ÇILDIRLI AŞIK ŞENLİK
Demiş ki:
İçip aşkın badesini vücud-i nar olmuşam
Divane derviş misali feryad-i zar olmuşam
Perişan bülbül kan ağlar ah u nalemden menim
Dil hasta gönül şikeste hem tarumar olmuşam
Bin yıl ömür verdi Adem'i saldı aha
Yedi yüz elli Şit yaşadı dokuz yüz elli Nuh'a
Erenleri hak edeni fani kılar mı raha
Düşüp de dünya şerrine kara efkar olmuşam
Şenlik'im hizmet etmedim daim bir tarikata
Uyup iblis yığvasına çok ettim cürm ü hata
Şefaat ya resulullah muhtacım marifete
İsyanın hadden aşıptır çok günahkar olmuşam
Ve Yine Demiş Ki:
Düşmüşüm gam deryasına ummanda yüzen benim
Rüyada çark-ı alemi devredip gezen benim
Dersim aldım pünhandan ayana çıkmaz sırrım
Ehl-i marifet hoş nasihat cevahir lisan benim
Semada mahlukat gördüm nezmider nur danesi
Çıkmaz arşa inmez hakka müğelladır binası
Yigirmi dört sahat bin dört yüz kırktır manası
Birinde bin kerre hakka şükreder insan benim
Ne layık ki beni deyip arzulayıp gelesin
Divan-ı alem içinde imtihana salasın
Deseler ki Sefil Şenlik sen bir azim kalasın
Rütbem arşa direk olsa hak ile yeksan benim
Ve Eklemiş :
Manasız mantıksız sözü bilmenin faydası ne
Az anlayıp çok söyleyip gülmenin faydası ne
İtibar dediğin elde bir muhalif şişedi
Kaldırıp beyhude taşa çalmanın faydası ne
Dipte tekbir kabul olmaz niyaz-ı marifete
Kalpte tasdik eylemektir sıtk ile itikada
Ab-ı umman kenarında baş eğip ibadete
Türaptan teyemmüm alıp kılmanın faydası ne
Biçare pervane bilmez kastı sitem olanı
Garaz-ı gazzap samına başı candan dolanı
İste seni isteyeni tanı kadir bileni
Hürmetsiz teklifsiz yere gelmenin faydası ne
Haşre dek acısı gitmek ihtiyacı kederin
El içinde şöhret bulan şerafetli pederin
Mülkünde ne halef evlat kalmanın faydası ne
Sefil Şenlik aşk ucundan düşüp gaflet habına
Derununda mülhezayı dere eyler hesabına
Reyisi nadan sefine düşer gam girdabına
Dalgası şaşkın deryaya dalmanın faydası ne
Ve Devam Etmiş :
Dinleyin ağalar size söyleyim
Ürüşan gönlümün intizarı var
Et yiyip at binip dilber sevmiyem
Ne bilir dünyadan ne haberi var
Ellerim doymadı elvan kınadan
O beyaz buhaktan billur sineden
İki sevda birbirine binadan
Değmeyin hatırına ikrarı var
Huri-yül gılmandı salatın soyu
Selviden seçilmez yücedir boyu
Livane sancağı Sirya'dır köyü
Çıldırlı Şenlik'in yadigarı var
ŞENLİK'TEN MANZUM BİR ÖYKÜ:
"Rivayet şöyle gelişmektedir. İbrahim peygamber efendimiz oğlu İsmail'i kurban etmesinden gelmektedir.
Musa peygamber kainattaki bütün canlıların dilini bilen tek peygamberdi. İbrahim peygamber efendimiz oğlunu İsmail'i kurban etmeye götürürken İsmail'e durumu anlatmış İsmail'de babasına mademki öyle bir Rabbimize sözün var tamam baba demiş.Yanlız benim gözümü bağlarsan yeter.Gitmişler bir çölün ortasına İsmail eğmiş kafasını İbrahim aleyhisselam elindeki bıçağı çektiğinde bıçağın İsmail'in boynunu kesmediğini görmüş.O heyecanla taşa bıçağı vurmuş.Taş ikiye ayrılmıştır.
Olduğu yerde İbrahim peygamber donmuş kalmış. Bu sadakatten dolayı yüce Rabb meleklere emir ederek Musa aleyhisselam Tur dağında koyun otlatırken 4 kurt geliyor. Çoban diyor bize kısmetimizi ver.Çobanda diyor ki bu sürü benim değil bunun sahibi var diyor.
Kurtlar diyor ki biz sürüne bakalım sen git
sahibinden izin al gel. Musa (a.s) düşünüyor. Kurta koyun emanet edilir mi?
Ben size güvenmiyorum diyor. Kurtlar dile gelip yemin ediyorlar.
Hz. Musa'nın hakkı için Muhammet Mustafa'nın dişi hakkı için yemin edince Musa peygamber bakıyor ki kurtlar benim ismime yemin etti.Tamam diyor siz burda sürüye bakın ben gidip sahibine söyleyip geleceğim diyor.Musa sürünün sahibine söylediğinde gök ala koyunu ver diyor.Kurtlar gök ala koyunu götürüyor.İçindeki kuzuyu çıkarıp İbrahim peygamber efendimize götürüyorlar.Cebrail (a.s.)Hz. İbrahim'e geliyor.Kaldır başını diyor gök yüzüne bak İbrahim peygamber gök yüzüne baktığında bir koçun geldiğini görüyor.İşte diyor İsmail'in yerine kurban bu koçu keseceksin.Allah rızası için kesilen bu kurbanlar bu şiirin Çıldırlı Aşık Şenlik baba tarafından yazılmasına neden olmuştur.Torunu Necmettin Şenlik dahi bu hikayeden Şenlik dedesinin esinlendiğini söylemektedir. "
Tur Dağında Musa(AS.) Hikayesi
Musa Tur dağında koyun güderken,
Allah için ibadetini ederken,
Cebrail geldi kurtlar şeklinde,
İki cihan serveri hemen dur dedi.
Musa dedi kurtlara.arzunuz neyidi,
Davarları ürkütmeyin, bir kenarda durun dedi,
Bu sürünün bir sahibi var dedi,
Sahipsiz sürüden koyun verilmez dedi.
Kurtlar dedi başka çaresi yoktur nidelim,
Başımızı alıp bu diyardan nereye gidelim,
Musa sen git Ağana söyle, biz koyunları güdelim,
Git Ağana selam söle Pir dedi.
Musa dedi ki kurtlara:
Yaradan Mevtanın yolları ince,
Ona türap olan kulları nice,
Ben neylerem, Siz sürüyü kırınca,
Bu hizmet de bana zor, dedi.
Kurtlar başladılar yemin etmeye,
Yusuf(as) ın düşü hakkı için,
Veysel Karani'nin başı hakkı için,
Gel sürünü sal, selamet gör; dedi.
Musa vedalaştı, yollara düştü,
Melekler önüne bir bayrak açtı,
Musa varıp Ağasına danıştı,
Ağası dedi: git kurtların kısmetini ver, dedi.
Musa Ağa'sından geri dönünce,
Kurtlar hemen kısmetini alınca,
Koyunu tutup, kurtlara verince,
Allah senden razı olsun Pir, dedi.
O koyuna yeşil bir bayrak gerildi,
Melekler hemen etrafına sarıldı,
Kuzuyu alınca hemen, koyun dirildi,
Hani benim körpe balam nerede: Dedi.
Cebrail (as) der ki koyuna,
Eğer sen kuzunu sorarsan,
İsmail (as) inen koçu gör, dedi,
Cennet'i alada, onu gör, dedi.
Sefil Şenlik muradına erersen
mihraçtaki o nebiyi sorarsan
Eğer koyun sen kuzunu sorarsan,
Cennet'i alada, onu gör, dedi.
Ve SÖZ AŞIK ZÜLALİ'DE :
Ağası gedesi cümlesi birlik,
Hürmet muhabbetle ederler dirlik,
Ne zaman ki ölmüş babanız Şenlik,
O zaman bozulmuş ziynetin Çıldır.
Zülâlî, burdadır erenler hâsı,
Ehli dil ocağı pirler ülkesi,
Güzeldir ahengi hoştur şivesi,
Yahşidir lisanın sohbetin Çıldır.
SON SÖZ BİZDEN OLSUN:
EY HASRET ŞOFÖRÜ (Gülce-Buluşma)
Çözdün mü ömrün boyunca bir kere
Tek bir kere muamma, de bana?!
Yoksa askıda mı kaldı hayat bilmecen
Ve sustu mu gönül sazın köy odalarında...
Yarım kalan şiirlerin yarım sultanı
Çıldır nerededir bilir misin acaba?
Duydun mu, işittin mi ey ham manzumeci?
Kimdir, ne demiştir Çıldırlı Şenlik Baba?
Ve
Baş parmağı niye göğü gösterir?
Beldesinin yol ağzına bağdaş kurup oturanda
Düşündün mü hiç?
Sen ki uyakların tahta bacaklı süvarisi
Yaralı, kırık ve şiş iskeletli manzumelerin
Yorgun kalemli sahibi, İmgelerin ruhsuz ve şekilsiz,
Duygu mimarına çırak bile olamadın
Baden zehir zıkkım, dilin kilitli
AHMET İDRİSOĞLU, MUSTAFA CEYLAN, SÖZCÜ GAZETESİ
- << Önceki
- Sonraki