Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

 

ZELZELE-FIKRA ÖRNEĞİ

Zelzele, dün gece, İstanbul'u uykusunun en derin yerinde oy­nattı. Garip şey! Haftalardan beri komşu toprakları sarsan ve şimdi gizli adımlarla bize yaklaşır gibi olan bu âfetin, faaliyete geçmek için insan gafletini kollayışta gösterdiği şeytani dikkate bakılırsa, bunun, cana kastetmiş bir müthiş zekânın işi olduğu­na hükmetmek lâzım geliyor.

Öyle ya! Muharebelerde düşmanı, dalgın karargâhları topa tutmak ve hırsızın soyacağı evin duvarına tırmanmak İçin intihap ettiği (seçtiği) saat, hemen daima zelzelenin de harekete geç­mek için beklediği saattir: gecenin ilerlemiş bir saati!

Gerek düşman, gerek hırsız, gerek zelzele, gafil İnsanın so­yunup entarisini ([1]) giymesini ve atağa uzanıp, rahat horlama­sını gözlerler.

Anlaşılan, ikide bir toprağın temellerini sarsan gizli ve kor­kunç kollar, gecenin karanlıkları içinde, insanları, don ve göm­lekle, yalınayak, başıkabak, sokaklara perişan dökülmüş gör­mekten zevk alan tuhaflık merakında bir zalim kuvvetin hesa­bına, yeraltı âleminde, şu garip faciaları hazırlayıp duruyor!

AHMET HAŞİM

Bu fıkrasında Ahmet Haşim, bir gece yarısı İstan­bul'da meydana gelen bir depremi konu olarak ele al­mış; bu olay hakkındaki kendi kişisel duygu ve düşün­celerini anlatmıştır. Ahmet Haşim'in zelzele hakkındaki düşüncelerini şöylece sıralayabiliriz:

1.Deprem, kurnaz bir kimse gibi, gizli adımlarla bize yaklaşıyor.

2.Şeytanca zekâlı bir kimse gibi, insan gafletini kolluyor.

3.Bunun, cana kasteden bir merhametsizden farkı yoktur.

4.Deprem, düşman ve hırsız gibi gecenin ilerlemiş saatini bekliyor.

5.Deprem, düşman ve hırsız gibi her şeyden habersiz kimse­lerin yatağa uzanıp, rahat horlamasını gözlüyor.

6.Deprem, gecenin karanlıkları içinde insanları, don ve göm­lekle, yalınayak, başıkabak sokaklara perişan dökülmüş gör­mekten zevk alan tuhaflık merakında bir zalim kuvvetin hesabına çalışıyor.

Biz, bu düşüncelerin hiç birini, mantık ölçüleri bakı­mından doğru kabul edemeyiz. Çünkü:

a)Deprem, insan ya da hayvan gibi canlı ve düşünebilen bir varlık değildir.

b)Depremin, insanlarla bir alış - verişi yok ki cana kastet­sin.

c)Depremin, yeri sarsmak için, gafil insanın soyunup yata­ğına uzanmasını beklemesi ve sarsıntı olur olmaz don gömlekle sokağa fırlamasını gözlemesi gibi bir planı olamaz.

d)Deprem, yeraltındaki bir zalim kuvvetle eşkıyalık ortaklı­ğı kuramaz.

e)Sonuç olarak deprem, her zaman gece yarısı olmaz.

Bu bakımlardan, yazarın düşüncelerine katılamıyo­ruz. Fakat düşüncelerindeki nükte o kadar canlı ve güzel ki, bu düşüncelerin yanlış olduklarını bildiğimiz halde, zevkle okuyoruz. Hattâ zihnimizde bu nükteli anlatış öy­lesine yer ediyor ki, başkalarına anlatmaktan kendimizi alamıyoruz. .

Fıkranın özelliklerinden biri de unutulmayacak şe­kilde hafızalarda yer etmesidir.

[1].Eskiden erkekler de yatarken gecelik denen bir çeşit entari giyer­lerdi. Pijamaya sonradan alışıldı.

 

 İLGİLİ İÇERİK

FIKRA ÖRNEKLERİ

11.SINIF FIKRA SLAYTI

NASRETTİN HOCA'NIN FIKRALARININ ÖZELLİKLERİ

FIKRA ÖRNEĞİ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi