Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ARKADAŞLAR - TİYATRO

OYUNCULAR
Açelya : Gönül Canpolat
Hüsamettin Ballıses: Seda Bilgin
Şevket Çınar Altında Yatar Yatmaz Uyur Oğlu: Ayşe Topuz
Taşkın: Halil Zincir
Tijen Tizses: Müfide Güler


TEKNİK KADRO:
YAZARLAR:
Gönül Canpolat
Seda Bilgin
Ayşe Topuz
Halil Zincir
Müfide Güler

Yönetmen: Ayşe topuz
Makyöz: Seda Bilgin
Dekor: Gönül Canpolat
Kostüm: Müfide Güler
Efektör: Halil Zincir

Arkadaşlar, bu gün sunacağımız oyun, ülkemizde müzik ve basın alanında yaşanan kültürel yozlaşmayı, eleştirel bir bakış açısıyla dile getirmektedir. Şimdiden iyi bir vakit geçirmenizi diliyoruz.

İNCİR ÇEKİRDEĞİ
(Dekor, bir stüdyo şeklindedir. Sahne içinde oyuncuların kullanacakları dört sandalye ve bir sehpadan ibarettir. Bu dekorda, bir tartışma programı dekoru görüntüsü vardır.)

AÇELYA: (Fon müziği ile birlikte sahneye, oynayarak girer.) İyi akşamlar sayın seyirciler ben ailenizin spikeri Açelya. Bir hafta aradan sonra, en sevdiğiniz tartışma programı İncir Çekirdeğiyle ZORT TV ekranlarında yine birlikteyiz. Sayın seyircilerim, bu haftaki konuklarımızla Türk Müziği’ni tartışacağız. Öncelikle şunu belirteyim. Bir tartışma programının izlenebilmesi için tartışmada kavga dövüş olması şart. Onun için bizde bu tartışma esnasında, tartışmacılarımız arasında kavga-dövüş çıkması için özel bir gayret sarf edeceğiz. Anlarsınız ya, devir reyting devri. Telefon numaramızı da verelim. 0212 375 44 82 evet önce kavga dövüşçüleri ay pardon! Konuklarımızı huzurunuza çağırıyoruz. (Fon müziği eşliğinde konuklar sahneye girerler).

AÇELYA: (Gelen konuklarla tek tek el sıkışır ve onlara hoş geldiniz der). HOŞ GELDİNİZ (Konuklarda tokalaşma sırasında tek tek hoş bulduk derler).

AÇELYA: Nasılsınız?

ŞEVKET: Teşekkür ederiz, siz nasılsınız?

HÜSAMETTİN: Sağ olun.

TAŞKIN: (Eliyle sağ olun şeklinde hareket yapar).

AÇELYA: Bende iyiyim. Teşekkür ederim. Buyurun ilk önce sizi tanıyalım.

HÜSAMETTİN: Öncelikle beni bu programa davet ettiğiniz için çok derinden saygılar. Açelya Hanım, başta sizin gibi güzel bir spikere, sonrada beni şu anda izleyen çok sevgili seyircilerime ve teknik kadroya teşekkür ediyorum. Ben Hüsamettin Ballıses programınız çok güzel, her zaman çok beğenerek izliyorum. Bu arada sende çok güzelsin Açelya Hanım.

AÇELYA: Bu övgülerinize layık olmaya çalışacağız. Teşekkür ederim. Siz hangi tür müzikle uğraşıyorsunuz?

HÜSAMETTİN: Valla Açelya Hanım, biz Allah’ına kadar arabeskçiyiz icabında. Öf be batsın bu dünya. Hemen bir tane şarkı patlatayım istersen, o güzel sesimden seni mahrum bırakmayayım. (Sehpanın üzerinde duran mikrofonu kapmaya çalışırken, önce spiker mikrofonu kapar. Hüsamettin de şaşkın şaşkın bakar).

AÇELYA: Tamam, tamam. Diğer konuklarımıza tanıyalım şimdi. Size daha sonra tekrar döneriz. Buyrun şimdi de sizi tanıyalım.

ŞEVKET: Efendim ben, Şevket Çınar altında yatar yatmaz uyur oğlu

AÇELYA: (Gülümseyerek ve alaylı bir şekilde); Soyadınız ne?

ŞEVKET: Çınar altında yatar yatmaz uyur oğlu.

AÇELYA: Soyada bak ya! Çınar altında yatar yatmaz… Kuzum bu soyadı nerede büyüttünüz?

ŞEVKET: Saksıda, değil her halde.

AÇELYA: Siz bu tartışmaya hangi sıfatla katılıyorsunuz?

ŞEVKET: ( Sert bir edayla). Efendim, ben halk müziğini sevmeyenlerin kafasını kırmalı derneğinin başkanıyım. Halk müziği ile doğdum, halk müziği ile yaşıyorum ve halk müziği ile öleceğim. (Bağırarak). Yaşasın Halk Müziği. (Sesini yumuşatır). 35 yaşındayım, bekârım, yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.

AÇELYA: (Alaylı) Derneğinizin adı neydi?

ŞEVKET: Halk müziğini sevmeyenlerin kafasını kırmalı derneği.

AÇELYA: Valla, çok ilginç bir dernek. Neyse (Popçu Taşkın’a dönerek) Şimdi de sizi tanıyalım.

TAŞKIN: Teşekkür ederim canım benim. Adım Taşkın Top, ay pardon! Pop müziğine gönül veren milyonlarca gençten biriyim. Ayrıca aramızda top var derneğinin yönetim kurulu başkanıyım. 28 yaşındayım. Karşı taraftaki arkadaşlara hayatlarında mutluluklar dilerim.

ŞEVKET: Nerden arkadaşın oluyorum lan senin, pis popçu?

AÇELYA: (Kameraya işaret ederek).Yakın çek, yakın çek (ortalığı kızıştırıcı bir tavırla). Efendim, Şevket Bey size pis popçu dedi, bu konuda ne diyeceksiniz?

TAŞKIN: Kötü söz sahibine aittir canım benim.

AÇELYA: Ayy. Şevket beyciğim. Taşkın bey pis popçu lafını aynen size iade ettiğini söyledi ne diyeceksiniz?

ŞEVKET: (Kameraya döner). Kafasını kırarım diyorum.

HÜSAMETTİN: Helal, yakışır.

ŞEVKET: Hatta kırayım.

AÇELYA: (Çok memnundur, yerinde duramaz). Evet evet çok güzel oldu Şevket Bey neden pop müziğinden nefret ediyorsunuz?

ŞEVKET: Yaa! Baksana. Bu pop müziğinde garip garip meymenetsiz sözler var. Mesela, neydi bu hıyarın derneğinin adı?

TAŞKIN: (Şaşkın bir edayla). Kimin benim mi?

ŞEVKET: (Sertçe). Yok babanın.

TAŞKIN: Babamın derneği yok ki.

ŞEVKET: Fesuphanallah. Oğlum, babandan bana ne senin derneğinin adı neydi

TAŞKIN: Aramızda top var derneği.

ŞEVKET: Bakın ne adar edepsizce bir dernek. Vay edepsizler vay. Böyle bir şarkıda vardı, değil mi?

TAŞKIN: Evet. Ama efendim, mesleği çarpıtmayalım. Bunlar çok masumane söylenmiş sözler. Şimdi ben aramızda top var desem ne dersiniz?

ŞEVKET: Kim ulan o top?

TAŞKIN: Bakın işte, çok yanlış düşünüyorsunuz. (cebinden küçük bir pinpon topu çıkarır) bu ne?

ŞEVKET – AÇELYA – HÜSAMETTİN: (Uzatarak) Top.

TAŞKIN: Şu anda aramızda bir top var. Bu sözlerde ne var ki?

ŞEVKET: İyi o zaman bandıra bandıra ye beni, ne demek?

TAŞKIN: Aslında o sözle kastedilmek istenen. Aslında eee. (Kem küm eder) Diğer soruya geçiniz canım benim. Ayrıca, halk müziğinde edepsiz sözler yok mu? Dağlar seni delik delik delerim, demek ne demek?

ŞEVKET: Bu sözlerin neyi var ki?

TAŞKIN: Kötüsü hiçbir şey yok. Bomboş sözler. Çok basit müzikler. Halk müziği dinleyen insanlara şaşırıyorum. Şahsen o müziği dinlerken benim başım ağrıyor.

ŞEVKET: Böyle konuşmaya devam edersen, ağrıyacak bir başın bile olmayacak artık. Sen kim, halk müziği hakkında kötü şeyler söylemek kim, entel dantel.

AÇELYA: (Kameraya dönüp, kendi kendine söyler). İyi ortalık kızışıyor. Az sonra bunlar bir birine girer.

TAŞKIN: Halk müziğini duyunca kargalar bile üç gün ses çıkaramıyorlarmış, biliyor musunuz?

ŞEVKET: Neden o?

TAŞKIN: Çünkü halk müziği, kargaların gak sesinden bile kötü.

ŞEVKET: Allah, tutmayın lan beni… Bu halk müziğine karga dedi. Öldün lan sen artık. Sana şimdi bir çakacağım yamulacaksın.

TAŞKIN: Yok ya! Şimdi ben sana bir kroşe geçirirsem feleğini şaşırırsın. (yerlerinden kalkarlar)

AÇELYA: Beyler, lütfen daha programın bitmesine çok var hemen dövüşürseniz program yarım kalır. Ben size dövüşeceğiniz zaman haber veririm, lütfen oturun.

ŞEVKET: (Spikere dönerek). Bu sana ne geçiririm dedi spiker hanım?

AÇELYA: Kroşe geçiririm dedi.

ŞEVKET: Ne o, kötü bir şey mi?

AÇELYA: Evet, çok kötü.

ŞEVKET: (Ayağa kalkar). Aynısından bende sana geçiririm.

AÇELYA: Beyler, lütfen sakin olalım. Şimdi ben size sorun sorayım. Önce Şevket Bey siz hangi enstrümanları çalabiliyorsunuz?

ŞEVKET: Hırsızlık bizim kitabımızda yazmaz.

HÜSAMETTİN: Allah’ına kurban konuş…

AÇELYA: Efendim, anlamadınız.

TAŞKIN: Anlamaz o zaten.

ŞEVKET: Sen konuşma, her lafa maydanoz olma.

AÇELYA: Yani diyorum, hangi müzik aletlerini çalabiliyorsunuz?

ŞEVKET: Sazım var, onu çalarım.

TAŞKIN: Benimde gitarım var.

ŞEVKET: Heh, gitarı varmış, yesinler gitarını.

AÇELYA: Hop, hop sarkıntılık yok beyler. Neyse programın sonunda sizlerden bir parça dinleriz herhalde (Bu sırada telefon çalar).

AÇELYA: (Aaa) Bir telefonumuz var hemen bağlayalım alo alo.

TİJEN: Alo iyi akşamlar hanfendi.

AÇELYA: Buyrun kiminle görüşüyoruz.

TİJEN: Ben Tijen Tizses. Öncelikle oradaki konuklarınızın düşüncelerine, katılmadığımı belirtmek istiyorum. Bence dünyanın en güzel müziği operadır. Açelya hanım. Aynı zamanda size çok teessüf ederim. Opera gibi eşsiz bir müziğin benim gibi Fransız eğitimi almış değerli ve nadide bir opera sanatçısını bu programa nasıl davet etmezsiniz?

AÇELYA: Evet efendim haklısınız aslında. Bir dahaki kavgamıza, pardon, tartışma programımıza sizi de mutlaka çağırırız.

HÜSAMETTİN: Opera ne ola ki kurban?

ŞEVKET: Otomobil gibi bir şey olsa gerek.

TİJEN: Yo. Hayır, hayır, ne diyor bu adamlar? O modyö jöne pa sibuble. Bunu bir hakaret olarak alıyor ve hemen oraya geliyorum.

AÇELYA: (Kısık bir sesle) Bir sen eksiktin. (Telefon bağlantısı kesilir tartışma devam eder). Eee Şevket Bey, siz hangi okulları bitirdiniz? Hangi üniversiteden mezun oldunuz?

ŞEVKET: Efendim eee; ben ilkokulları bitirdim.


AÇELYA: Nasıl yani?

ŞEVKET: Yanisi ilkokulu on iki senede bitirdim. Babam, ondan sonra okumama müsaade etmedi. Aslında müsaade etseydi ortaokulu bile bitirirdim. Ama babam göndermedi, bütün suç babamın. Şikâyetçiyim.

AÇELYA: Yani ilkokul mezunu musunuz? Müzik bilginiz var mı?

ŞEVKET: Müzik bilgim var da denilebilir, yok da denilebilir. Bir defa Neşet Ertaş’ı uzaktan görmüştüm, o kadar.

AÇELYA: Neşat Ertaş’ı uzaktan görmek müzik bilgisi mi?

ŞEVKET: Niye olmasın spiker hanım? Neşat Ertaş denince akla saz geliyor. Saz denince akla halk müziği geliyor. Bundan iyi müzik bilgisi mi olur? Mantık yani.

AÇELYA: Taşkın Bey, siz hangi okulları bitirdiniz?

TAŞKIN: Efendim ben ilkokulu içerden, orta oklu dışardan bitirdim. Ondan sonra hayata atıldım. Müzik bilgim do re mi… ???

HÜSAMETTİN: Fa (el çakarlar)

AÇELYA: Tamam, tamam beyler, şimdide Hüsamettin beye soralım. Eee, Hüsamettin Bey, hiç sesiniz. Soluğunuz çıkmıyor, siz hangi okul mezunusunuz? Müzik hakkında bilginiz nedir?

HÜSAMETTİN: (Şaşırır bir edayla). Hele kurban biliyin ben Urfalıyım. Urfa’da okusford vardı da biz mi gitmedik? Bizde hayat okulunu bitirdik icabında. Müzik bizden sorulur. Biliyin bütün ünlü arabeskçiler Urfa’dan çıkıyı. Acıyı yiyik yiyik arabesk söylüyik. İstersen söyliyim acılı bir türkü. (söylemeye başlar)
Yoğurt koydum dolaba ellere vay
Böğün başım kalaba ellere vay
Vay vay vay vay
Bıçak kemiğe dayandı vay vay
Meğer sevdan bir yalanmış vay vay
Sevdiğime pişman ettin vay

AÇELYA: Öf ya, hem müzikten anlamıyorsunuz, hem de…

ŞEVKET: Ayıp oluyor spiker hanım! Şimdi sen bize kara cahil mi diyorsun? Beni üzdün, yüreğimden yaraladın ve can evimden vurdun. Artık sazımı alır, giderim. (Kalkar ve gitmeye yeltenir).

AÇELYA: Hayır, hayır yanlış anladınız lütfen oturun.

ŞEVKET: (Zaten hazır bir şekilde) Çok ısrar ettin, oturayım bari.

TAŞKIN: Israr etmiyor sen gidebilirsin.

ŞEVKET: Sen konuşma züppe, bir kere sen şu sakalını kes de öyle konuş. Jilet kesmedi her halde, sakalının yarısı kalmış.

TAŞKIN: Sen ne anlarsın? Bu moda.

ŞEVKET: Tövbe estağfurullah. Eski köye yeni adet mi getiriyorsun?

AÇELYA: Beyler yine başlamayalım. Anlaşılan sizin müzik bilginiz yok.

TAŞKIN: Sen bize hala cahil mi diyorsun? Ömürsün valla.

AÇELYA: Evet, aynen öyle.

TAŞKIN: Arkadaşım bak benim bir gururum var, haysiyetim var, arabam var, evim var, şerefim var. Bunlarla oynama. Yoksa bende seninle çiftetelli oynarım.

ŞEVKET: Çiftetelli mi Allah. (Oh,Oh,Oh)

AÇELYA: Parça, demişken, Hüsamettin bey, sizden bir parça dinleyelim.

TAŞKIN: Dinlemesek olmaz mı? Ben biraz yorgunumda

AÇELYA: Size ne oluyor efendim söyleyecek olan Hüsamettin Bey.

HÜSAMETTİN: (Öksürerek sesini açar) öhö, öhö, ıhı, ıhı (Cebinden spreyini çıkarır, ağzına sıkar ve türküye başlar. Alkış tutar. Türkü kasetten çalınıp, taklit yapılır, oradaki kişiler türkü sırasında hep birlikte halay çekerler)

AÇELYA: Hüsamettin Bey, bu güzel şarkınız için size teşekkür ediyoruz, şimdi bir parçada sizden dinleyelim Şevket bey.

ŞEVKET: (Sazı eline alır, evirir çevirir çalamaz). Tamam tamam bir dakika.

TAŞKIN: Bu, saz çalmayı da bilmiyordur.

ŞEVKET: Valla dün akşam çalıyordum da, sazda bir şey var galiba.

AÇELYA: Taşkın Bey, o zaman siz bir parça söyleyin

TAŞKIN: (Çalamaz)

ŞEVKET: Sende çalamıyorsun değil mi? Züppe (heh, heh heh)
(Bu sırada Tijen sahneye girer)

TİJEN: Laaa. İşte geldim, buradayım. Siz burada müzik mi yaptığınızı zannediyorsunuz? Ne kadar banelsiniz? Jöne pasi buble işte ahenk, işte müzik, işte opera.

AÇELYA: (Şaşırarak) aaaa, sen nerden çıktın? (sonra hatasını anlayarak). Hoş geldiniz.

TİJEN: Hoş bulduk, Açelya hanım.

AÇELYA: Hazır gelmişken sizinde müzik hakkındaki görüşlerinizi alalım. Tijen hanım.

TİJEN: Ay siz bunların yaptığına müzik mi diyorsunuz? Bunlar dağ kaçkını ayol.

TAŞKIN: Bende mi?

TİJEN: Evet sende.

HÜSAMETTİN: Ama ayıp ediyorsun abla, olmuyor yani, karizmamız çiziliyor.

TİJEN: O modyo jöne pasibuble. Abla mı ne ablası. İnanamıyorum ne kadar kabasınız. Neyse, ben sizinle muhatap olmuyorum. Bence müzik bir hayat tarzı, bir felsefedir. Opera da müziğin ta kendisidir.

AÇELYA: Biraz konuyu açar mısınız?

TİJEN: Tabii Açelya Hanım. Opera anlatılmaz, ancak hissedilir. Operayı dinlemeyenin hayatında bir eksiklik var, o güzelliği fark edememiş demektir. İşte bu yüzden opera dinlemek gereklidir. Ha gelmişken şunu da söyleyeyim. Yakında bomba gibi bir kasetim çıkacak, biliyor musunuz?

HÜSAMETTİN: Tijen hanım, ne o opera mopera falan. Söylüyon, kulağımızın dibinde cır cır, zır zır ötüyon?

TİJEN: Ayy. Üstüme iyilik sağlık. Bu ne diyor ayol? Taş devrinden kalma olduğun için, operayı bilemezsin tabi.

HÜSAMETTİN: Taş devri ha, ben ha, mağara ha. Ulan avrat, deli etme beni.

TİJEN: Ay. Terbiyesiz, opera işte opera. Hıh. (kafayı çevirir).

HÜSAMETTİN: Hıh. (oda kafayı çevirir).

AÇELYA: Aaa. Bize ayrılan süre bitmiş. Reyting patlaması için onları fişeklemek lazım. Taşkın Beyaz önce Şevket Bey size züppe dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

TAŞKIN: O benim gitarımın teli olur ancak

ŞEVKET: Ulan bana sazımın teli, kanunumun teli, udumun teli de ama gitarımın teli deme.

TAŞKIN: Gitarımın teli de gitarımın teli

ŞEVKET: Ulan senin gitarının da, gitarının telinin de Allah. Tutmayın lan beni. Heyt

HÜSAMETTİN: Heyt be kavga var.

TİJEN: Sakin olun beyler, sakin olun, hangi çağda yaşıyorsunuz?
(Herkes birbiriyle ağız dalaşına girmiştir. Spiker kavga edenleri ayırmaya çalışır.) sonra vazgeçer.

AÇELYA: Bir kavgalı tartışma daha sizlerle buluşmak üzere. Zort TV olarak, iyi akşamlar diliyoruz. Bay. (Fon müziği girer herkes istediği gibi oynar. Sonrada tek tek sahneden çıkarlar). Arkadan gene bir fon müziği verilir. Oyuncular tek tek tanıtılır. Gelen oyuncu selam verir. Bütün oyuncuların selam vermesi bittikten sonra hep beraber iki defa selam verilir. Sahneden çıkılır.)

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi