Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

BENZETME ANLATIM TEKNİĞİ ve ÖRNEKLERİ

Aralarında benzerlik bulunan iki varlık, iki olay ya da kavramdan zayıf olanın güçlüye benzetilmesiyle yapılır.

Özellikle soyut kavramları somutlaştırmak, düşünceye görünürlük katmak amacına yöneliktir.

Benzetme genellikle karşılaştırma ile birlikte kullanılır.

Örnek:1

Sonsuza doğru bir yolculuktu bu sanki. Bitmez tükenmez gibi görünen rayların üzerine vuran ışık, gözlerimi kamaştırıyordu Yalnızlığın iyice sevimsizleştirdiği istasyona iyice yaklaşmıştık. İstasyon, iki tarafı çıplak dağlarla çevrili bu upuzun ovanın tam orta yerinde, küskün duruyordu. Etraftaki yapraksız akasyalarla daha zavallı görünüyordu bu soğuk bina. Oraya rastgele atılmış bir taş parçasını andırıyordu. Günde iki kez geçen posta treni bile, niçin bu kimsesiz yerde duruyorum, diye hayret eder gibiydi. Bu yüzden, ayrılırken çaldığı düdükten keyifli bir ıslık edası olurdu hep.

Bu parçada yazar düşünce ve duygularını dile getirirken benzetme yöntemine de başvuruyor. Parçada koyu yazılı ifadelerde benzetme yapılmıştır.

Örnek:2

Güneş, dünyamızı ısıtan bir sobadır. Aynı zamanda bir ampuldür ki dünyamızı aydınlatır, gecemizi gündüz yapar. Güneş, altın ışıklarını milyonlarca kilometre uzaktan bize göndererek hem ışık hem ısı kaynağı olur. Böylece dünyamız yaşanabilecek hâle gelir. Güneş olmasa hatta bugünkü konumunda olmasa dünyada yaşam olmazdı.

Bu parçada güneşin dünyamız için ne kadar önemli olduğu anlatılırken benzetmelere başvurulmuştur. Bu benzetmelerle yazar, düşüncelerini daha anlaşılır bir şekilde ifade etmiştir. Örneğin güneş, sobaya benzetilmiştir. Herkes sobayı, sobanın ısı verici özelliğini bilir. Bu somut benzetme, okura kolaylık sağlar. Yine ışık vermesi açısından güneş ampule benzetilmiştir. Ampulün odayı aydınlatması gibi güneş de dünyayı aydınlatır.

Örnek:3

Ormanın içinde uzun süre yürüdük. Biraz sonra kulağımıza bir su sesi geldi. Su sesine doğru ilerlediğimizde ileride bir açıklık gördük, Oraya varlığımızda muhteşem bir manzara bizi bekliyordu. Burası cennet gibi güzel bir yerdi, Yukarıdan kayalar arasından dökülen bir şelale vardı. Billur gibi su dökülürken etrafa klima serinliği yayıyordu, Çimenler hır halı, çiçekler de bu halının süsleri ve nakışlarıydı. Türlü ağaçlar suyun etrafında bir daire oluşturmuştu Ağaçlarda o zamana kadar hiç görmediğim güzellikte, türlü renklerde kuşlar bize âdeta bir müzik şöleni yaşatıyordu.

Bu parçada orman içindeki yer cennete, çimenler halıya çiçekler ise halının desenlerine benzetilmiştir. Burada herhangi bir karşılaştırma yapılmamıştır. Yani orman, orman içindeki şelale, çimenler başka yerlerle karşılaştırılmamıştır.

Örnek:4

Piknik yaptığımız yer bir göl kenarıydı Bu göl Abant Gölünden daha küçüktü Hem orası kadar da etkileyici değildi. Abant Gölü’nün etrafında araba ile tur atmak, iskelelerde yürümek hatta balık tutmak mümkün. Ama burada gölün kenarına yaklaşmak bile olanaksız. Sadece uzaktan göle bakabiliyor. Ağaçlar altında oturabiliyorsunuz. Çünkü gölün hemen dibinden dik kayalar başlıyor, bu kayalar göle ulaşmayı engelliyor. Abant Gölünü, çam ağaçlarının ağırlıkta olduğu güzel bir orman tamamlıyor Burada ise gölün etrafında çok fazla ağaç yok.

Bu parçada ise karşılaştırma yapılmıştır. Sözü edilen göl benzetmelerden hareketle değil, karşılaştırmalardan hareketle anlatılmıştır. Piknik yapılan göl; büyüklüğü, etkileyiciliği, çevresi gibi yönlerden Abant Gölü ile karşılaştırılarak anlatılmıştır.

Örnek:5

Antalya evleri, kayısı dalları ardında büyüyen harikulade bir bitkidir âdeta. Bu evlere gelenleri ilk olarak tahtalar, bir Acem halısı gibi hızla okşar. Bu evlerde öğle, yeşilliklerin arasından sıyrılan kuru bir bambu gibi ferini kaybetmiştir. İki narçiçeği dam arasındaki deniz bile çinkodan bir çatı gibi yanar günbatımlarında.

Örnek:6

Çocukluğumda tren yollarının benim için yarı gizemli, yarı tehlikeli bir anlamı vardı. O çelikten soğuk raylar, Çukurova’yı yüksekçe bir yolun üzerinde kat ederlerdi. Tren, kocaman bir canavar gibi hiçbir şeyi önemsemeden korkunç gürültülerle, arkasında biz çocukların saymayı her zaman büyük bir zevk bellediği uzun bir vagon kuyruğu ile geçip giderdi. Hava ne kadar soğuk olursa olsun, tren geçtikten sonra demiryolu, ocakta saatlerdir duran bir tava gibi kızmış olurdu.

Örnek:7

Göz alabildiğine uzanan şehirde tek bir ışık bile yanmıyor. Dev kaplumbağa gibi başını içine çekip kabuğunun karanlığına kapanmış şehir. İnsanın başını döndürüyor. Ölüm, bir denizin dibindeki kumlara daldırılan demirden dev bir kepçe gibi duygularımı karmakarışık bir biçimde yerinden kımıldatmıştı.

Dev kaplumbağa gibi başını içine çekip kabuğunun karanlığına kapanmış şehir benzetmedir. Ölüm, dev bir kepçeye benzetiliyor.