Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Anlatımın “nazım (şiir)” ve “nesir (düz yazı)” olmak üzere iki türü vardır. Çağlar boyunca sanatsal, bilimsel veya düşünsel ağırlığı olan konuşma ve yazılar bu iki anlatım yoluyla gerçekleştirilmiştir.

İyi düzenlenmiş bir metinde her paragraf, bir düşünce birimidir. Her paragrafın temel bir iletisi (ana düşünce) vardır. Ana düşünce etrafında söylenen onu destekleyen düşüncelere ise yardımcı düşünceler denir. Yazıyı ağaç kabul edersek, yazının ana düşüncesi ağacın gövdesi, yazının yardımcı düşünceleri ise ağacın dallarıdır. Bu dallar gövdeden çıkar, onun bütünlüğü içinde değerlendirilir. Kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları meydana getirirken birimler arasında anlam ve yapı uyumu öne çıkar. Her düzeydeki anlam birlikleri bir tema etrafında birleşir. Anlatımın oluşumunda, metnin yazılış amacı ve yazarın niyeti de belirleyicidir.

Anlatımın Oluşmasında Dikkat Edilecek Hususlar

Anlatımın başarılı olması için onun oluşumunda kimi hususlara dikkat etmek gerekir. Şimdi kısaca bunları sıralayalım.

Anlatılan olaylar ve düşünceler sıraya sokulmalı: Her anlatımın bir planı vardır. Bu plan, konuya göre değişebilir. Olayların anlatımında “hareketli plan”, düşüncelerin anlatımında “düşünsel plan”, şiirlerin anlatımında ise “duygusal plan” geçerlidir. Bu bağlamda anlatıcı, anlatacağı konuya göre bir plan yapmalıdır. Bu planda konuya göre ele alacağı olayları, düşünceleri, duyguları bir sıraya koymalıdır.

Anlatımda birlik elmalı: Anlatımda plana bağlı kalınmalıdır. Konu dışındaki hiçbir olaya veya düşünceye anlatımda yer verilmemelidir. Anlatımda yer verilen her ayrıntı, konuyla ilgili olmalıdır. Konuyu açıklayıcı ve tamamlayıcı özellikler taşımalıdır. Buna “anlatımda birlik” denir.

Anlatımda duruluk ve akıcılık olmalı: Anlatım, ekonomik olmalıdır yani duygu ve düşünceler yeterli ve gerekli sözcüklerle aktarılmalıdır. Konu mümkün olduğunca az sözcükle anlatılmalı, gereksiz sözcüklere anlatımda yer verilmemelidir. Buna anlatımda “duruluk” denir. “Akıcılık” ise okuyucunun konuyu anlamasını zorlaştıracak sözcüklerin anlatımda kullanılmasından kaçınılmasıdır. Dolayısıyla bir anlatım “duru” ve “akıcı” olmalıdır.

Bilgilerde doğruluk, duygularda içtenlik olmalı: Anlatıların doğru olması, anlatımın başarısını etkiler. Anlatımda duygular aktarılacaksa yazar içten bir tavır sergilemeli, yapmacıklıktan kaçınmalıdır. Bu bağlamda anlatıcı övünmekten, abartmaktan ve okuyucunun yazıyı anlamasını zorlaştıracak sözcükleri kullanmaktan kaçınmalıdır.

Yazım (imla) kurallarına ve noktalama işaretlerine uyulmalı' Dildeki sözcüklerin nasıl yazılacağını belirleyen kuralların ve kullanımların tümüne “yazım (imla)” adı verilir. Bir dilin yazılma biçimini belirleyen kurallara da “yazım kuralları” denir. Türkçede her ses, bir harfle gösterilir. Bu tür yazıma “fonetik (sesçil) yazım” denir. Yazım kuralları ve noktalama işaretleri trafik işaretlerine benzer. Nasıl trafik işaretleri trafiğin düzenini sağlarsa yazım kuralları ve noktalama işaretleri de anlatımın düzenini sağlar. 

Anlatım özgün olmalı: İyi bir anlatım “biricik”tir. Bu bağlamla da anlatım özgün olmalıdır. Anlatımda özgünlük, başkalarına benzemeden, öykünmeden biçim ve içerikte benzersiz olmaktır. Dolayısıyla özgün bir anlatım gerçekleştirebilmek “üslup sahibi” olmayı gerektirir. Üslup sahibi olan bir sanatçı, başkalarıyla aynı konuları işlese bile anlatıma kendi damgasını vurur ve anlatımı “biricik” hâle getirebilir.

Anlatım etkileyici olmalı: Anlatım okuru sarmalı, onda değişiklikler meydana getirebilme gücüne sahip olmalıdır. Bu da anlatımın okur tarafından beğenilmesini gerektirir. Okur, beğendiği yazıdan etkilenir. Beğenilen anlatım, okur üzerinde iz bırakır. Bu yüzden anlatımın her bakımdan etkileyici olması gerekir.

zambak yayınları