Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Hikâyenin bitmesine birkaç sayfa kalmıştı; tam o sırada, Don Kişot'un yattığı tavan arasından bir­denbire, alı al, moru mor Sanşo Panzo fırladı, avaz avaz bağırıyordu: "İmdat, imdat! Efendinin yardı­mına koşun! Ben Sanşo olalı, böyle amansız, böyle kanlı bir savaş görmedim. Aman Allahım! Prenses Mikomikona'ya düşman kesilen bir dev var ya, işte o dev'e kılıcının tersiyle öyle bir vuruş vurdu ki, canavarın kellesi, bir turp gibi, omuz hizasından koptu."

Papaz, okuduğu kitaptan başını kaldırarak: "Neler söylüyorsun, birader?"diye haykırdı; "Sen iyi­den iyiye sapıtmışsın! Dev'in buradan iki bin fersah ötede olduğunu bilmiyor musun?"

Tam bu sözün üzerine, tavan arasında büyük bir gürültü koptu. Don Kişot'un gürültüyü bastıran cırlak sesi duyuldu: "Dur alçak, dur hain, haydut herif dur! O kılıçtan sonra hayır yok artık, elimden kur­tulamazsın!"

Bu sözleri, duvarlara inen kılıç darbelerinin şıkırtısı takip etti. Sanşo: "Ne o, kollarınızı kavuşturup, kulak kabartmanın sırası mı şimdi?" diye bağırdı. "Haydi, ne duruyorsunuz, ya içeri girip şunları ayırın, ya da efendimin yardımına koşun; hoş buna da pek lüzum yok ya; eminim dev şimdiye kadar çoktan gebermiş, Tanrının huzurunda iğrenç hayatının hesabını veriyordur. Gözlerimle gördüm, oluk gibi kan akıyordu, devin kesik başı da, koca bir şarap fıçısı gibi odanın bir köşesine doğru yuvarlandı."

Otelci: "Bu Don Kişot denilen Allah belasına da nereden çattım?" diye haykırdı. Eğer kılıcını yafa­sının başındaki fıçılardan birine saplamadıysa bana da adam demesinler; bu Allahın garibi de, fıçıdan akan şarabı kan zannetmiştir."

Otelci bunları söylüyor, hem de tavan arasına doğru koşuyordu. Ötekiler de peşine takıldılar ve odaya girince Don Kişot'u dünyanın en garip kılığında buldular. Üzerinde yalnız bir gömlek vardı.  Altından, uzun, kuru, kıllı, kirlos bacakları görünüyordu. Başında kırmızı ufacık bir takke vardı, sol koluna, Şanso’nun, kendince malum olan sebeplerden hala kin beslediği meşhur yorganı sarmış, kılıcı da sağ eline almış gerçekten düşman bir devle savaşıyormuş gibi, durmadan bir şeyler homurdanıyor, sağa sola gelişigüzel darbeler indiriyordu.

İşin hoş tarafı gözlerinin kapalı olmasıydı; uyuyor ve dev'e uykuda hücum ediyordu. Atılacağı macerayı kafasında kadar kurmuştu ki, muhayyilesi ona rüyasında Mikomikon Krallığına geldiğini ve düşmanı il boy ölçüştüğünü zannettirmişti. Bu yüzden şarap tulumlarına, dev'e vuruyorum zannıyla, o kadar kılıç darbesi indirmişti ki, oda şarapla dolmuştu.

Otelci bu ziyanı görünce öyle bir öfkelendi ki, yumruklarını sıktığı gibi Don Kişot'un üzerine atılarak bu sefer o da ona veriştirmeye başladı

Kadenio ile Papaz Don Kişot'u elinden kurtarmasalardı, dev muharebesine nihayet verecekti. Fakat yumruk yumruğuna rağmen zavallı şövalye bir türlü uyanamıyordu. Nihayet berberin kuyudan bir teneke soğuk su çekerek birdenbire onu Don Kişotun başından aşağı dökmesi icap etti. Ancak o zaman uyandı, fakat yine halinin farkına varacak değil...

Kılığını gören Dorotea, müdafi ve düşmanı arasında cereyan eden muharebeyi seyretmek için içeri girmekten vazgeçti. Sanşo'ya gelince, dört ayak üzerinde dolaşarak köşelerde dev'in başını arıyor ve bulamadıkça: "Biliyordum, bu tekin olmayan evin büyülü olduğunu biliyordum. Geçen sefer yine şimdi bulunduğum yerde, tekme tokatla pestilimi çıkardılar, ne kimden geldiğini bildim, ne de kimseyi görebildim. İşte şimdi de bu kafa yok oldu. Hâlbuki kesildiğini gözlerimle gördüm, öyle ki çeşmeden akar gibi boşanan kan gövdeyi götürüyordu." diye mırıldanıyordu.

Otelci: "Hangi kandan ve çeşmeden bahsediyorsun be Allanın ve erenlerin düşmanı!"diye haykır­dı, "Ulan, görmüyor musun, kan ve çeşme zannettiğin şu delik deşik olan tulumlarla odada yüzen şa­raptan başka bir şey değil. Onları patlatmanın, ruhunu böylece cehennem azabına yüzerken görmeyi Allah bana nasip etsin!" Sanşo: "Ben bu işi hiç anlamadım", diye cevap verdi. "Bir bildiğim varsa o da, bu kafayı bulmamak yüzünden bizim kontluk suya düşecek." Don Kişot'un vaatleri onu o derece aptallaştırmıştı ki, uyanık olan Sanşo uyuyan efendisinden beterdi.

Cervantes

(Don Kişot, Çev. Neşterin Dirvana)

(Anlatımda sınırlandırma 1.Etkinliğe Yönelik)

SON EKLENENLER

Üye Girişi