Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

'Yakın İlişkilerde Kıskançlık' konulu araştırmaya göre evlilik kıskançlığı artırmıyor, aksine azaltıyor. Kadınların duygusal anlamda aldatılmaya karşı daha tepkili olduğu kanısı ise efsane değil, gerçek

HATİCE YAŞAR

İSTANBUL - Kadınların duygusal olarak, erkeklerin cinsel anlamda aldatılmaya karşı daha tepkili olduğu iddiası, efsane değil, anketlere de yansıyan gerçek. Başkent Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. H. Andaç Demirtaş ile Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Dönmez'in 'Yakın İlişkilerde Kıskançlık; Bireysel, Durumsal ve İlişkisel Değişkenler' adlı çalışması, bu yaygın kanıda doğruluk payı olduğunu gösteriyor.

Aşkın tadı-tuzu


Yakın ilişkisi olan 236 üniversite öğrencisi ve 218'i evli toplam 454 kişiyle yapılan çalışmaya göre, evli olmayanlar kendilerini, evlilerden daha kıskanç buluyor. Evli olmayanlar kıskançlığın ilişkiye heyecan, süreklilik kattığını, yaşamı ilginç kıldığını düşünürken, evli çiftlerden kadınlar, erkeklere oranla daha kıskanç. Yaş ilerledikçe, ilişkide doyum arttıkça, kıskançlık da azalıyor. Çünkü zamanla ilişkiye duyulan güven artıyor.
Araştırmadaki bir diğer bulgu da zamanla fiziksel çekicilik azalması nedeniyle kıskançlığa gerek duyulmayışı.

Kadın daha çok etkileniyor


Kadınlar da, erkekler de genel olarak kıskançlığın etkilerinin olumsuz olduğuna inanıyor. Ancak kadınlar erkeklere nazaran kıskançlığın olumsuz sonuçlarından fazlasıyla etkilenen taraf oluyor. Araştırmaya göre kadınlar kıskançlığa fiziksel, duygusal ve bilişsel anlamda daha fazla tepki verdiği için, erkeklerden daha fazla zarar görüyor, yıpranıyor.

Kıskançlıkla başa çıkma


Kadınlar çok daha fazla etkilense de, kıskançlıkla baş etmede erkeklere oranla daha sık yapıcı yöntemlere (akılcı tartışma, ilişkiyi iyileştirmeye çalışma, vb.) başvuruyor. Erkeklerin ise bağırma, terk etme, fiziksel şiddet uygulama gibi daha yıkıcı yöntemlere başvurduğu sonucuna varılmış. Bu farkın nedeni olarak da kadınların ilişki yönelimli, erkeklerin başarı yönelimli olması gösteriliyor. Kıskançlığa çözüm bulma noktasında evli ve evli olmayanlar arasındaki farka bakıldığında, çarpıcı bir sonuç daha çıkıyor. Çünkü evliler, evli olmayanlara kıyasla daha sık yapıcı yöntemlere başvuruyor. Yaş ve ilişki süresinin uzunluğu, kendine saygı gibi bazı faktörler de yapıcı yöntemleri seçmede etkili oluyor. Kadınlar duygusal, erkekler cinsel aldatılma karşısında daha çok kıskançlık duyuyor. Dönmez ve Demirtaş'ın araştırması, daha önce Çin, Almanya, Japonya, Kore, Hollanda, İsveç ve ABD'de yapılan çalışmalarda da elde edilen sonuçlarla aynı doğrultuda. Uzmanlar bu durumu 'evrimsel yaklaşım'la açıklıyor. Buna göre erkek, eşinin cinsel sadakatsizliği durumunda bir başkasının çocuğuna babalık etme olasılığıyla karşı karşıya kalıyor, bu nedenle de cinsel aldatılmayı duygusal aldatılmadan daha büyük bir tehdit olarak algılıyor.

İlişkiyi yitirme korkusu

 
Kadın için, annelikle ilgili kuşku söz konusu olmadığı için cinsel açıdan aldatılmak da bu anlamda bir tehdit oluşturmuyor. Ancak duygusal açıdan aldatılmanın, kadın için var olan ilişkisini yitirme tehlikesi anlamına geldiği ve bu nedenle de kadınların bu durumdan daha çok rahatsızlık duyduğu, daha çok kıskançlık yaşadığı ileri sürülüyor.
Erkeklerin cinsel, kadınların duygusal aldatılmada daha çok kıskançlık duymasının kökeninde, bu iki cinsin yakın ilişkilere yönelik olarak yaklaşım farkı yatıyor. İki cins arasındaki en büyük fark, cinsellik anlayışında görülüyor.
Kadınlar, cinselliği şefkat ve duygusal yakınlık kurmakla, erkekler ise başarı, heyecan, denetim ve salt fiziksel rahatlama duyumlarıyla ilişkilendiriyor. Kadınlar erkeklerin cinselliği heyecan ve fiziksel rahatlamayla ilişkilendirdiğini düşündüğü için, cinsel aldatılmadan çok duygusal aldatılmada kıskanıyor.

http://www.radikal.com.tr/

SON EKLENENLER

Üye Girişi