Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ANI (HATIRA) TÜRÜ HAKKINDA BİLGİ

"Toplumların sosyal hayatlarında anı anlatmak (hatıra nakletmek) önemli bir gelenektir. Özellikle yaşlı insanlar kendilerinden daha genç kimselere daha önce görüp geçirdiklerini, yaşadıkları ilginç olayları naklederler. Türkiye'de Kurtuluş Savaşına katılmış hemen hemen her asker, çocuklarına ve torunlarına savaş anılarını uzun uzun anlatmışlardır, insanların hayatlarında önemli bir yer tutan, iz bırakan olaylar kolay kolay unutulmaz ve gerek sözle gerek yazıyla bunlar nesilden nesle aktarılır. Dolayısıyla anılar, milleti, yüzyıllar boyu bir devam zinciri içinde, millî birlik halinde tutan, toplumu ne­silden nesle bağlayan bir kültür unsurudur. Tarih, önemli ölçüde anılara dayalı olarak kurulur.

Edebî bir tür olarak anı, bir kişinin aklının erdiğinden itibaren görüp yaşadığı, kendisi ve toplum için önemli gördüğü olayları ve durumları belli bir sistem içinde yazıya döktüğü, genellikle otobiyografik metinlere denir.

Otobiyografi, kişinin yalnızca kendisiyle ilgili bilgileri verirken, anı, hem bireysel hem de toplumsal anlamda pek geniş bir alanı içerir. Günlük tutan yazar, sıcağı sıcağına o günün olay, yaşantı ve dü­şüncelerini aktarırken, anı yazarı, tarih olmuş eski zamanların olaylarını hafızaya ya da belgelere da­yalı olarak ortaya koyar. Bu bakımdan anı metinleri, yalnızca hatırlanabilen, unutulmayan, kaydedilebilen olayları içerdiği için tarihi aynen yansıtmaktan uzaktır. Yaşanmışı unutulmayan izler halinde verebi­lir.

Anıların yazılış sistemi genellikle kronolojiktir. Yazar, yaşayıp gördüklerini belli bir tarih sırası için­de verir. Ama kimi yazarlar kronolojiyi gözetmeden aklına geldiği gibi rastgele yazarlar. Bazı anılarsa, roman üslubuyla yazılırlar. Bu durumda yazarda anı-romanın bir kahramanı konumundadır.

Bazı anı kitapları toplum içinde belli özellikleriyle kendini göstermiş kişilerin portrelerinden oluş­maktadır. Yazar, görüp tanıdığı önemli kişilerin, siyasî, edebî, kültürel kişiliklerini, kişisel özelliklerini ve başka yönlerini tasvirî ve çözümleyici bir üslûpla anlatır. Bu tür anı kitaplarına Halit Fahri Ozansoy'un Edebiyatçılarımız Geçiyor (1939), Yahya Kemal Beyatlı'nın Siyasî ve Edebî Portreler (1968) adlı eser­leri örnek olarak gösterilebilir.

Yusuf Ziya Ortaç Portreler (1960) adlı kitabında yirmi dört şair ve yazarın fiziksel ve ruhsal portre­lerini, sanatları ve eserleri ile ilgili düşüncelerini, kendileriyle yaptığı görüşme­leri, onların kendi üzerinde bıraktığı izlenimleri kaleme almıştır. Hakkı Süha Sezgin'in 101 kişiden oluşan Edebî Portreler'i de Beşir Ayvazoğlu tarafından alfabetik bir düzen içinde yayımlanmıştır (İs­tanbul 1997).Vecihi Timuroğlu'nun Yazınımızdan Portreler (Ankara 1991) adlı eseri 26 kişiden oluş­maktadır. Beşir Ayvazoğlu da "Osmanlının Yadigârları", "Yeni Devir Yeni Yüzler", "46 Sonrası" ve "On­lar da Bizden" adlı4 bölümde topladığı40 kişinin portresini Defterimde 40 Suret (İstanbul 1996) adıyla yayımlamıştır.

Türk Edebiyatında şuara tezkireleri, menakıpname, siyer, vekayi'name, gazavatname, fetihname, sefaretname gibi eserler bilinen anlamıyla birer anı eseri olmasalar da bu türe özgü bazı unsurları barındırmaktadırlar. Babür Şah (1488-1530)'ın Vakâyi (Babürname), Timur'un Tüzükât, Ebulgazi Ba­hardır Han'ın Şecere-i Türk adıyla bizzat yazdıkları eserleri bir anlamda anı eserleridir. Hümayunname (Farsçadan çeviren: Abdürrab Yelgar,1944), Hümayun'un kız kardeşi Gülbeden'in kaleminden çıkmış­tır. Yine Hümayun ile ilgili anıları ibrikçisi Cevher Tezkiretü'l-Vâkıat adıyla kaleme almıştır. Kanunî Sultan Süleyman'ın sadrazamı ve eniştesi Damat Lutfî Paşanın anıları Asafname adıyla Hayat Tarih Mecmuası (S.2, Mart 1968) 'nda yayımlanmıştır. Kadı Macuncuzade Mustafa Efendi (1597) adında Kıbrıs'a tayin edilen bir kadı, Kıbrıs'a yakın bir yerde Malta korsanları tarafından esir edilmesini ve başından geçenleri, türlü anılarını Sergüzeşte-i Esir-i Malta (1Ş97) adlı eserinde anlatır. Temaşvarlı Osman Ağa da 1788’de Kara Mustafa Paşa'nın Viyana kuşatması sırasında düştüğü esaret anılarını kaleme alır (M.Şevki Yazman, Viyana Muhasarasından Sonra Avusturyalılara Esir Düşen Osman Ağa'nın Hatıraları (1961).    

XVI.yüzyılda şair Zaifi, anılarını Sergüzeşt-i Zaifı adlı mesnevisinde kaydetmiştir. Bu yüzyılda ayrıca Barbaros Hayreddin Paşa'nın anıları, Seyyid Muradî Reis tarafından Gazavât-ı Hayreddin Paşa(Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları, 1995) adıyla kaleme alınmıştır.

XVII.yüzyılda Kâtip Çelebi, Mîzânü’l Hak, Süllemü'l Vüsûl, Fezleke, Cihannümâ, Keşfü’z-Zünûn gibi eserlerinde; Evliya Çelebi de Seyahatname'sinde bazı anılarını aktarmışlardır,

Yukarıda verdiğimiz örnekler tarzında pek çok eser, anı türüyle ilişkilendirilebilecek niteliktedir, Burada siyasî ve edebî mahiyetteki anı eserlerinin başlıcaları örnek olsun diye düzenlenmiştir, bunlar kesin sınırlandırmalar değildir. Bir siyasî anı kitabında edebî anılar da olabilmektedir.

a.Siyasî ve Askerî İçerikli Anılar

Tanzimat döneminden itibaren anı yazma geleneği devlet yönetiminde bulunmuş Önemli kişiler arasında da yaygınlaştı. Siyasî ve askerî olayların ağırlıklı olarak işlendiği bu tür anı eserlerinde dahi çok siyasî çekişmeler, tarafların birbiriler ini suçlamaları, görevden alınanların, sürgüne gönderilenlerin kırgınlıkları, sızlanmaları, suçlanan kişilerin kendilerini savunmaları, devlet yönetiminin nasıl işlediği ya da işlemediği; devlete, millete yapılan ihanetler gibi konulara yer verilmiştir, Belli başlı siyasî ve askerî nitelikli anılara şu örnekler verilebilir: Reşid Paşa'nın Hatıraları (1939); Midhat Paşa, Hayat-ı Siyasiyye, Hıdematı, Menfa Hayatı (1907); Ahmet Cevdet Paşa, tezakir-i Cevdet (1853-1887), Maruzat (1890); Ali Kemal, Yıldız Hatıratı Elimesi (1910); İsmail Müştak Mayakon, Yıldız'da Neler Gördüm (1040); Falih Rıfkı Atay, Batış Yılları (1963), Ateş ve Güneş, Zeytindağı; Rıza Tevfik, Ben de Konuşayım (1993); Hüseyin Cahit Yalçın, Siyasal Anılar(1976), Refik Halit Karay, Minelbab llelmihrab (1994); Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları (1953); Afet inan, Atatürk'ten Hatıralar (1950); Celal Bayar, Atatürk'ten Hatıralar (1955); Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı (1975),

b. Edebî Muhtevalı Anılar

Tanzimat döneminden itibaren edebiyat alanında varlık gösteren pek çok sanatçı ve yazar, özellikle olgunluk yaşlarında yazdıkları anılarında edebiyata nasıl başladıkları, içinde yer aldıkları edebî topluluk ya da çevreleriyle olan ilişkileri, mücadeleleri, dönemlerinin siyasî, sosyal, edebî, kültürel görünümüne ilişkin düşünce, gözlem ve izlenimleri, eserleriyle ilgili açıklamaları gibi daha çok edebiyat tarihçilerinin ve edebiyatçıların biyografilerini merak edenlerin işine yarayabilecek zengin bir malzeme bırakmışlardır. Edebiyata ilişkin özellikleri ağır basan bu anıların başlıcaları şunlardır: Ebuzziya Tevfik, Nümûne-i Edebiyyat-ı Osmâniyye (1876); Yakup Kadri, Anamın Kitabı (1957), Gençlik ve Edebiyat Hatıraları Hüseyin Cahit Yalçın, Edebî Hatıralar (1935); Yahya Kemal Beyatlı, Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebî Hatıralarım (1973), Siyasî ve Edebî Portreler (1968). Bunlardan başka hariciye ve elçilik, cezaevi -avukat, tiyatro, basın, eğitim ve öğretmenlik, din, tarikat konularıyla İlgili anılar da yazılmıştır."

(Nurullah Çetin, Türk Edebiyatında Düzyazı)

SON EKLENENLER

Üye Girişi