Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Sökülüp takılabilen eşyaları bir arada tutan bağlar vidalardır. Bu bağlar olmadan eşyalar bir araya getirilemez. Ayrıca bu eşyalar birleştirilirken parçalardan birinin yanlış monte edilmesi, eşyanın amacına uygun ve verimli bir şekilde kullanılmasını engeller. Anlatım da böyledir. Bir metnin oluşabilmesi için metni oluşturan parçaların hem dil bilgisi kurallarına hem de akla ve mantığa uygun bir şekilde bir araya getirilmesi gerekir. Yani anlatımda bağlaşıklık, bağdaşıklık ilkelerine dikkat edilmelidir.

Bağlaşıklık (dil bağlantısı): Bir metinde dil öğelerinin, dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesine denir.

“Akşam yaklaş tepe arka boğaz karanlık çökme başlıyor”

sözleri, kelimeler ek almadığı için bir birlik, bir cümle oluşturmamıştır. Bir cümle içerisindeki dil öğeleri, o dilin kurallarına uygun şekilde bir araya getirilir. Bu bütünlüğün oluşmasında noktalama işaretlerinin de payı vardır.

“Akşam yaklaşıyor, tepelerin arkasındaki boğazlara karanlık çökmeye başlıyordu.

cümlesinde altı çizili ekler, sözcükleri birbirine bağlama görevi görerek anlamlı bir birliği yani cümleyi oluşturmuştur. Burada dil öğelerinin (sözcük türleri, tamlamalar, söz grupları, ekler) dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesi söz konusudur.

Bu da “bağlaşıklık” ilkesi ile ilgilidir.

“Elmayı az, ayvayı hiç sevmem. ”

cümlesinde bağlaşıklık ilkesi ihlal edilmiştir. Bu ihlalin giderilebilmesi için “az” sözcüğünden sonra “severim” sözcüğü getirilmelidir.

Bağdaşıklık (tutarlılık): Dil öğelerinin ifade ettiği husus ve % durumlar arasındaki anlam bağıntılarına denir. Örneğin duvar, taşlardan meydana gelir. Taşları bir arada tutan ise harçtır. Metni duvara benzetirsek taşların her düzeydeki anlam birlikleri olduğu (ek, sözcük, sözcük grubu, cümle, paragraf), harcın yerini ise bu her düzeydeki anlam birliklerini bir araya getiren temanın tuttuğu söylenebilir. Dolayısıyla tema veya konu, metnin bütünlüğünü sağlar. Her düzeydeki anlam birlikleri, örgü şeklinde birbirini izleyerek bütünü oluşturur.

“Akşam yaklaşıyor, tepelerin arkasındaki boğazlara karanlık çökmeye başlıyordu.

cümlesinde ekler, dil öğelerinin (sözcük türü, tamlamalar, söz grupları) ifade ettiği husus ve durumlar arasında anlam bağlantılarını da sağlamıştır. Bu da “bağdaşıklık” ilkesi ile ilgilidir.

“Çocuklar bahçeye fidan ekti. ”

cümlesinde bağdaşıklık ilkesi ihlal edilmiştir. Zira fidan ekilmez, dikilir. Burada bir sözcüğün yanlış anlamda kullanılması, anlam bütünlüğünün oluşmasını engellemiştir. Bu cümlenin bağdaşıklık ilkesine göre düzeltilmesi için “ekti” sözcüğü yerine “dikti” sözcüğü getirilmelidir.

Bir metnin ilk paragrafındaki kelimelerin ve paragrafı oluşturan cümlelerin yerleri değiştirilerek metin yeniden yazılırsa ortaya çıkan yeni metnin tutarlı bir anlamı olmaz. Çünkü metindeki kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar da metni anlam bakımından tamamlayarak oluşturur. Bu durumda kelimelerin cümle içerisinde, cümlelerinse paragraf içerisinde “bağlaşıklık” ve “bağdaşıklık” ilkelerine göre bir araya geldiğini söyleyebiliriz. Öyleyse “cümle oluşturma, cümle tamamlama, paragraf oluşturma, paragraf tamamlama, anlatım bozuklukları, söz gruplarının oluşması, tamlamaların oluşması, deyimlerin oluşması, paragraf bölme, anlatımın akışını bozan cümle” hep bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkeleriyele ilgili konulardır.

Metinde bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkelerine uyulması “bağdaştırma, bağlam, hâlin gereği” gibi kavramların da iyi bilinmesine bağlıdır.

Bağdaştırma: Kelimelerin yeni bir anlam ifade etmek için yan yana getirilerek oluşturulduğu söz gruplarına denir. Bağdaştırma, bağlaşıklık ve bağdaşıklık ile sağlanır.

• Alışılmış bağdaştırma: Yaygın olarak kullanılan ifadelerle oluşturulan bağdaştırmalara denir. Alışılmış bağdaştırmalar daha çok düz yazılarda, betimlemelerde kullanılır.

“Sel çukurları, boş tarlalar, inişli yokuşlu dağ yolu, bozulmuş bağlar, ince bir bağ yolu, çalı demetleri, siyah taşlar, dertli gönüller, kara bulutlar"

• Alışılmamış bağdaştırma: Birbiriyle uyuşmayan kelimelerden oluşturulan bağdaştırmalara denir. Alışılmamış bağdaştırmalar daha çok şiirlerde, imge oluşturmada kullanılır.

“Korkunç kıyafet, ölü hayaller, mahzun bir ıssızlık, yanık sesli çıngırak, deli aynalar, hayal bulutlan, azap demetleri”

Bağlam Kelime, kelime grupları ya da cümlelerin metinde bulunduğu yere bağlı olarak farklı anlamlar kazanmasına denir.

“Hava sıcak. ”, “Bizi sıcak karşıladı.

cümlelerinde “sıcak” sözcüğü farklı anlamlarda kullanılmış, bağlama göre anlam kazanmıştır. Buradan hareketle sözcükler bağlama göre değişik anlamlar kazanabilir, diyebiliriz.

Hâlin gereği: Bir hâl, durum karşısında olması gereken tepkiyi vermektir. Sözü, bağlama en uygun şekilde kullanmaktır.

Hasta olan birine “Geçmiş olsun!” demek hâlin gereğiyken Başın sağ olsun" demek hâlin gereğine uygun düşmez.

HÂL (DURUM)

HÂLİN GEREĞİNE UYGUN

HÂLİN GEREĞİNE UYGUN DEĞİL

Kişinin çocuğu olması

Allah analı babalı büyütsün

Evlerden uzak olsun.

Kişinin bir yakınının ölmesi

Başın sağ olsun.

Geçmiş olsun.

Kişinin muradına ermesi

Gözün aydın.

Evlere şenlik.

Kişinin bir başarı elde etmesi

Tebrik ederim.

Canıma değsin.

Kişinin evlenmesi

Allah bir yastıkta kocatsın.

Canın sağ olsun.

Metinde bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkelerine uyulmadığında anlatım bozuklukları ortaya çıkar.

Anlatımda anlam ilişkilerine dikkat edilmemesi “anlamsal anlatım bozukluklarına, dil bilgisi kurallarına uyulmaması ise “yapısal anlatım bozukluklarına yol açar.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi