Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

 

İşte gene hiç sevmediği bir duruma düşmüştü!

Bin kez söylemişti kendi kendine ki “ Dolmuşa bindiğim zaman değil, inerken parayı vereceğim bundan sonra!”

Olmuyordu, olmuyordu Allah belasını versin. Bundan önce bir değil, belki de on, on beş, yirmi sefer hep aynı duruma düşmüş, şoförle takışmıştı. En temizi, dolmuştan ineceği yere gelince, inmeden önce parayı vermekti. Bir süre öyle yapmıştı. Ama bu sefer, bu sonuncu sefer…

Durak kalabalıktı. Birkaç kişi koşmuştu, çevik bir davranışla girivermişti arabaya. Solunda iki kişi vardı. Yanındaki bozuk paraların en küçüğü iki buçukluktu. Şoför almış, ötekilerin iki buçuk, beşliklerinin üzerini vermiş onunkini… Bu sırada en sağdaki inip bir başka yolcu binmeseydi şoför herhalde parasının üstünü verecekti. Çünkü davranışı öyleydi, Ama yolcu “Cağaloğlu” deyince şoför yeni müşteriyle konuşmaya dalmış, iki buçuğun üstünü unutmuştu.


İftar vakti yaklaşıyordu. Karnımdaki uğultu, sancıya dönüşmüştü. Fakat bir saat daha bekleyecektim. Üzerinde kalın kahverengi palto olan adam şoförle sohbete başlamıştı. Adamın başında ressamlarınkine benzeyen yassı şapkalardan vardı. Adam muhtemelen babamın yaşındaydı. O kadar hararetli bir konu konuşuyorlardı ki; şoför yolu bırakmış adama laf yetiştiriyordu. Dolmuş, balataların sert çığlıklarıyla ani bir fren yaptı. Şoför neredeyse kırmızı da geçecekti.

Dolmuş lambanın yeşile dönmesini beklerken yoldan karşıya koşar adımlarla geçen bir kız, gazeteye sarılı pideyi evine götürüyordu. Şimdi aklıma geldi. Eminönü’ndeki Hasan biraderin fırınından pide alacaktım. Ama önce paramın üstünü almam lazımdı. Her geçen dakika sinir katsayıma bir hane daha ilave ediliyordu.

Birden dolmuşun “Dur!” ikazı yandı. Şoför boş durağa doğru ilerledi. Arka kısımda bir ayaklanma başladı. Dolmuşun yarısı bu durakta ineceğe benziyordu. Onlar indiği gibi ben de rahatlayan dolmuşta öne doğru süzülecektim. Yolcular inmişti. Şoför dolmuşun kapılarını kapattı ve yoluna devam etti. Derken arkadan bağırışlar yankılandı. Herkes kafasını çevirmiş neler oluyor edasıyla arkaya baktı. Ses, dolmuşa yetişmeye çalışan bir öğrenciden geliyordu. Çocuk var gücüyle dolmuşa doğru koşturuyordu. Çocuğun siması bana yabancı gelmemişti. Neyse dolmuş durdu ve çocuk içeri girdi. Çocuk arkaya doğru ilerlerken “Ali Amca!” diye şaşkınlığını belli etti. Bu çocuk yengemin oğluydu.

İnmeme dört durak kalmıştı. Aklımda pidenin üstünde tüten dumanları hayal ederken, cebimde hala fazla para yoktu. Bu sefer kararlıydım. Ne pahasına olursa olsun paranın üstünü almalıydım. Hedefime yaklaşmıştım. Şoför 2-3 adam önümdeydi.

Bu arada dolmuş derin bir çukura girdi. Ne hikmettir ki tekerleğin patlayacağı tutmuştu. Dolmuşun sağ ön tekerleği patlamıştı. Bu vaziyette 4-5 km gittikten sonra araba artık yeter diyordu.

Sinirlenen birkaç yolcu şoföre kızgınlığını belli ederek dolmuştan indiler. Şoför bu arada hattaki diğer arkadaşını aradı. “5 dakikaya kalmaz oradayım abi!...” diye şoförün arkadaşı. Sırası gelmişken şoföre paramın üstünü vermesini istedim. “Ne kadar vermiştin genç?!” dedi. “2.5 Lira” dedim. Efendi bir şekilde. “1 Lira ancak çıkar evlat!” dedi. Beklemediğim bir şekilde. Eğer arkadaşımı beklersen paranın üstünü veririm dedi. Şimdi de sanki hiç işim yokmuş gibi şoförün arkadaşının bekleyecektim.

Birkaç dakika sonra mavi bir dolmuş, kıpırdamaz hale gelmiş dolmuşumuzun yanına durdu. Bizim dolmuşa göre bir hayli boş olan diğer dolmuşun arkasında “Yolların Kartalı” yazıyordu. Şoförlerin arasında geçen kısa konuşmadan sonra yeni şoförümüz bizi dolmuşuna çağırdı. Yolcular yeni dolmuşa bindi. Ama şoför tekrar ücret istiyordu. Ya sıcak pideyi unutup eve gidecektim ya da Eminönü’ne kadar yürümeyi kabul edecektim.

Karnımda çalan zilin sesini dinledim ve bir an önce iftara yetişmek için Kartal’a doğru yola koyuldum. En sonunda apartmanıma gelmiştim. Evime uzanan merdivenleri tırmanırken paramın dolmuşlarda helak olduğuna üzüldüm.

Alıntıdır erkanozseyhan.blogspot.com/.../orhan-kemal-iki-buuk-eserine-devam-yazs.html -

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

ELLİ KURUŞ-HİKAYE

İKİ BUÇUK-ORHAN KEMAL

 

HAVUÇLU PİLAV MESELESİ-T.BUĞRA

GÖZYAŞI-R.HALİT KARAY

HARİTADA BİR NOKTA-S.F.ABASIYANIK

ALINIZ MENEKŞELERİMİ VERİNİZ GÜLÜMÜ

 

DİYET-ÖMER SEYFETTİN

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi