NEDİM'İN HAYATI ve EDEBİ KİŞİLİĞİ
Nedim 1680-1681 yıllarında İstanbul'da doğmuş, 18. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Asıl adı Ahmed'dir. İyi bir öğrenim görmüş, devrin büyük hocalarından ders almış, Arapça, Farsça öğrenmiş ve medreseyi bitirmiştir. Çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır. Bu arada şiir söylemeye başlamış, dönemin sadrazamı Ali Paşa'ya kasideler sunmuş ancak Paşa'dan beklediği ilgi ve yardımı görememiştir. Ali Paşa 1716'da Petervaradin'de şehit olmuştur. Şehit Ali Paşa'dan sonra Nedîm İbrahim Paşa'ya çeşitli şiirler sunmuş ve kendini Paşa'ya tanıtmıştır. Padişahla tanıştıktan sonra Nedim'in yıldızı parlamış, çeşitli medreselerde müderris olarak görevlendirilmiştir. Nedim'in sanatçı olarak en verimli dönemi III. Ahmed'e ve Damat İbrahim Paşa'ya yakın olduğu, tarihte Lâle Devri olarak bilinen 1718-1730 yılları arasıdır. 1730'da Patrona Halil ayaklanması olduğu sırada Nedim, Sekban Ali Medresesi müderrisliği görevindedir. Nedim'in ölümü konusunda devrin kaynaklarında farklı bilgiler vardır. Râmiz Tezkiresi'nde içkiye düşkünlüğü nedeniyle ve ayaklanmadan korkarak korku hastalığına tutulduğu için öldüğü belirtilir. Süleyman Sadeddin Mecelletun-Nisâb'da olay sırasında devlet büyüklerinin görevden alınması ve onlara yakın olanların tutuklanıp evleri yağmalanırken Nedim'in öldürülme korkusuyla damdan dama atlarken öldüğünü yazar. Nedim'in mezarının İstanbul'da Üsküdar'da olduğu bilinmektedir.
Eserleri ve Edebi Kişiliği
Dîvân: Nedim'i Nedîm yapan en önemli ve ünlü eseri Dîvân'ıdır. Eserin beş baskısı yapılmıştır. Mısır (Bulak) da yapılan ilk baskı tarihsizdir. İkinci baskı 1291'de İstanbul'da yapılmıştır. Divân baskılarının en doğru ve başarılısı Halil Nihat Boztepe tarafından hazırlanan üçüncü baskıdır (İst. 1338-1340). Bu baskıda iki ayrı önsözden sonra ayrıca Nedim'in hayatı ile ilgili bilgi verilmiştir. Eserde yer alan birinci önsöz tarihçi Ahmet Refik Altınay tarafından yazılmış ikinci önsözü ise Fuad Köprülü yazmıştır, önsözlerden sonra alışılmış divan düzenine göre şiirlere yer verilmiştir. Önce kaside ve tarihler sonra diğer manzumeler sıralanmıştır. Gazellerden sonra da şarkılara yer verilmiştir. Şiirlerinin içinde Arapça ve Farsça olanları da vardır. Nedim Dîvâninda ayrıca Çağatayca yazılmış bir gazel ile şarkılar arasında hece ölçüsüyle yazılmış bir de türkü vardır. Dîvân'ın sonunda lügatçe kısmı yer alır. Bu bölümde Nedim'in şiirinde geçen ve o dönem okuyucularının anlayamayacağı düşünülen kelimeler vardır. Sözlüğün"nun" harfi altında ise Nedîm-i Kadîm Divançesi verilmiştir. Ayrıca Nedim Dîvânı İstanbul’da ilki 1951'de, ikincisi 1972'de olmak üzere Abdülbaki Gölpınarlı tarafından iki kez yeni harflerle basılmıştır.
Nedîm iki büyük tarihin Türkçeye çevrilmesine de katkıda bulunmuştur. 1719 yılında Müneccimbaşı Derviş Ahmed Efendinin Sahaifü'l-Ahbâr ya da Camiü'd-Düvel adıyla bilinen eserinin bir kısmını Türkçeye Nedîm çevirmiştir. Ayrıca şair Aynî Tarihi adıyla tanınan 24 ciltlik İslâm Tarihinin çevrilmesi için 1726 yılında İbrahim Paşa'nın kurduğu 45 kişilik kurulda yer almıştır. Ancak, günümüze kadar Nedim'in Aynî Tarihinden yaptığı çevirinin hangi cilt ya da bölümler olduğu ortaya çıkarılamamıştır.
Nedim'in diğer eserleri ise Safâyi Tezkiresi Takrizi, Şehit Ali Paşa'ya yazdığı dilekçe, Nigârnâme ve kime yazıldığı belli olmayan, içinde manzum kısımlar da bulunan münşiyane üslûpla yazılmış bir mektuptur. Nedim'in Şehit Ali Paşa'ya yazdığı Farsça-Arapça bir mülemma olan dilekçede şair, Ali Paşa'dan medreseye tayinini ister. Nigârnâme ise Nedim'in İzzet Ali Paşanın kendisine şaka yollu yazdığı mektuba yine şaka yollu yazdığı mensur cevaptır: Nigârnâme'de manzum parçalar da vardır.
Nedim'in coşkun yaradılışlı bir insan olduğu kaynakların verdiği bilgilerden ve şiirlerinden anlaşılmaktadır. 1718-1730 yılları arasına rastlayan ve "Lâle Devri" olarak adlandırılan bilim, kültür, imar, zevk ve eğlence döneminde sanat hayatının en parlak yıllarını yaşayan Nedîm, döneminin öteki şairleriyle birlikte bütün olayların içinde olmuş, İbrahim Paşanın nedimi olarak devlet büyüklerinin toplantılarına girmiş, eğlencelere katılmış, bu âlemlerden payına düşeni almış, aynı zamanda bu toplantıların aranan şairi olmuş ve şiirleriyle eğlencelere neşe ve coşkunluk katmıştır. Dîvân'ındaki kasidelerde İstanbul’u, devrin olaylarını ve eğlencelerini bulmak mümkündür. Bunların çoğu çok okunan, beğenilen kasidelerdir. Böyle olmakla birlikte yine de Nedîm bir kaside şairi sayılmaz. Daha çok gazel ve şarkılarıyla tanınır. Usta şair 13 yıllık zevk ve eğlence devrini bu şiirlerinde dile getirir. Onun gazel ve şarkılarının konusu genellikle aşk, sevgili ve şaraptır. Nedîm maddi aşkı işlemiştir. Sevgilileri maddi varlıkları hissedilen güzellerdir. Aşkı sürekli ve ciddi olmaktan çok geçici bir eğlence olarak görmüştür. Hele büyük şairlerin çoğunda görülen tasavvufi aşka Nedîm büsbütün yabancıdır. Şarkılarında da neşeli ve coşkuludur. Yaşadığı devrin güzelleri ve güzellikleri şarkılarına konu olmuştur. Nedîm şarkının konusunu genişletmiş, edebiyatımızın en büyük şarkı şairi olmuştur. Nedim'in şiirinin özelliklerini özetlersek;
Nedîm in şiirinde zevk, neşe ve coşkunluk vardır, o, üzüntü, acı ve kederi şiirine sokmamıştır. Coşkun, ateşli yaradılışından gelen isteklerini ve duygularını olduğu gibi söylemekten çekinmemiş bu yüzden de samimiyeti eleştirilmiş, hatta şiirleri müstehcenlikle suçlanmıştır.
Nedîm şiire yaşadığı devrin hayatını sokmuştur. Şiirlerinde bütün olayları, güzellikleri ve canlılığıyla o devir İstanbul'unun birçok özelliğini bulmak mümkündür. Bu bakımdan Nedîm, İstanbul'u şiirinde yaşatan şairdir, iki kaside nesibinde bu şehri konu ettiği gibi o devrin gezinti ve eğlence yerlerini, Haliç, Kâğıthane, Göksu vb. yerleri şiirine ustaca sokmuştur.
15. yüzyılda Necâtî Beyle başlayan ve devam ettirilen mahallileşme hareketi Nedim'de daha da gelişmiştir. Halk dilinde kullanılan kelime ve deyimler, adetler Nedim'in şiirinde daha çok ve ustaca kullanılmıştır. Bâkî'nin şiir diline soktuğu İstanbul şivesi, Nedim'de şiir dili olmuştur.
Nedim'in yukarıda saydığımız özellikleri onu edebiyatımızda "Nedim Okulu", "Nedimane Söyleyiş" denilen şiir tarzının kurucusu yapmıştır. Nedîm'in üzüntüden dertten uzak bir dünya görüşüyle şen, neşeli ve coşkun söyleyiş biçimi kendi döneminde ve kendinden sonra büyük ilgi görmüş, onu edebi ekol sahibi yapmıştır.
Sonuç olarak Nedîm, Divan şiirinin ön sırada yer alan sayılı ustalarındandır. Fuzûlî, Bakî, Nef'î, Nâbî ve Şeyh Galip'in yanı sıra Nedim'i altı büyük Divan şairinden biri yapan özellikleri ise özet olarak şöyle sıralayabiliriz:
- Nedîm, epiküryen dünya görüşüne sahiptir. Hayattan zevk alma, günü güzel yaşama, yaşanılan zamanı mutlu geçirme Nedim'in şiirlerinde yer alan belli başlı konulardır. Nedim güzel yaşamdan yana ve onun savunucudur. Aynı görüşler Bakî'de de yer alır.
- Nedim, mahallileşme akımının önde gelen temsilcisidir. Necâtî Bey, Bakî, Şeyhülislâm Yahya ve kısmen Nâbî'den sonra Nedîm mahallileşme akımının en güçlü temsilcisi olarak tanınır. Nedim'in mahallileşmenin güçlü temsilcisi olmasında yaşadığı dönemi ve dönemin yaşam biçimini, özelliklerini şiirde başarılı biçimde vermesinin payı vardır. Özellikle sanatçı İstanbul'u her yönüyle yansıtmakta oldukça başarılıdır. Bu yüzden ona İstanbul şairi de denir.
- Nedîm, Fuzûlî, Bakî ve Nâbî gibi bir gazel ustasıdır. Ancak onun önemli özelliklerinden biri şarkı şairi olmasıdır. Bilindiği gibi aslı musammat olan şarkı Divan şiirinin Türklere özgü nazım şekillerindendir. Bu nazım şeklinin en güzel ve başarılı örnekleri ise Nedim'e aittir. Nedîm, edebiyatımızın en çok şarkı yazan şairidir. Konusu bakımından şarkı Nedim'in yaradılışına uygun düşmüştür. Edebiyatımızda bu yolda Nedim'in takipçileri ise İzzet Ali Paşa, Vehbî, Yahya Kemal vb.dır.
(Mine MENGi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay., Ankara 2002.)
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: