SÖZLÜ VE YAZILI İFADENİN ÖZELLİKLERİ
İfadeler, sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır.
Sözlü ifade: Konuşarak, bir kişiye veya bir gruba hitap ederek ortaya çıkan sözlü ifadeler günlük hayatımızın vaz geçilmez bir yanını oluşturur.
Ailemiz, arkadaşlarımız ve samimî olduğumuz insanlar arasında anlaşmamızı sağlayan günlük konuşmalar sözlü ifadenin bir parçasıdır. Böyle ifadelerde zorlanmadan hatta farkında olmadan isteklerimizi kelimelere dökeriz. Derste, toplantıda, konferans veya bir açık oturumda konuşacak olursak sözlü ifadenin tıpkı yazılı ifadedeki gibi çok önemli kuralları olduğunu anlarız.
Her şeyden önce konu, konuyu sınırlama, ana fikir, bakış açısı gibi yaklaşımlar sözlü ifadenin de önemli unsurlarıdır. Kelimeleri İstanbul Türkçesi'ne göre telâffuz edebilme; vurgu, tonlama, jest ve mimikleri konuşmaya göre ayarlama, sözlü ifadenin daha etkili gerçekleşmesini sağlayacaktır.
Kelimeleri ve cümleleri başta mantık sırası olmak üzere (teknik sıralama, sistematik sıralama, alfabetik sıralama gibi) çeşitli açılardan sıraya koymak; paragraflara yerleştirmek; ana fikri istenilen bölümde ifade edebilmek sözlü ifadenin diğer özelliklerini oluşturur.
Yazılı ifade: Eşya, fiil, duygu, düşünce ve hayallerin belirli bir konu, ana fikir ve plân dâhilinde yazılarak anlatılması yazılı ifadeyi oluşturur. Yazılı ifadede kâğıdın genel görünüşü; dil, imlâ ve noktalamaya uygunluk; kelime, cümle ve paragrafların sıralanışı ve birbirleri ile uyumuna dikkat edilmelidir.
Her şeyde olduğu gibi yazılı kompozisyon çalışmaları da bir eğitim sonucu öğrenilir. Sözlü ifadeye göre daha kalıcı olan yazılı ifade, yanlışları daha uzun süreyle saklar.
Fikirleri belli bir konuda, belirlenen bir sınırlı konu ve ana fikir doğrultusunda, plânlı olarak yazma yazılı ifadenin önemli özelliklerindendir.
Sözlü ifade:
Telâffuz, vurgu, tonlama, jest ve mimik çok önemlidir.
Dinleyiciye veya dinleyici kitlesine hitap eder, (dinleme birikimi)
Yapılan yanlış düzeltilemez.
Daha az kalıcıdır. (Band ve filmlerle saklanabilir.)
Yazılı ifade:
Dil bilgisi, imlâ ve noktalamaya dikkat edilir.
Okuyucuya hitap eder, (okuma birikimi)
Yapılan yanlış düzeltilebilir.
Daha çok kalıcıdır. (Kâğıt ve bilgisayar disketlerinde saklanabilir.)
Her iki ifadede ortak özellikler:
Konu belirlenir, sınırlanır ve ana fikir tespit edilir.
Fikirler, cümle ve paragraflar sıraya koyulur.
Okuyucu veya dinleyicinin seviyesine uygun bir bakış açısı bulunur.
Plânlı bir şekilde ifade edilir
3. Beğenilen Sözlü ve Yazılı İfadelerinin Oluşturulmasında Her Türlü Birikimin Yeri:
Sözlü ve yazılı ifadeler, konu ile ilgili bir bilgi birikimi ve diğer birikimler olmazsa meydana getirilemez.
Gözlem, deney, okuma, dinleme ve tecrübe; kompozisyon çalışmalarında önemli olan birikimlerdir; ayrıca duygu, düşünce ve hayallerimiz de birikimden sayılır. Bilim ve teknolojiden alman bilgilerle kültür ve sanat kavramlarına giren her şey de birikimlerimiz içinde incelenmektedir.
"Şiirimiz Üzerine" başlıklı eserde Nurullah Ataç'ın özellikle okuma, dinleme, gözlem gibi yollarla elde ettiklerini başarılı bir şekilde işlediğine dikkat ediniz. Tabiata, varlıklara, olaylara; kendimize, huylarımıza, meziyetlerimize, duygu ve düşüncelerimize yönelik dış ve iç gözlem yollan ile çeşitli birikimler elde ederiz. Bunlar daha çok tasvire, olaya dayanan hikâye, roman, tiyatro, şiir gibi türlerde kullanılır. Gözlem, kişiye hayatı, eşyayı, kendisini daha yakından tanıtan, önemli bir birikim kaynağıdır.
Hiç gözlenmemiş bir şeyin anlatılması başarısız, eksik ve yanlışlıklarla dolu bir ifadenin oluşmasına sebep olur.
Daha önceden tasarlanan bir sonucun çıkıp çıkmayacağını sınama işi olan deney de birikim kaynaklarından biridir. Özellikle fen bilimlerinde yeterli laboratuar faaliyetine girmemiş ve birikim sağlamamış olanların bir konuda başarılı makale yazmaları beklenemez.
Her kitap bize başka insanların yıllar içinde derleyip topladıkları birikimleri sunar. Bu birikimler; onların ve başkalarının gözlem, deney, okuma, dinleme, tecrübe, düşünme ve hayal etme gibi yollarla elde ettikleridir. Kitap yazarlarının uzun zaman içinde elde edip yazdıklarını çok kısa bir kitap okuma süreci içinde öğrenip birikim sağlamak mümkündür. Bu bakımdan okuma en çabuk, kolay ve çok birikim kazanma yollarından biridir.
Günlük konuşmalar, sohbetler, radyo, televizyon, film, tiyatro, ders, konferans, seminer vb. gibi yollarla dinlediklerimiz önemli birikim kaynaklarımızdandır.
Yine hayatımız içinde çoğu zaman özel bir dikkat sarf etmeden topladığımız tecrübelerimiz de önemli birikim kaynaklarımızdandır.
Başarılı bir yazılı veya sözlü kompozisyon oluşturmak her türlü birikimin yeri ve önemi vardır. Bir konuşmacının, bir yazarın beğenilen sözlü ve yazılı ifade oluşturabilmesi hem zengin bir genel kültüre, hem de ele aldığı konu üzerinde yeterli bir birikime sahip olmasıyla mümkün olabilir.