İNŞÂD
Manzum bir sözü âhengine göre okumaktır. Fuzûlî'nin:
"Leylî'yi seversen eyle inşâd
Bir şi'r ü geçen zamanın et yâd"
beytiyle Şeyh Gâlib'in:
"Tâ dîdesi hâba ola mu'tâd
bu şi'ri ederdi dâye inşâd"
beytinde olduğu gibi.
İnşâda ehemmiyet [önem] verilmek lâzımdır. Bunun için ne taktı' edercesine mısraları parçalamalı, ne de belâgat-i bedeniye [beden güzelliği] göstermek emeliyle acemi aktörler gibi çırpınmalıdır. İnşadın ruhu, manzumenin hem mevzun [vezinli, ölçülü], hem de mezûa [konuya] uygun bir tarzda okunmasıdır. Bunun için vezinleri, onların durulacak yerlerini ve çekilmesi yahut kısa kesilmesi iktizâ eden [gereken] noktalarını bilmek, manzum bir eseri nesir gibi dümdüz okumak bilâkis mısra ve beyitleri takti' edercesine parçalamamak, bir cümlenin bitip diğerinin başladığını inşâd ahengini bozmaksızın anlatmak, teaccüb [şaşırma], istifham [soru], rikkat [incelik] ve cezâlet [doğru telaffuz] şeylere dikkat ve riâyet [uyma] lâzımdır.
İnşâd, bir de manzume yazma mânâsına gelir.
"Tâhir, yine bir sihr-i helâl eyledin inşâd
Bû nev gazelim eylesin âşıkları tefrîc"
beytinde olduğu gibi.
(Tâhir-ül Mevlevi, Edebiyat Lügati)
- Önceki
- Sonraki >>