyla meydana getirdiği mesnevisi.

Aruzun "mefâîlün mefâîlün feûlün" ka­lıbıyla yazılmış 6944 beyitlik bir eserdir. Şeyhi. II. Murad'a ithaf ettiği eserini onun tahta çıktığı sırada yazmaya başlamış, fa­kat tamamlayamadan vefat etmiştir. Şey­hî 832'den (1429) sonra öldüğüne göre Hüsrev ü Şirin’in 1421-1430 yıllan ara­sında yazıldığı söylenebilir. Mesnevinin son kısmını oluşturan "Şîrûye Vak'asf da­ha sonra Rûmî adlı bir şair tarafından aynı vezinle tercüme edilmiştir (Hüsrev ü Şîrîn, hazırlayanın girişi, s. 150-153). Şai­rin yeğeni Cemâlî de eserin sonuna padi­şaha methiye tarzında 109 beyitlik bir ze­yil eklemiştir. Eserin nerede yazıldığı ke­sin olarak bilinmemekle birlikte Kütah­ya'da veya II. Murad'ın Edirne'deki sara­yında telif edildiği tahmin edilmektedir. Ancak Hammer Keşiş dağı’nın (Uludağ) gü­zelliğinden, âlimleri ve âbidlerinden, şair­lerin Bizans döneminden beri oraya git­tiklerinden bahsederken, "Osmanlıların ilk şâiri hayalîsi Molla Şeyhî Hüsrev ü Şîrîni orada yazardı" (1, 164) diyerek mesnevinin Bursa'da kaleme alındığını söylemektedir.

Hüsrev ü Şîrînin baş kısmında tevhid. münâcât. naat, yaratılış ve yaratıcıya ait hikmet bahsi, kitabın yazılış sebebi. II. Murad için yazılan methiyeler ve padi­şaha nasihat şeklinde kaleme alınmış bir manzume olmak üzere mesnevi ve kasi­de tarzında on üç parça manzume (775 beyit) yer alır. Eserin hikâye kısmı on bir bölümden ibaret olup bölümler başlıklar­la birbirinden ayrılmıştır. Her bölümün başında şair, o bölümde anlatılan olaylar­la ilgili olarak kendine ya da kalemine hi­tap eden bir girişle konuya girmektedir. Eserde ayrıca Hüsrev, Şîrin ve Ferhad di­linden söylenmiş yirmi altı gazel. Şîrin ağ­zından söylenmiş kaside biçiminde bir münâcât ile Ferhad ağzından söylenmiş yedi bentlik bir terciibend bulunmak­tadır. Bu mesnevide Medâin Hükümdarı Hürmüz*ün oğlu Hüsrev ile Ermen meli­kesi Mihîn Bânû'nun yeğeni Şîrin arasın­daki aşk anlatılmaktadır (konunun özeti için bk. HÜSREV ve ŞÎRİN).

Şeyhî. Hüsrev ü Şîrînin konusunu Nizâmî'den almakla birlikte esere yaptığı ilâveler, olaylar arasındaki takdim ve te­hirler, değişik yerlerine eklediği âşıkane gazellerle tercümeden ziyade nakil deni­lebilecek bir tarzı denemiştir. Nizâmî'de bütün eserin aynı vezinle sürüp gitmesi­ne karşılık Şeyhî, giriş bölümünde ve ara manzumelerde değişik vezin ve nazım şe­killeri kullanarak eserini yeknesaklıktan kurtarmaya çalışmıştır. Nitekim edebiyat tarihçileriyle Âşık Çelebi. Kınalı zade Ha­san Çelebi ve Latîfî gibi tezkire yazarları onun bu özellikleri üzerinde durarak tak­dirlerini ifade etmişlerdir (Hüsrev ü Şîrîn, hazırlayanın girişi, s. 132-142, 147-149).

Şeyhî'nin, henüz gelişme döneminde bulunan ve aruz veznine tam intibak ede­memiş olan XV. yüzyıl Türkçesiyle ortaya koyduğu Hüsrev ü Şîrîn nazım dili. üs­lûp, edebî sanatlar ve hayal gücü bakı­mından Nizâmî'nin eseriyle kıyaslanamasa da aynı konuyu işleyen Türkçe emsal­leri arasında seçkin bir yere sahiptir.

Yazıldığı dönemden itibaren büyük rağ­bet gören Hüsrev ü Şîrînin Türkiye'de ve Türkiye dışındaki kütüphanelerde elliden fazla yazma nüshası tesbit edilmiştir (mefelâ bk. İÜ Ktp.. TY, r. 3054, 3082; İstan­bul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr. 253; Millet Ktp., Ali Emîrî Efen-dl. Manzum, nr. 1173; Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr 2571; Hacı Selim Ağa Ktp..Kemankeş Emîr Hoca, nr. 530; British Museum, Add, nr. 7906; Bibliotheque Nationale, A.F.. nr. 352, 392). Faruk K. Timurtaş. eserin sekiz nüshasına dayanarak hazır­ladığı tenkitli metnini bir inceleme kıs­mıyla birlikte yayımlamıştır (bk. bibi.).

BİBLİYOGRAFYA :
Şeyhî. Hüsreu ü Şîn"n(haz. Faruk K. Timurtaş. İstanbul 1963), İstanbul 1980, ayrıca bk. hazırla­yanın girişi, s. 132-142, 147-153; Âşık Çelebi. Meşâirü'ş şuarâ, r. 253b-254b; Latîfî, Tezkire, s. 215-217, 295, 296; Mecdî. Şekâik Tercüme­si, s. 128, 129, 131;Sehî. Tezkire (Kut), vr. 49"; Âlî Mustafa. Künhû'l-ahbâr, İstanbul 1277, s. 193; Kınalızâde. Tezkire, I, 529-530; Keşfü'z-zu-nûn. l, 704; Hammer (Atâ Bey). I, 164; II, 1'86; Sicill-i Osman'ı, III, 113; IV, 721; Faik Reşad. Târihi Edebiyât-ı Osmâniye, İstanbul 1913, s. 80-101; Osmanlı Müellifleri, II, 254; J. Deny. Grammaire de la langue turque, Paris 1921, s. XXVIII; Hıfzı Tevfik v. dğr.. Türk Edebiyatı Nu­muneleri, İstanbul 1926, s. 219-242; İsmail Hakkı (Uzurçarşılı). Kütahya Şehri, İstanbul 1932, s. 268; Faruk K. Timurtaş. Şeyhî, Hayatı ue Eserleri, İstanbul 1969, s. 100-134; a.mlf.. "Fatih Devri Şairlerinden Cemâlî ve Eserleri", TDED, IV/3 (1951). s. 189-213; a.mlf.. "Şeyhî'­nin Hayatı ve Şahsiyeti", a.e., V (1954). s. 91-120; a.mlf.. "Türk Edebiyatında Hüsrev ü Şi­rin ve Ferhad u Şirin Hikâyesi", a.e., IX (1959), s. 70-80; a.mlf., "Hüsrev ve Şirin ve Ferhad u Şirin Yazan Şairlerimiz", TDl, sy. 10 (1952), s. 567-573; a.mlf.. "Şeyhî'nin Hüsrev ve Şîrîn'i Üzerine Notlar", a.e., sy. 25(1953), s. 18-20; a.mlf., "Eski Edebiyatımızın Bir Aşk Hikâyesi", a.e., sy. 148 (1964), s. 209-212; a.mlf., "İran Edebiyatından Hüsrev ü Şîrin ve Ferhad ü Şîrin Yazan Şairler", ŞM, IV (1961), s. 73-76; a.mlf.. "Şeyhî", İA, XI, 477-478; Mustafa Özkan. Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi, İstanbul 1995, s. 253-263; B. Flemming. "Fahris Hüsrev u Şirin vom Jahr 1367", ZDMG, CXV/1 "(1965), s. 36-64; Fevziye Abdul­lah. "Ferhad ile Şirin", İA, IV, 565.

Mustafa ÖZKAN, İslam Ansiklopedisi, DİA, cilt,19

SON EKLENENLER

Üye Girişi