DÜŞÜNME TEMBELLİĞİ
Düşünmek ve tembellik!.. İnsanların özelliklerini, amaçlarım belirleyen en önemli iki temel kavram. Madalyonun karşıt iki yüzünden biri olan düşünmek, "zihinden geçirmek, bir sonuca varabilmek için inceleme, karşılaştırma, aradaki ilgilerden yararlanma, zihniyle doğruyu, eğriyi arayıp bulma, ilgili ve titiz davranma, değerlendirme" biçiminde; tembellik de, "iş yapmak istememe, üşenme" biçiminde açıklanmaktadır. Başarının nedeni düşünebilmek, başarısızlığın nedeni de tembelliktir; fakat düşünme tembelliği başarısızlıktan öte yıkımdır da... .
Düşünen kişi, düşünme yetkisini elinde bulundurabilen kişidir. Başkalarının düşündüğü, söylediği, istediği gibi değil; kendi akıl gücüne dayanarak, kendi bilgilerinden, yeteneklerinden, becerilerinden, isteklerinden yararlanarak; kendi seçtiği amacı gerçekleştirmek için çalışan; eninde, sonunda başarıya ulaşan kişi, düşünebilen kişidir. Düşünen kişi etki altında kalmaz: Doğruyu, gerçeği arar, bulur; bunu söylemekten, bunu yapmaktan asla geri kalamaz; bu yüzden etkileyen kişidir. Kopye etmez; kendi akü süzgecinden geçirmeden, çeşitli bilgilerle karşılaştırmadan, inceleme, araştırma yapmadan, doğrusunu öğrenmeden bir şeyi benimsemez; ilginç ve özgün kişiliğiyle, yaptıklarıyla daima kopye edilir. Zekâ kıvraklığı, onu düşünceli ve duyarlı yapar; varlığının ve sorumluluğunun bilincindedir. Nedenine inanmadığım kesinlikle yapmaz; fakat inandığını da yapmaktan asla geri kalmaz. Taşıdığı sorumluluk, onun başarılı olmasını sağlar. Araç olmaz; ama araç olarak yararlanmakta da başarılıdır. Eğer basit çıkarlardan da kurtulabilirse, gerçekten en soylu kişiler düşünebilen kişilerdir. İnsanlığın bugünkü uygarlık aşamasına gelebilmesi, bir yerde onların eseridir. Yöneten kişi özelliği de gözden uzak tutulmamalıdır; yönetilmezler; fakat yönetirler.
Düşünme tembeli olan kişiler böyle midirler? Onlar en başta duyarsızdırlar: Doğruya, gerçeğe, güzele, iyiye karşı duyarsızdırlar. Tıpkı düşünen kişinin yarattığı robot gibi. Robot, kendisine buyrulanı eksiksiz ve aynen yapar; onun beyni, yeteneği, gücü kendisini yönetenin elindedir. Duyarsızlık, anlama ve kavrama yeteneğinden yoksun oluş, düşünme tembelini yönetilen, güdümlü insan durumuna düşürür. Başkalarının isteklerini böylesine yerine getirebilen kişi, kendi işini kendi yeteneğiyle yerine getirmede etkisizdir. Duyarsızlık onu hiç duymamış gibi davranmaya, aldırmazlığa, ilgisizliğe, isteksizliğe götürür. Kendi işlerinde başarısız oluşlarının nedeni budur.
Duyarsızlıkları, zekâ kıvraklığından yoksun oluşlarından ileri gelir. Çabuk, kolay, hemen kavrayabilme, sezebilme, anlayabilme anlamına gelen zekâ kıvraklığından yoksunluk "vurdumduymazlık", "ağır" sözleriyle tanımlanır. Gerçeğe, doğruya, güzele karşı sağır; fakat yıkmaya, yok etmeye karşı ise duyarlı olması, kendi akıl gücüyle hareket edememesinden, güdümlü insan olmasındandır.
Düşünme tembeli, sorumluluk duygusu da taşımaz. Böyleleri kendilerini hiçbir şeyden, görevlerinden, ödevlerinden sorumlu saymazlar. Kendilerini yetiştirmekten, aramaktan, incelemekten, gerçeği bulmaktan sorumlu saymazlar kendilerim. Eğer tek kitaplık insan iseler, yapamayacakları kötülük yoktur; kendi dizginleri kendi kafalarında, kendi ellerinde olmayan böylesi düşünme tembelleri, geliştiremedikleri kişiliklerini kabul ettirmek düşkünlüğündedirler. Güzeli, doğruyu gerçeği arayıp bulmakta, insan olmada başarısız; fakat buyrulanı yapmakta çok başarılıdırlar.
Çağımızda düşünen insanla düşünme tembeli insan arasındaki çelişki çok belirginleşmiştir. Düşünen kişi yapar, yaptırır; bu yüzden başarır, başarılıdır. Düşünme tembeli ise zeki de olsa, işletemediği zekâsıyla duyarsız, sorumsuz olduğundan kendi kendine yapamaz; ancak buyrulanı yapar; böylelerinin gerisinde daima bir yaptıran vardır