Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Mimikte Türk'e Doğru
İsmail Hakkı BALTACIOĞLU
 
Millî şahsiyetin teşekkülünde en önemli olan yapıcılar en çok göze çarpanlar, en çok dile gelenler değil, en gizli kalanlar, en az söylenenlerdir. Mimik de onlardan biridir. Yeryüzünde ne kadar millet çeşidi varsa, o kadar da mimik vardır. Millî mimik ananesini kaybeden bir milletin kendini kaybetmesinden korkulur.
 
 
Mimik dilcilerin, hatiplerin, temsil ve pedagoji adamlarının en az ve en kötü inceledikleri bir konudur. Mimik nedir? İnsanın iç oluşlarını anlatmak için kullandığı vasıta, yalnız yazı ile dilden ibaret değildir. Daha başka vasıtalar da vardır. Bunlardan biri de mimiktir. Söz ve yazı ancak fikirlerin dili olduğu hâlde mimik daha çok heyecanların ve ihtirasların, biraz da fikirlerin dilidir. İnsanın heyecanlarım, ihtiraslarını ve fikirlerini, suratının, vücudunu, hareketleri, pozlarıyla anlatmalarına "mimik" diyoruz. Pandomima dilsiz temsilde yalnız mimik vardır. Dilli temsilde hem dil hem de mimik vardır. Birincisinde sözle yapılanlar dahi ikincisinde hep poz kompozisyonları, mimiklerle yapılır. Demek ki mimik de bir soy dilidir.


Mimik de dil ve yazı dili gibi bir şeydir. Aynı milletten olanlar aynı heyecan ve ihtirasları anlamak için, genel olarak, birbirine benzeyen pozları alırlar ve mimikleri yaparlar. Öyle ise mimik son derece millî bir kurumdur ve mimiğin milliyet bakımından incelenmesinde çok fayda vardır. İlkel cemiyet adamlarının heyecan ve ihtiras hâlinde söylemekten çok kımıldadıkları ve yine ileri cemiyet adamlarının büyük heyecan ve ihtiras anlarında iç oluşlarını daha çok ses ve mimikle anlattıkları göz önünde tutulacak olursa, ses gibi mimiğin de sözden daha temelli ve eski bir deyim ve anlatım vasıtası olduğuna hükmetmek gerekecektir. Bu iddianın bir delili de şudur: İçtimaî sebeplerle öz milliyetini değiştirip yabancı bir milliyetle özleşen ailelerin çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına dikkat ettiğiniz zaman göreceksiniz ki bu çocuklar yeni aile dilini öz millettaşları kadar güzel konuşabildikleri hâlde, onların mimikleri eski aile milliyetinin karakterini taşımaktadır. Demek ki mimik, yani iç oluş dili, milliyetin en dayanıklı unsurlarından biridir.
 
(...)
Cemiyet hayatında mimik üç yerde şuurlu ve örgün hâlde kullanılır:
Söz söylerken.
İnşat ederken ve hatiplikte.
Aktörlük ederken.
Bu üç yerde mimiğin millî kalması milliyetin sağlığı için gerektir.


Şimdi olaylara bakalım; ne göreceğiz? Aktör ve hatipler Türk mimiğini tanımıyor. Bunların bir kısmı millî mimiği aşağı görmek hastalığına tutulmuş olduklarından yabancı mimikleri taklit etmek, Frenk, Alman, İngiliz, Amerikalı gibi kımıldamak sevdasına düşmüşlerdir! Okullarda acemi edebiyat ve inşat öğretmenlerinin korkunç telkinleri altında masumların ve gençlerin cıyak cıyak bağırarak ellerini, kollarını kuklalar gibi salladıklarını görürsünüz!


Memleketimizde en büyük mimik üstatları tulûatçılardır. Bu mimik dehası Naşit'te, İsmail Dümbüllü'de en sâf en millî şekilde yaşamaktadır. Eskiler arasında Abdi, Sepetçi Ali Rıza, Kel Hasan, Küçük İsmail, Kavuklu Ali'de de bu deha yüksek derecede vardı. Burada adım sanını sayamayacağım daha birçok mimik üstatları vardır ki seyyar truplarıyla memleketin her tarafını dolaşıp milletimizin bu dinamik cevherini değerlendirmektedirler. Bu sırada öz tulûatçı olmamakla birlikte, piyesli ve suflörlü temsillerle irticale bir yer ayırmak izanını gösteren Ertuğrul Sadi Tek'in adını da söylemek borçtur.


Milliyet ideolojisinin bizde yarım asra yakın bir geçmişi var. Fakat "milliyet" diye dil ve zevk birliğinden ileri bir fikir edinemedik. Artık bugün cesaretle söyleyebiliriz ki; milliyetin bir kökü de bu mimik birliğine saplanmaktadır. Bu bakımdan da tiyatromuzun milliyeti düşünülecek bir meseledir. Bu meselenin halli için önce cemiyet ve milliyet hayatında mimiğin oynadığı önemli rolü göz önünde tutmalıyız. Buraya bazı prensipleri yazıyorum.


1.       Mimik millî bir kurumdur. Mimik milletin malıdır; yâd ellerden öğrenilemez.
2.       Mimik öz kültürün yaratıcısı ve taşıyıcısı olan halktan öğrenilebilir.
3.       Halk sanatkârları yabancı kültür cevherleriyle temasta olmadıklarından millî mimik mirasını saklamaktadırlar.
 

SON EKLENENLER

Üye Girişi