Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Bakıyorum çevremdeki insanlara, çevrelerinde gördükleri ve bazı konularda bilgisi olanlara “bilge insan” diyorlar. Şaşırıyorum bu değerlendirmeye. Salt öğrenme, bazı konularda bilgi sahibi olma bilgelik midir? Bence önemli olan sahip olunan bilgilerin hayata geçirilmesidir. Ayrıca öğrenilenler hiçbir zaman yeterli değildir. Çünkü hayatta öğrenilecek o kadar çok şey var ki… Bana göre bilgelik, bilgilerin hayata uygulanmasıdır. Bilgelik, insanın bilmediği şeylerin farkına varmasıdır. Bilgelik “Kafam her şeye açık, daha işin başındayım. Bilmediğim şeylerin yüz katı kadar çok şey var öğrenilecek.” diyebilmektir. Bence bilgelik tüm bunların toplamıdır.

Burada yazar, bazı konularda bilgisi olan kişilere “bilge insan” sıfatının verilmesine karşı çıkmakta, karşı çıkma nedenini ortaya koymakta, okuyucuya sorular sorarak “bence, bana göre, çünkü…” gibi sözcüklerle okuru düşündürüp bu düşüncesine inandırmaya çalışmaktadır. Yazarın amacı okuru kendi düşüncesinin doğruluğuna ikna etmektir. Bundan dolayı burada bir tartışma söz konusudur.

ÖRNEK

*Babalarla çocuklar birbirlerini anlamıyor diye yapılan eleştiriye katılmıyorum. Çünkü uygarlık değiştiren bir toplumda babalarla çocuklar elbette anlaşamayacak. Bugün babalarla çocuklar arasındaki bilgi, inanç, töre dünya görüşü vb. bakımdan anlaşmazlık neden yadırganıyor. Biz babalarla çocukların anlaşamamalarından değil anlaşmalarından korkmalıyız. Eğer anlaşırlarsa gelişme durmuş demektir.

Bu parçada yazar “babalarla çocukların anlaşmaları gerektiği” düşüncesine karşı çıkmaktadır. Yazar, çocukların babalarına göre daha ileride olmaları gerektiğini savunmakta ve bunu okuyucuya da kabul ettirmeye çalışmaktadır. Yazarın savunduğu düşünce (tez) “çünkü” bağlacıyla da desteklenmiştir.

Bir tartışma paragrafında ana düşünce genellikle paragrafın sonunda bulunur. Savunulan düşünce ana düşünceyi oluşturur.

*Güzelliğin görece olduğu doğru değildir. Toplumu oluşturan bireyler birçok “güzel” tanımında birleşiyor. Bir bakıma moda konusuna benziyor bu. Moda, başlangıçta bir tür kişisel ve yaratılan güzelliktir; yeni olduğu için de görecelidir. Ancak, bu yaratılan güzellik gerçekte ortak bir çabanın ürünüdür. Eliot’un dediği gibi “Bugün geçmişle yönetilir; geçmiş de bugünle değişime uğrar.” Nitekim bunun böyle olduğunu, güzelliğin ortak bir çabadan kaynaklandığını, geçmiş yıllarda yapılan on araştırmadan sekizi doğruluyor. 

Bu parçada karşı çıkılan görüş (antitez), güzelliğin öznel olduğudur. Yazar bu düşünceye karşı çıkmakta “güzelliğin ortak bir çabanın ürünü” olduğunu savunmaktadır. Bu tez, parçanın sonuç cümlesinde açıkça ifade edilmiştir.

Paragraf Tartışmacı Anlatım nedir sorusu konu anlatımıyla aktarılarak; Tartışmacı Anlatım örnekleri ve açıklama bilgisi verildi.

*Yazılarında dili özenli kullanmayan kimi gazeteciler, akademisyenler ve bilim adamlarına bu durumun nedeni sorulduğunda onlar, kendilerinin yazar ya da sanatçı olmadıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla kendilerinden doğru ve iyi yazmanın beklenemeyeceğini ileri sürüyorlar. Bu, kabul edilebilecek bir mazeret değildir. Yazı yazan herkes ana dilini iyi bilmeli, doğru ve iyi yazmalıdır Gazete haberlerinin, teknik ya da bilimsel bir yapıtın sanat ürünü olması beklenemez. Tartışmasız olan, bunların doğru ve iyi yazılmasıdır.

*Bazı yazarlarımız kültürün kolayca kazanılabileceğini zannediyor. Kim söylemiş iyice bilmiyorum, bir söz vardır: “Kültür, öğrendiklerimizi unuttuktan sonra bizde kalan şeydir.” Bugünkü yazarlarımızın çoğu, pek aceleci. Öğrendiklerini unutmayı beklemeden kültürlü olmak istiyor hepsi, içlerine sindirmiyor okuyup öğrendiklerini Bu nedenle de pek küçük, bilgi dağarcıkları. Ancak sekiz on kitap okumuşlar, bunun için de doğru ya da yanlış, bir düşünce ile karşılaştılar mı şaşıyorlar, büyük bir şey kavradıklarını sanıyorlar.

*Dilde sadeleştirme diye bir furya başladı. Birçok yazar, dil sadeleştirilmeli, diyor. Ben bu görüşe katılmıyorum. Dili sadeleştirmek, fakirleştirmektir. Dile yerleşen, birçok deyim ve atasözüne giren, kültürel bir derinlik oluşturan Arapça ve Farsça sözcükleri sadeleştirme adına dilden atmak dilimize ve kültürümüze zarar verir. Yeni kuşaklar dedeleri ile hatta babaları ile anlaşamaz hâle gelir Bundan kırk elli yıl öncesinin kitaplarını okuyamaz, geçmişinden kopar.

Özellikleri:

• Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.

• Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.

• Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.

• Gereksiz ifadelere yer verilmez.

• Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.

• Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.

• Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.

• İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir.

• Fıkra, deneme, makale, röportaj gibi türlerde kullanılır.

• Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir.

• Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Anlatım tarzı sohbete varabilir.

• İhtimal bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır.

 

İLGİLİ İÇERİK

TARTIŞMACI ANLATIM NEDİR?

TARTIŞMACI ANLATIMA ÖRNEK

TARTIŞMACI ANLATIM ÖRNEĞİ


 

TARTIŞMACI ANLATIM-2

Tartışmacı anlatım, bir yargıyı, bir düşünceyi ya da öneriyi çürütme, değiştirme amacıyla yazılan yazılarda kullanılan anlatım biçimidir. Tartışmacı anlatım biçiminde, öncelikle üzerinde durulan düşünce, yargı ya da öneri ortaya konur. Sonra da düşüncenin neden doğru olduğu ya da olmadığı tartışılır. Tartışmacı anlatım doğruluğu herkesçe kabul edilen konularda değil de farklı anlayışların bulunduğu konularda olur: “Turizmin gelişmesinde doğal güzellikler mi önemlidir, tesisler mi önemlidir? Kitaplar, kişiyi hayata hazırlar mı, hazırlamaz mı? Ekonomik gelişmede tasarruf tedbirleri işe yarar mı, yaramaz mı?” gibi.

Sanatçılar arasında yıllardır "Sanatçı halkın seviyesine inmeli mi, inmemeli mi?" kavgası yaşanmaktadır. Resim olsun müzik olsun şiir olsun öykü ya da roman olsun kimi sanatçılar, okurların yazdıklarını anlayabilmek için çaba göstermesini ister. Ancak bu her zaman mümkün değildir. Bunun için yetişmiş, eğitimli, sanatsal yönden donanımlı bir okur ve izleyici kitlesine gerek vardır. Bunun olmadığı yerde sanatçı önce halkı yetiştirmeli, onları sanatı anlayabilecek seviyeye getirmelidir. Bu açıdan öncelikle sanatçılar, eserlerinde halkın seviyesini dikkate almalıdır. Halk sanatsal olgunluğa kavuştuktan sonra daha düzeyli, daha komplike ürünler verilebilir. Tanzimat Döneminde Ahmet Mithat, Namık Kemal; daha sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar; Millî Edebiyat Döneminde Mehmet Emin Yurdakul toplum için sanat anlayışını benimsemiş, ortaya koydukları eserlerle halkın seviyesine inerek onları yetiştirmeye çalışmışlardır.

Bu metinde tez ve antitez olmak üzere iki düşünce vardır: “Sanatçı, halkın seviyesine inmeli” ve “Sanatçı, halkın seviyesine inmemeli.” düşünceleri. Yazar, bu iki düşünceden öncelikle birincisine inandığı için bu düşünce üzerine yoğunlaşmış, okuru bu düşünceye inandırmaya yönelik bir anlatıma başvurmuştur. Bu doğrultuda halkın düzeyine inerek eser veren Ahmet Mithat, Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul gibi sanatçıları örnek göstermiştir.

Tartışmacı anlatımda yazarın amacı, ele alınan konuda okurun düşüncesini değiştirmek, onu kendisi gibi düşündürmeye çalışmaktır. Bu nedenle tartışmacı anlatımda en az iki görüş vardır. Bu görüşlerden birisi yazarın savunduğu, üzerinde yazı yazdığı, okuru ikna etmeye çalıştığı görüştür. Diğeri ise bu görüşe karşı olan, okurun ya da bir başkasının savunduğu görüştür. Yazar, kendi görüşünü inandırıcı hâle getirmek, karşı görüşü çürütmek için belgelerden, bilgilerden, tanıklıklardan, karşılaştırmalardan yararlanır. Yazının sonunda da kendi görüşünü her yönüyle ortaya koyar.

Tartışmacı anlatımda iki görüş olduğundan yazar, genellikle konuşma havası içinde “bence, bana göre, bana öyle geliyor ki” gibi ifadelerle kendi düşüncelerini ortaya koyar. Yazar düşüncelerini benimsetmeyi amaçladığı için karmaşık ve kapalı anlatımdan kaçınır, düşüncelerini yalın bir anlatımla verir.

Okullarda iyi bir eğitimde öğretmenin niteliği mi, derslik sayısı mı önemlidir? Derslik sayısı da önemli olmakla birlikte öğretmenin niteliği daha önemlidir. Çünkü dersin verilmesi ve öğrencinin yetiştirilmesinde öğretmen her zaman birinci sırada yer almaktadır. İyi bir öğretmen kalabalık sınıflarda da öğrencilere hedeflenen bilgi ve görgüleri verebilir. Onları eğitimin hedeflediği e noktaya taşıyabilir. Ama derslik sayısının çok, yetişmiş öğretmenin az olduğu bir ortamda istenen eğitim düzeyine ulaşmak çok zordur. Geleceğin nesillerinin ancak her yönüyle yetkin öğretmenlerle şekilleneceği unutulmamalıdır. Bu açıdan öncelikle alanında uzman, kendini öğrencilerine adamış, her türlü fedakârlığı yapabilecek öğretmenler yetiştirilmelidir.

Bu parçada önce iki görüş verilmiş, yazar bu iki görüşten kendi inandığı düşüncenin tarafını tutarak yazısını sürdürmüştür. Yazar, iyi bir eğitimde yetişmiş bir öğretmenin daha etkili olduğu düşüncesini benimsemiş ve bu düşüncenin doğruluğunu ortaya koyan bir anlatım sergilemiştir. Çünkü yazara göre, iyi bir öğretmen olmadan derslik sayısının fazla olması bir anlam ifade etmemektedir.

Tartışmacı anlatım “eleştiri, fıkra, deneme, makale, röportaj” gibi yazı türlerinde kullanılır.

Bu anlatım biçimini açıklamadan ayıran yön, okuyucunun ya da dinleyicinin yerleşmiş kanılarını, düşünce ve davranışlarını değiştirmeye yönelmesi, iki karşıt düşüncenin ele alınması ve bu düşüncelerden birinin savunulmasıdır.

ZAMBAK

İLGİLİ İÇERİK

TARTIŞMACI ANLATIM NEDİR?

TARTIŞMACI ANLATIMA ÖRNEK

TARTIŞMACI ANLATIM ÖRNEĞİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi