Kullanıcı Oyu: 1 / 5

Yıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Tuğrul Bey'in son zamanları gelmiş ama tahtını bırakacak bir çocuğu yoktu. Uzun düşünceler sonunda Çağrı Bey'in oğlu Süleyman'ın geçmesinin iyi olacağı sonucuna vardı. İyi yetişmiş biriydi, hükümdarlığı becerebilirdi. Ölüm günü yaklaşmıştı, vasiyetini hazırladı. Düşündüğü gibi Süleyman'ın yerine geçmesini istedi vasiyetinde. Bir süre sonra da hayata gözlerini yumdu.

 

Süleyman sultan olacaktı ama buna engel olan biri vardı. Kardeşi Alp Arslan karşı geldi ve kendisini sultan ilan etti. Ama o tahtı isteyen yalnızca Alp Arslan değildi. Kutalmış, taht için hak iddia ediyordu. O geçmeliydi tahta! En sonunda ayarlanıp Alp Arslan'a karşı ayaklandı. Ancak bu ayaklanma hayatını kaybetmesine mâl oldu. Taht mücadelen çok uzun süre devam etti. Ölümler, kavgalar... Aslında hiç biri bu kavgaların zararlı olduğunu düşünemiyor gibiydi. Her sultanın olduğu gibi Alp Arslan'ın da vezire ihtiyacı vardı. Düşündü düşündü ve en iyisi Nizamülmülk'ü getirmekti. Nizamülmülk devleti çok faydalı bir vezirdi.

Alp Arslan birçok sefer yapmıştı. Bizans'ın önemli kalelerinden birini alması sonucu ebul feth unvanını almıştı. Bu unvanı Abbasi halifesine borçluydu...

Bir sürü isyanla uğraşan Alp Arslan, ağabeyinin isyanıyla da uğraşmak zorunda kalmıştı. Bu isyan üzerine Kavurd'un yönettiği Kirman üzerine sefer düzenledi. Ama Kavurd'un aklı başına gelmişti ve Alp Arslan'dan özür diledi. Alp Arslan da sonuçta büyük bir sultandı ve kişilik sahibiydi..

Yine sefer düzenledi. Ve yine ebul feth Alp Arslan orayı da itaat altına aldı. Buradan atalarının yaşadığı Cent'e giderek dedesi Selçuk'un mezarını ziyaret etti. O güçlü, ebul feth Alp Arslan burada yine normal bir insan haline dönüşmüştü ve dedesine özlemle üzüldü. Ama o güçlüydü ve çevresindekilere belli etmemeliydi. Üzüntüsünü içine gömdü ve seferlerine devam etti.