Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AHMET HAMDİ TANPINAR KİMDİR?

Saf şiir yönelimi içinde, gerek şiir kültürünün zenginliği, gerekse şiir dilin­deki işçiliği bakımından Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962), en özgün şa­irlerden biridir. Babasının memuriyeti nedeniyle çocukluğunu Anadolu'nun muhtelif yerlerinde geçiren şair, gözlemci bir karaktere sahiptir. Daha sonraki öğrenim hayatında Ahmet Haşim ve Yahya Kemal gibi iki büyük şaire çok yakın yaşaması, şiir estetiğinin oluşumunda önemli bir rol oynar. Haşim'le resim sa­natına yaklaşırken; Yahya Kemal'le sözün nağmeye dönüşen sihrini keşfeder. Gerard de Nerval ve Valery gibi Fransız şairlerini tanıması, şiir anlayışının uf­kunu genişletir. Onun şiiri, görünenin ötesindeki görünmeyen evrene doğru sürekli bir atılım halindedir. Saf şiir arayışlarının bu özgün sesi, homo-semiotik bir biçimde ömrümüzün eşyaya sinen rüyasını görmeye ve okumaya çalışır.Şiirinde "rüya", "hayal" ve "masal" kavramlarını sıkça kullanan Tanpınar, kendi ifadesiyle bu kavramları: "Güzellik denilen ideal ve şiirin benliğini yapan manevi havayla mükemmeliyet düşüncesi etrafında birleştirir." (Tanpınar 1992; 13-20) Şiir estetiğini "bediî ve saf alâka" uyandırma anlayışı üzeri­ne kurmuştur. Bu nedenle şiiri, divan şiiri estetiğindeki merkezileşmeyi de­vam ettirir.Bilinçli bir aydın kimliği ile tam bir zaman-kurucu (time-binder) olan Tanpınar, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal'den sonra şiirlerinde en çok yayılgan imge kurabilen şairlerden biridir; Bırak aydınlığa kendini, sarhoş Ve hülyalı bu renk deryasında yüz Bak, mücevher kanatlı bir kuş olmuş Kuru yaprakların telaşında güz Işığın ve dansın uyum içerisinde olduğu imajlarıyla kurduğu dünyayı, bulanıklaştırmak yerine buharlaştırmayı tercih eder. Çizilen dünya, renk armoni­si bakımından bir hayli zengindir. Her kelime üzerinde ayrı ayrı düşünen Yahya Kemal'den mülhem seçici bir zevke sahiptir.Tanpınar, bir düş fenomenoloğu duyarlığıyla kavradığı zamanı, üç boyutlu olarak yaşar; geçmiş ve gelecek şimdide birleşerek yaratıcı bir açılıma dönüşür. Bu dönüşüm süreklidir ve o, bu parçalanmaz akışın uyanık hâlde rüyasını görür.Mehmet Kaplan, Tanpınar'ın şiirini, "musiki+his+hayal=şiir" (Kaplan 1987: 82) şeklinde formüle eder. Şiirde ciddi manada bir üslûpçu olan Tanpınar'ın estetiğinde "mükemmeliyete ermek" düşüncesi, önemli bir yer kaplar. 'Gayesi, yalnız kendisi olan' şiiri yazma yolunda, karanlığın kol gezmediği ay­dınlık bir şiir yazmaktır. Şiiriyle ilgili İnci Enginün'ün tespitleri önemlidir: "Tanpınar, başlangıçta heceyi kullanmasına rağmen, sonraları serbest şiire geçmiştir. Folklordan daima uzak kalmıştır. Hayat karşısındaki pasif tutumu, sevdiği kelimeler ile eşikte oluşu, Tanpınar'da rüya ve hayal ile gerçeğin ka­rışmasına yol açar." (Enginün 2001: 67) Şiirlerinden seçtiklerini Şiirler (1961) adıyla kitaba dönüştürür. Ölümünden sonra şiirleri derlenerek Bütün Şiirleri (1976) adıyla yayımlanmıştır.

(Ramazan Korkmaz - Tarık Özcan CUMHURİYET DÖNEMİ: Şiir 1950 sonrası

 İLGİLİ İÇERİK

BEŞ ŞEHİR - AHMET HAMDİ TANPINAR

SAHNENİN DIŞINDAKİLER ÖZETİ - AHMET HAMDİ TANPINAR

AHMET HAMDİ TANPINAR İLE MÜLAKAT

AHMET HAMDİ TANPINAR

 


 Ahmet Hamdi TANPINAR

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türk Edebiyatı Kürsüsü profesörlüğü yaptı. Adını ilk kez “Altın Kitap” dergisinde yayımlanan “Musul Akşamları” şiiriyle duyurdu. Dergâh, Millî Mecmua, Hayat, Görüş, Ülkü, Varlık, Oluş, Kültür Haftası ve Aile dergilerinde şiirleri yayımlandı. Bir süre milletvekilliği yaptı.

Edebî kişiliği 

Hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çekmiştir. Bu şiirlerde, Faruk Nafiz ve öteki hececilerden ayrı bir estetik peşinde olmuş, kendine özgü bir sözcük ve kavram dünyası oluşturmuştur. Bu çabada, Ahmet Haşim ve Edebiyat Fakültesi’ndeki hocası Yahya Kemal Beyatlı’nın sentezciliği, yoğunlaşma kaygıları, Haşim’in soyutlama eğilimleri görüldüğü gibi, halk şiiri estetiğindeki alışılmış söyleyiş özelliklerine de rastlanır.

Küçük yaşta kaybettiği annesinin yokluğundan duyduğu acıyı ve kendisini avutacak bir sevginin özlemini dile getirmiştir. Şiirlerinde, içe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışmıştır. Zaman kavramı üzerinde sıkça durmuştur. Onun eserlerinde zaman, “Bursa’da Zaman” şiirindeki gibi çok katlı ve karmaşıktır. Şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinçaltına ve zama­na yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yaklaşır.

Kişilerin ön planda tutulduğu öykülerinde kendi iç dünyasını yansıtmış, genelde kişilerin ruhsal çöküntüsünü, yaşamın gerçeklerinden çok iç benliklerine sığınışlarını sergilemiştir. Öykülerinde de zaman kavramı üzerinde sıkça duran Tanpınar, geçmişle içinde bulunulan zama­nı bilinç-bilinçaltı çatışması biçiminde vermiştir. Geçmişlerindeki kimi olayların etkisiyle dış dünya ile uyumlarını yitirmiş, yaşamları karabasanların, korkulu düşlerin kuyularına yuvarlanan kişiler çoğunluktadır.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sembolist anlatım tarzı romanlarına zaman zaman yansır. Ancak o, içerik açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı hâlde, sosyal temalar için nesri seçmiştir. Romanlarında, zengin hayatların hikâyesinden çok, Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir. Mede­niyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller, insanımız ve toplum yapımız açısından dikkate değer hükümler taşır.

İlk romanı “Mahur Beste”de dönemlerinin özellikleri, iş ve ev yaşamları, sarayla ilişkileri, alışkanlıkları, merakları, tutkuları, felsefeleriyle imparatorluğun son yıllarında yaşayan insanlar sergilenir. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” toplumumuzun bu değişme süresi içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan teknikle anlatıyor. “Sahnenin Dışındakiler”, II. Abdülhamit döneminin artıkları ile II. Meşrutiyet’te ortaya çıkan XIX. yüzyıl kuşağının okumuş kesiminin romanıdır. “Sahnenin Dışındakiler” ile “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nde de Batı ve Doğu uygarlığı arasında bocalayan Türk toplumunun ironik tablosu çizilir. “Huzur”da Cumhuriyet’in ilk yıllarında kişiliğini kabul ettirmek isteyen okumuş genç kadın ve erkeğin sorunları, yeni toplumsal koşullarla ilişkileri, eski ile yeni arasındaki uyum arayışları işlenmiştir.

Ölümünden sonra plan ve notlarına dayanılarak bir araya getirilen ve 1987’de yayımlanan “Aydaki Kadın”da da aynı irdeleme vardır.

Tanpınar’ın edebiyat ve tarih konularındaki incelemeleri çeşitli dergilerde yayımlanmış, sonra kitap hâlinde basılmıştır. “İstanbul, Bursa, Ankara, Erzurum ve Konya kentleri doğal, tarihsel ve kültürel yapılarıyla anlatıldığı deneme türündeki “Beş Şehir” adlı eseri sadece tarihî bilgi, kuru gezi rehberi, bir şehir coğrafyasından farklı olarak his, sanat, estetik, kültür ve bilgi birikimi içerisinde yoğrulmuş bir yapıttır. Eski ile yeninin daimi bir çatışmasıdır. Sürekli bir hesaplaşma, bir karşılaştırma söz konusudur eserde. Tanpınar, geçmişe o güncelin penceresinden bakarak bir inşa eyleminde bulunmuştur.

Eserleri: 

Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru 

Şiir: Şiirler 

Roman: Mahur Beste, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Aydaki Kadın 

Deneme: Beş Şehir, Edebiyat Üzerine Makaleler, Yaşadığım Gibi 

İnceleme: Tevfik Fikret, Namık Kemal, Yahya Kemal, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi 

Huzur: Tanpınar’ın kendi yaşamından da izler taşır. Hem bir aşk hem de İstanbul’a olan derin sevginin romanıdır. Tanpınar’ın estetik anlayışının, kültür birikiminin ve geçmiş kültürlere yasla­nan yaşam felsefesini yansıttığı bu romanı Tanpınar’ın en yetkin romanı sayılır. Romanda, Mümtaz ile Nuran’ın aşkı çerçevesinde Doğu ile Batı, eski ile yeni, geçmişin değerleriyle var olan değerler, aşk ile toplumsal sorumluluk arasındaki çatışma ve bu çatışmanın doğurduğu bireysel bunalımlar irdelenir. 

Saatleri Ayarlama Enstitüsü: İki uygarlık arasında bocalayan toplumumuzun yanlış tutum­larını, davranışlarını, saçmalıklarını alaya alan, eleştiren bir romandır. Eser çocukluğu Abdülhamit döneminde geçen, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini de yaşayan Hayri İrdal’ın anılan şeklinde verilmiştir. Birinci bölüm “Büyük Ümitler” Tanzimat öncesini, ikinci bölüm “Küçük Hakikatler” Tanzimat Dönemi’ni, üç ve dördüncü bölümler ise Cumhuriyet i döneminin başlarını ve devamını ele almaktadır. Roman içeriği ve konusu bakımından karakterlerinden Nuri Efendi (Saat Ustası) ve Mübarek (Ayaklı ve yaşlı bir İsveç yapımı duvar saati) ilişkisinden almaktadır. İnsanların popülerliğe ve paraya verdiği önemin, insanların nasıl bir anda yüz değiştirebileceğinin altı çizilmektedir.

Sahnenin Dışındakiler: Milli Mücadele Dönemi İstanbul’unun başkahraman vasıtasıyla yansıtıldığı, siyasi meselelerin fazlaca yer aldığı bir romandır. Eserin başlığı, yani sahnenin dışı İstanbul, sahnenin içi ise Kurtuluş Savaşı’nın cereyan ettiği Anadolu’dur. Eserin başkahramanı Cemal’dir. Üniversite öğrencisi olan bu gencin gözüyle İstanbul'un işgal yıllan anlatılmaktadır. Cemal, eserin diğer önemli kahramanı Sabiha’yı sevmektedir.

Mahur Beste Osmanlı Devleti’nin son döneminde seçkin bir çevrenin yaşayışı anlatılır.

Güvender 

 

İLGİLİ İÇERİK

BEŞ ŞEHİR - AHMET HAMDİ TANPINAR

SAHNENİN DIŞINDAKİLER ÖZETİ - AHMET HAMDİ TANPINAR

AHMET HAMDİ TANPINAR İLE MÜLAKAT

AHMET HAMDİ TANPINAR

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi