MÜSTEZÂD
Müstezâd Arapça “ziyâde” kökünden “arttırılmış, eklenmiş” anlamlarındadır. Nazım şekli olarak müstezâd, gazelden türetilmiş bir şekildir. Müstezâdlar aruzun “Mef’ûlü mefâ’îlü mefâ'îlü fa'ûlün” kalıbıyla yazılır ve her mısra'ın altına “Mef'ûlü faulün” cüzleriyle yazılmış kısa bir mısrâ eklenir. Müstezâd'ın asıl vezni budur. Ama pek az da olsa “Mef'ûlü mefâ'îlü mefâ'îlü mefâ'îlü”, “Müfte'ilün müfte’ilün müfte'ilün fâ’”, “Mefâ'îlün mefâ'îlün mefâ'îlün mefâ'îlün”, “Mefâ'îlün fe'ilâtün mefâ'ilün fe'ilün”, “Fâilâtün fâi'lâtün fâ'ilün” kalıplarıyla yazılmış gazel mısrâlarına ilk ve son, yani “Mef’ûlü mefâ'îlü”, “Müfte'ilün fâ'“, “Mefâ’îlün mefâ'îlün”, “Mefâ'îlün fe'ilün, “Fâ'ilâtün fâ'ilün” cüzleriyle kısa mısrâlar eklenmiş müstezâdlar da görülmüştür. Eklenen bu kısa parçalara ziyâde denir. Bu eklemeler gazele yeni bir ahenk katmak ve beyitlerin anlamlarını güçlendirmek için yapılmıştır.
Müstezâd'ın bir beyti uzun kısa, tekrar uzun ve kısa olmak üzere dört mısrâdır. En çok görülen müstezâd kafiyesi dört şekildedir (Büyük harfler uzun, küçük harfler kısa mısrâlar) :
1. A a A a Bb Aa Cc Aa (Örnek 1)
2. A a A a B x A a C x A a (Örnek 2)
3.AbAbCcAbDdAb
4. A b Ab C x Ab D x Ab (Örnek 3)
Üçüncü şekil müstezâdlarda gazelin serbest mısrâları ilk ziyâde ile kafiyelenir. Dördüncü şekil, en serbest kafiyeli müstezadlardır. Sanki uzun ve kısa mısrâlarla söylenmiş, kafiyeleri ayrı iki gazelin iç içe yerleştirilişi gibidir.
Çok az da olsa, beyitleri altı mısrâ olan, yani iki ziyâdesi bulunan müstezâdlar da söylenmiştir (Örnek 4). Dört mısrâlı müstezadlara Sade altı mısralı müstezâdlara Çift denir.
Müstezadların özel vezinlerle yazılmaları yanında, anlamları bakımından da öteki nazım şekillerinden ayrıldıkları bir özellikleri vardır: Müstezadlarda ziyâdeler okunsa da okunmasa da beytin anlamının bozulmaması ve güzelliğinin azalmaması gerekir. Kısa parçalar çıkarıldığında bir anlam eksikliği gösteren, ya da kısa mısrâların ayrıca bir güzellik katmadığı müstezâdlar başarılı sayılmazlar. Bu bakımdan iyi bir müstezâd yazmak şairler için oldukça güç bir iş olmuştur.
Müstezâd nazım şekli edebiyatımızda ilk yüzyıllardan beri, ama az sayıda kullanılmıştır. Bu arada Seyyid Nesimî'nin, Eğridirli Hacı Kemal'in bir müstezadı vardır. Edirneli Şahidinin Leylâ ve Mecnûnu'nda, Hayreti (ölm. 1534-35) ve Şâhidî Dede (ölm. 1550)’nin divanlarında birer müstezadları vardır. Fuzulî (ölm. 1556), Yahya Bey (ölm. 1582) ve XVII. yüzyıl şairlerinden Nâ'ilî (ölm. 1566) yine birer müstezad söylemişlerdir. XVIII. yüzyıl şairlerinden Nedim (ölm. 1730), Erzurumlu İbrahim Hakkı (ölm. 1722), ve Gâlib Dede (ölm. 1798-99) de ikişer müstezad görülür. Enderunlu Fâzıl’ın dört müstezadı vardır. XIX. yüzyılda müstezad yazan şairler çoğalmıştır: Pertev Paşa (ölm. 1837)'nın divanında bir, Leylâ Hanım (ölm. 1851)'da beş, Şeref Hanım (ölm. İ861) ve Nevres (ölm. 1876) de ikişer müstezad vardır.
Divan şairlerince çok az kullanılmasına karşılık müstezad halk edebiyatında daha çok benimsenmiş “yedekli”.. “ayaklı” adlarıyla çokça kullanılmıştır. Servetifünun edebiyatında ve daha sonraları da müstezad adıyla bazı şiirler yazılmışsa da daha çok Serbest müstezad denilen ve bütün aruz kalıplarıyla yazılabilen bu şeklin eski divanlarda görülen müstezadlarla uzun ve kısa mısrâ benzerliğinden başka bir ilişkisi kalmamıştır.
İki ziyadeli müstezad
Ölçü ve uyak düzeni bakımından tek ziyadeli müstezadın benzetilir. Yalnız, ziyade dizeler iki tanedir ve uzun dizelerle uyaklıdır.
Hey hey ne acâib bezemiş hüsn ile Bârî
Bu sûret-i yâri
Bu nakş-ı nigân
Her ehl-i nazar kim göre tahsîn ola kârı
Bu çeşni ü izan
Kalmaya karârı
Ry mutrib-ı dil-keş ele al çeng ü rebâbı
Çâk eyle hicabı
Ref’ eyle nikâbı
Ey sâki-i mevh-veş taşa çal şîşe-i ârı
Sun câm-ı ukârı
Def’ eyle humârı
Uşşâkı katâr eyledi aşk içre Muhammed
Ol şâh-ı mümecced
Ol matlab-ı maksad
Ey üştür-i dil sen olagör pîş-i katârı
Çok aşk ile bârı
Ye derd ile hârı
MÜSTEZAT ÖRNEKLERİ
Örnek 1.
Aa Aa Bb Aa Ca Aa
Mef’ûlü mefâ’îlü mefâ'îlü fa’ûlün
Mef’ûlü fa’ûlün
1. Çeşmüm acı yaş ile ağularla kanupdur
Cism ise yanupdur
Ol çeşm-i siyeh neyleyem efsâne sanupdur
Gönlüm usanupdur
2. Nâz uyhusına kıldı yine gözleri mu’tâd
Çok eyledi bîdâd
Sabr eyle dilâ vakt ola lâbüd uyanupdur
Senden utanupdur
3. La’l-i lebün ey dilber-i kattâl-i pür-âşub
Ey fitneli mahbûb
Hüsn-i dil-i uşşâka ne cür’etle kanupdur
Kana boyanupdur
4. Ey hoş ki gam-ı aşka giriftar degüldüm
Bîmâr degüldüm
Ol günleri bîçâre gönül şimdi anupdur
Kendi kazanupdur
5. Eyler felegün reng-i şafak-rûyını şebgûn
Hayretle diger-gûn
Ol dem ki benüm hûn-ı şirişküm boşanupdur
Derya bulanupdur
6. Şemşir-i cefâsını çeküp kesdi amânum
Dür eyledi cânum
Sedd-i sitemünden reh-i fikrüm kapanupdur
Aklum tayanupdur
7. Ol kâfir-i bed-kîş idicek zülfini tâlân
Gâlib kılup îmân
Güftar-ı perişanına hayfâ inanupdur
Dâme tolanupdur
Şeyh Gâlib
Örnek 2.
Ab Ab Cc Ab Dd Ab
Müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün fa’
Müfte’ilün fa’.
1. Çehre-i zîbâsı anun gülşen-i cândur
Halk-ı cihâna
Mâ’î ridâsı sanasın âb-ı revândur
Bâğ-ı cinâna
2. Mutrıb-ı devrân ile cânânun elinden
Nây gibi ben
Nâle vü feryâd iderin hayli zamândur
Kevn ü mekâna
3. Cevr ider ol yâr bana hey meded Allah
Neyleyeyin âh
Kime şikâyet ideyin şâh-ı cihândur
Devr-i zamâna
4. Bağrumı hûn itdi benüm firkat-i cânân
Mihnet-i hicrân
Sevgüli yâr ayrılığı ne yamandur
Âşık olana
5. Nâz ile Yahyâ kulınun gönlini aldı
Odlara saldı
Kûyma varup garazum âh u figândur
Olsa bahâne
Yahya Bey
Örnek 3.
Ab Ab Cx Ab D x Ab
Mef’ûlü mefâ’îlü mefâ'îlü fa’ûlün
Mef’ûlü fa’ûlün
1. Ey şûh-ı sitem-pîşe dil-i zâr senündür
Yok minnettin aslâ
Ey kân-ı güher anda ne kim var seniindür
Pinhân u hüveydâ
2. Sen kim gelesen meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerün var
Gül goncasısan gûşe-i destâr senündür
Gel ey gül-i ra’nâ
3. Neylersen edüp bir iki gün bâr-ı cefâya
Sabr eyle de sonra
Peymâne sentin hâne senün yâr senündür
Ey dil tek ü tenhâ
4. Bir bûse-i cân-bahşma ver nakd-i hayâtı
Ger kâ’il olursa
Senden yanadur söz yine bâzâr senündür
Ey âşık-ı şeydâ
5. Çeşmânı siyeh-baht-ı sitem kâkül-i pür ham
Ebruları pür-çîn
Benzer ki bu dildâr-ı cefâkâr senündür
Bîçâre Nedîmâ
Nedim
Örnek 4.
Çift. Her beyti altı mısrâlı müstezada
Aaa Aaa Bbb Aaa Ccc Aaa
Mef'ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fa’ûlün
Mef’ûlü fa’ûlün ,
1. Heyhey ne acâ’ib bezemiş hüsn ile Bârı
Bu sûret-i yârı
Bu nakş u nigârı
Her ehl-i nazar kim görse tahsîn ola kârı
Bu çeşm ü izârı
Kalmaya karân
2. Ey mutrib-i dilkeş ele al çeng ü rebâbı
Çûk eyle hicâbı
Ret’ eyle nikâbı
Ey sâki-i mehveş taşa çal şîşe-i ân
Sun câm-ı ikan
Def’ eyle humân
3. Uşşâkı katar eyledi aşk içre Muhammed
Ol şâh-ı mümecced
Ol matlab u maksad
Ey uştur-ı dil sen olagör pîş-i katarı
Çek eşk ile bârı
Ye derd ile hân
Şahidi Dede
MÜSTEZAT GAZEL - İBRAHİM SAĞIR
Ne ettimse ben ettim nefse uyup canıma,
Sığındım Subhan’ıma.
Günahlarımdır sebep ömrü perişanıma,
Yer etti iz’anıma.
İçimde fırtınalar kopardı zaman zaman,
Aman Allah’ım aman
Nefsin hileleri hep sebeb-i isyanıma,
Yol verdi nisyanıma.
Gün oldu korkularım mantığımı biledi,
Gönlüm medet diledi.
Asude liman diye sığındım vicdanıma,
Güvenip irfanıma..
Pişmanlıklarım kesti zaman zaman yolumu,
Boş eyledi dolumu.
Uymadı hiçbir zaman bir anım bir anıma,
İblis girdi kanıma.
Nefsimin şüpheleri kemirirken beynimi,
Hakk’a açtım göynümü.
Şımarık duygularım yol açtı hicranıma,
Hem dahi hüsranıma.
Hayallerin hududu aklıma dar geliyor,
Söylemek ar geliyor.