3. PERDE
AYŞE KADIN — (Odanın dekoru ilk şekline dönüşmüştür. Masanın yerini divanlar almıştır. Işıklar yandığında Ayşe kadın bir kenarda oturmaktadır. Bu sırada kapı çalınır. Ayşe kadın diz çöküp oturduğu yerden kalkar, kapıya doğru ilerler. Kapıyı açar. İçeriye muhtar ve ihtiyar heyetinden iki kişi ile eşleri girerler. Ayşe kadın konuklarını karşılar.) Hoş geldin muhtar... Hoş geldiniz ağalar... Siz de hoş geldiniz, (diyerek hepsinin ellerini sıkar.)
MUHTAR — Hoş bulduk Ayşe kadın.
DİĞERLERİ DE HEP BİR AĞIZDAN —
Hoş bulduk... hoş bulduk... hoş bulduk... (diyerek divanlara otururlar.)
AYŞE KADIN — (Merakla muhtara doğru bakarak) Bu zamansız ziyaretinizin sebebi nedir?
MUHTAR — (Sakalını sıvazlar) Şey... (diye kekeler.)
1. ÜYE — Halini hatırını sormak için geldik Ayşe kadın.
AYŞE KADIN — Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
2. ÜYE — Bu yıl tarlayı sürmeyi düşünmüyor musun Ayşe kadın?
AYŞE KADIN — Oğullarımın dönmesini bekliyorum. Onlar Mustafa Kemal Pasa ile beraber dövüştüler. Onun öncülüğünde savaştılar. Onlar gelmeden işe başlamak istemiyorum.
MUHTAR — (Kısa bir sessizlik olur. Muhtar ve odada bulunanlar hepsi göz göze gelirler.)
AYŞE KADIN — Ben size birer ayran hazırlayayım, (der ve salondan ayrılır.)
MUHTAR — (Ayşe kadın ayran hazırlamak için odadan ayrılınca) Ne edip, nasıl anlatmalı bilmem ki... Dilim bir türlü söylemeye varmıyor.
1. ÜYE — Ben de sizin fikrinizdeyim muhtar.
2. ÜYE — Bana kalırsa en iyisi sözü kadınlardan biri açsın.
MUHTAR — Olmaz... Bu iş kadın işi değil.
2. ÜYE — O zaman en münasibi sizsiniz muhtar.
1. ÜYE — Evet evet doğrusu da bu olur.
MUHTARIN KARISI — Her işi muhtara yıkmayın. Acı haberi Ayşe kadın duyduğunda, bir yerine bir şey olursa bunun vebali kimin boynuna olacak?
MUHTAR — Hanımın hakkı var.
1. ÜYE — Fakat muhtar, bu görev size verildi. Mustafa Kemal o madalyaları sizin takmanızı istedi.
MUHTAR — (Çaresizlik içinde) İhtiyar heyetinin hakkı var hanım. Bu işi benim yapmam gerek. Böylece Mustafa Kemal Paşa'nın da isteği yerine gelmiş olacak. Fakat söze nereden başlayacağımı bir türlü bilemiyorum.
MUHTARIN KARISI — Susun içeri giriyor.
AYŞE KADIN — (Elinde bir tepsi ve içinde ayranlarla içeriye girer. Konuklarına ikram edip divana oturur.) Böyle toplu halde gelişinizin bir sebebi olmalı.
MUHTAR — (Ayağa kalkar ve Ayşe kadının önüne gelir.) Var Ayşe kadın var... Size Mustafa Kemal Paşa'dan haber getirdim. Dilersen anlatayım.
AYŞE KADIN — (O da ayağa kalkar) Dilemekte ne söz muhtar. Onun için seve seve canımı bile veririm.
MUHTAR — Bundan hiç kuşkumuz yok.
AYŞE KADIN — Tez Gazi'den gelen haberi anlat.
MUHTAR — (Sahnenin tam ortasına gelir ve yüzünü seyircilere döner.) Ayşe kadın, eşin Karabıyık Mustafa Anafartalar'da Gazi'nin yanında çarpışırken şehit oldu. Onun şehit olduğu haberini getirdiğimde, iki oğlunu bağrına basıp "vatan için" bu çocuklarımı da feda ederim demiştin.
AYŞE KADIN — Dediğimi de yaptım Muhtar. Sözümden dönmedim ki...
MUHTAR — Biliyoruz Ayşe kadın biliyoruz. (Muhtar odayı enine boyuna dolaşır. Odada derin bir sessizlik olur. Muhtar tekrar sahnenin ortasına gelir. Yine yüzü seyircilere dönüktür.) Ayşe kadın Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın size gönderdiği haber şu...
AYŞE KADIN — İnsanı merak içinde bıraktın muhtar. Çabuk söyle de biz de meraktan kurtulalım.
MUHTAR — (Başından kasketini çıkarıp eline alır ve gururlu bir ifade takınır.) Ayşe kadın büyük oğlun Karabıyık Mehmet ve kardeşi Ahmet, Sakarya'da düşmana karşı canla başla dövüşmüşler. Düşmanın püskürtülmesinde çok önemli rol oynamışlar. İşte bu nedenle de Gazi Mustafa Kemal Paşa bu iki kahraman askeri istiklâl madalyası ile ödüllendirmiş bulunuyor.
AYŞE KADIN — Ne? Gazi oğullarımı istiklâl madalyasıyla mı ödüllendirmiş. Peki ne zaman köye dönecekler?
MUHTAR — (Cebinden bazı kâğıtlar çıkarır. Bu arada iki de istiklâl madalyası vardır elinde. Yavaş yavaş Ayşe kadına döner.) Ayşe Kadın oğullarının Mehmet ve Ahmet artık bir daha hiç geri gelmeyecekler. Az önce de anlattığım gibi Sakarya'da düşmanla kahramanca savaşırken şehit düşmüşler.
AYŞE KADIN — (Bitkin bir durumdadır. Güçlükle sahnenin önüne, muhtarın yanına doğru ilerler. Bu sırada odada bulunanların hepsi ayakta ve Ayşe kadının yürüyüşünü izlemekte-dir. Ayşe kadın muhtarın yanına gelince durur.) Muhtar, Gazi'nin oğullanma gönderdikleri madalyaları görebilir miyim?
MUHTAR — Ayşe kadın, Gazi Mustafa Kemal Paşa bu madalyaları senin takmanı ister bunun için göndermiştir, (der ve madalyaların ikisini yan yana Ayşe kadının göğsüne takar.)
AYŞE KADIN — (Madalyaları okşar.) Bunlar benim Mehmet ve Ahmetim'dir. Ölünceye kadar bunları taşımaktan gurur duyacağım.
MUHTAR — En fazla senin kadar bizler de onlarla gurur duyacağız. Onların kahramanlık destanlarını dilden dile anlatıp, sonsuza kadar yaşatacağız.
AYŞE KADIN — Mehmedim ve Ahmedim şehit oldular. Onlar bizlerin rahat olması için savaştılar. Bu uğurda can verdiler. Buna karşın hiç üzülmüyor, onlarla gurur duyuyorum. Yeter ki VATAN SAĞOLSUN...
PERDE KAPANIR
SON
(*) Mithat Düden'den
- << Önceki
- Sonraki