Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Sayın dinleyicilerim,

Hayatta yalnız kendi çalışması, kendi ehliyeti, kendi bilgisi ile alınteri dökerek kazanılan ve başkasını zarara sokmayan başarı meşrudur. Para çalmak, hile yapmak, adam dolandırmak, birinin ayağını kaydırıp yerini kap­ maktan, kundura boyacılığı ederek namusu ile hayatını kazanmak daha iyidir. Hayatta muvaffak olmak için himayenin, paranın ve şansın yardımını gerekli sayanlar vardır. Hattâ, sadece şans olduktan sonra hepsi olur diyenler vardır.

İnsanları, bir kısmı gayet çalışkan, bir kısmı da son derece tembel olmak üzere iki zümreye ayırsak şansın, çalışkanlar tarafından olacağına şüphe etmemek lâzımdır. Birkaç tembelin tesadüfün yardımı ile hayatta genel olarak muvaffak olanlar, para değil, azim ve ceht sahibi olanlardır.

Bundan on sene evvel okuduğum, Amerika'da geçen bir olay beni çok düşündürmüştü. Size de anlatayım:

Kolombiya Üniversitesinin Makine Mühendisi şubesini henüz bitirmiş dört arkadaş, yıkanmak üzere şehrin hamamlarından birine giderler. Hamamın havuzunda yüzüp şakalaşırken içlerinden biri: Benim aklıma bir şey geldi. Çok orijinal bir fikir, bakınız söyleyeyim. İçimizden biri, kim kendine güvenirse, burada çırılçıplak kalsın ve hayat mücadelesine öyle başlasın. Eğer bundan bir sene sonra hayatını kazanmağa ve üç yüz dolar da ekonomi yapmağa muvaffak olursa, diğer üç arkadaş ona bin dolar versin! Bu teklif karşısında ötekiler biraz düşündüler, sonra içlerinden en genç olanı haykırdı:   Ben bu teklifi kabul ediyorum, hemen mukaveleyi  yapınız! Notere tasdik ettirin, bana da getirin, imza atayım, der. Üç arkadaş biçarenin elbisesini bir paket yaparak onu orada Hazreti Adem kıyafetinde bırakıp giderler. Genç, bir müddet düşünür. Bu kıyafetle sokağa çıksa polis tevkif eder. Ne yapsın? Hamam sahibine işi anlatır, böyle iddiaya giriştiğini söyler ve kendisine bir ay zarfında parası ödenmek üzere bir mayo, bir kutu boya, iki fırça tedarik etmesini rica eder ve hemen o gün hamama girip çıkanların kunduralarını boyamaya başlar. O kadar güzel, o kadar mahirane boyar ki, yalnız müşteriler değil, bütün hamamda çalışanlar, fotinlerini, iskarpinlerini ona boyatırlar. Bir ay zarfında hem borcunu öder, hem sırtına bir gömlek, ayağına bir pantolon ve bir çift iskarpin almağa muvaffak olur. Oradan transatlantik kumpan­yasına koşar. Kolombiya Üniversitesinin Makine Mühendisi Şubesin­ den mezun olduğunu ve İngiltere'ye işleyen vapurlarda bir makinistlik istediğini, yoksa üçüncü sınıf ateşçiliğine bile razı olduğunu söyler. Sağlam vücutlu, iri yapılı gencin sözleri direktörü müteessir ederse de, ateşçilikten başka yer olmadığını, o işin de çok zor olduğunu, her seferde büyük kazanların karşısında en az on kilo zayıflayacağını önce­ den haber verir. Genç razı olur. New-York'tan büyük vapu­ ra kendini atar. Üç dört gün içinde kömürü maharetle ocağa atması sayesinde ateşin gayet iyi tavlanması baş ateşçinin dikkatini çeker. Bir dakika boş durmayan genç vakit buldukça makine dairesine gider, yağlanması, te­mizlenmesi gereken boruları, vidaları, elden geçirir. Londra'dan dönüşte başmakinist bu çalışkan genci yanına alır ve dördüncü sefere ikinci makinist olarak bir tüccar postasına yerleştirir.

Selim S. TARCAN

SON EKLENENLER

Üye Girişi