Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

SANATTA TARİHİLİK VE EDEBİLİK

Bir sanat eseri, yaratıldığı devre göre ve o devrin hassasiyetini, zevkini ve anlayışını en iyi ifade ettiği için mi değer kazanır? Yoksa o devri aşan, her zaman için taze, hattâ her zaman yeni güzellikleri keşfedilen edebî değerlere mi sahiptir? Başka ve daha kestirme bir deyimle, bir eserin, bilhassa bir şaheserin değeri "tarihî" midir, "ede­bî" mi?

Batıda bu mesele çok münakaşa edilmiştir. Geçen asrın büyük Fransız tarihçisi ve filozofu Ernest Renan "İlmin Geleceği" adlı meş­hur eserinde tarihî görüşü savunur.

"Mutlak bir hayranlık daima sathîdir. Hiç kimse benim kadar Pascal'in "Düşünceleri ve Rossuet'nin "Hitabelerine hayran değildir fa­kat ben bunlara XVII. asrın eserleri olarak hayranım. Bunlar zamanı­mızda çıksaydı pek az dikkate değerdi. Hakikî hayranlık tarihîdir."

Buna karşı, yirminci asrın ve bence dünyanın en büyük roman­cısı Marcel Proust, klasisizm hakkında bir ankete şu cevabı vermiş­ti:

"Racine'in trajedilerinde, Madame de Sevingne'nin mektupların­da Boileau'da XVII. asrın farkına varmadığı güzelliklerin tadını almak bizce mümkündür."

Bu fikre göre, her yeni asır, eski eserlerde yeni güzellikler keşfe­der. Onların değerleri müelliflerini de devirlerini de aşmaktadır. "Tari­hî" değil, "edebidir.

Bugün hayatta olanlar ve divân şiirinin dilini ve mazmunlarını an­layanlar arasında onun hayranları pek çoktur. Biri de benim. Fuzuli'yi, Baki'yi, Galib'i, hattâ Saad-âbâd şairi Nedîm'i yalnız devirlerinin en güzel ifadeleri oldukları için değil hiçbir asırda tükenmesine im­kân olmayan ve tazeliklerini her zaman koruyan güzellikleri için se­verim. Shakespeare de benim için dört asrın üzerinden atlayan ve içinde bulunduğum âna kadar tazeliğini saklayan bir "modern" mu­harrirdir.

Fakat, acaba, Proust'un dediği gibi, her asır, edebî eserlerde on­ların zamanında beğenilen güzelliklerinden başka yeni güzellikler de keşfediyor mu? Yoksa bu, her asrın kendi zevk ve tercihine göre ya­rattığı şüpheli ve indî bir tefsir tarzı mıdır?

Eski eserleri her yeni asrın eskilerden daha iyi anladığı ve tattı­ğı doğru olmak lâzım gelir. Her yeni asrın idrak seviyesi daha yük­sektir. Onun her eski şaheserde yenilikler keşfetmesi bizi şöyle bir hakikate götürüyor: bir eseri yalnız yazan değil, okuyan da yaratır. Yeni ve üstün bir hayâl ve telâkki seviyesinde okunan eser onun tü­kenmez imkânlarını gerçekleştirir ve ona yeni değerler kazandırır. Birçok büyük muharrirlerin öldükten sonra ve asırdan asra daha çok beğenilmeleri gittikçe daha yeni ve üstün tefsir imkânlarına kavuşmalarındandır. Bir Fransız romancısının hatırımdan çıkmayan bir sö­zü vardır. "Yirmi bin sene sonra okunmayacağımı bilseydim kalemi elime almazdım."

Gerçek sanatçı "edebinin sözcüsüdür.

PEYAMİ SAFA

SON EKLENENLER

Üye Girişi