Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

SERVET-İ FÜNÛN MECMUASI

Servet-i Fünûn mecmuası 27 Mart 1891’de yayın hayatına başlamış, önceleri fen bilimleri yayın organı olarak yayımlanmış daha sonra edebiyat ve sanat dergisi olarak hayatını sürdürmüştür. Servet-i Fünûn edebiyatından başka sırasıyla Fecr-i Âti, Milli edebiyat ve Yedi Meşalecilerin de yayın organı olarak da hizmet etmiştir. 26 Mayıs 1944’e kadar yayın hayatını değişik adlarla sürdürmüştür. Başlangıçta Servet gazetesinin ilavesi olarak çıkan dergi sonradan tek başına Servet-i Fünûn olarak yayımlanmıştır. Derginin sahibi Ahmet İhsan (Tokgöz) Avrupa’dan klişeler getirterek yeni bir baskı tekniği ile mecmuaya farklı bir görünüm verdi. Bu aşamada Ahmet İhsan çabalarını zikretmeyi bir borç biliriz. Servet-i Fünûn'un mutlaka resimli bir dergi olarak yayımlanmasında ısrar eder. Bunun için İstanbul'un değişik manzaralarının resimlerini çektirir ve klişelerini yaptırır. Derginin 27. sayısında Ortaköy Camii 28. sayısında ise Kızkulesi resmi basılır. Bu iki resimli sayı çok ilgi görür. Kızkulesi resmi "manzûr-ı şahane" (şahane görüntü) olarak kabul edilir. Sultan II. Abdülhamid derginin bu kalitede çıkmasından büyük bir memnuniyet duyar ve “şân-ı Osmaniyyeye çespan olarak çıkmasını arzu buyurur" tebrikiyle birlikte dergiye kendi bütçesinden 3240 kuruş aylık bağlar. Böylelikle dergide yazan şair ve yazarların Sultan Abdülhamid düşmanlığına karşı o, dergiyi desteklemeye devam etmiştir.

Başlangıçta Ahmet Rasim, Mahmut Sadık, Nabizâde Nazım, sonradan İstanbul şehremini olan Dr. Besim Ömer gibi isimler görüldü. Zamanla yabancı yazarlardan tercümeler de mecmuanın sayfalarını süslemeye devam etti. Françoise Coppee, Theodore Banville, Paul Bourget, Verne, Alphonse Alaksandre Dumas gibi yazarlardan tercüme ve tefrikalar yayımlanmaya başladı.

Fakat Servet-ı Fünûn bu devirde öteki mecmualardan nitelik olarak pek farklılık arz etmez. Mecmua yükselişi 1895’ten sonra Receaizade Mahmut Ekrem’in Malumat mecmuası sahibi Baba Tahir ile giriştiği münakaşadan sonra gerçekleşir. Başlangıçta kafiye içerikli kalem münakaşasından sonra Malumat dergisi Ekrem'in Şemsa adlı öyküsünü izinsiz yayımlayınca tartışma daha da büyür. Ekrem artık yazılarını Galatasaray Lisesi'nden öğrencisi olan Ahmet İhsan'ın Servet-i Fünûn mecmuasında yayımlamaya başlar. Şubat 1896'da Tevfik Fikret'in Servet-i Fünûn'un başına geçmesiyle dergi asıl edebî kimliğine kavuşur. Fikret. derginin mizanpajından başlayarak musahabe-i edebiye sütunlarına kadar birçok yeniliğe imza attı. Ayrıca derginin etrafına topladığı Halid Ziya, Mehmet Rauf, Cenah Şahabeddin, Hüseyin Sîret, Ali Ekrem Bolayır, Süleyman Nesib, Hüseyin Cahit, Hüseyin Suat, Ahmet Reşit, Süleyman Nazif Faik Âli, Müftüoğlu Ahmet Hikmet, Ahmet Şuayb gibi devrin yetenekli imzalarıyla mecmua tam bir mahfil oldu. Mecmuanın getirdiği yeniliklerden biri edebî sohbetlerin yapıldığı musahabe-i edebiye sütunlarının açılmış olmasıdır. Başta Tevfik Fikret olmak üzere Ali Ekrem, Cenah Şahabeddin, Halid Ziya, Ahmet Reşit ve Mehmet Rauf bu sütunlarda yazmaya devam ettiler. Onları şiir, roman, öykü ve eleştiri yazıları takip etti. Ali Ekrem'in ünlü "Şiirimiz" makalesinin yayımlanmasından sonra dergide ve edebî toplulukta ilk kırılma meydana geldi. Ali Ekrem’in dergiden ayrılmasını Sezai Bey, Ahmet Reşit ve diğerleri takip etti. Bu hadise üzerine Fikret yazı işlerinden ayrılır ve yerine Hüseyin Cahit getirilir. Bir süre sonra derginin kapatılması Servet-i Fünûn edebiyatının da kan kaybetmesine yol açar.


Servet-i Fünûn dergisi 1908'e kadar eski heyecanından uzak olarak yayın hayatını sürdürür. 1910'da Fecr-i Ati topluluğunun yayın organı olarak yeniden şekillenir. Müfit Ratib'in yayımladığı Fecr-i Âti Encümeni Edebisi Beyannamesi başlığı ile yazı kadrosu içinde Faik Âli (Ozansoy), Yakup Kadri [Karaosmanoğlu), Ahmet Haşim, Refik Halid [Karay], Tahsin Nahid, Hamdullah Suphi [Tanrıöver), Köprülüzade Mehmet Fuat, Emin Bülent [Serdaroğlu], Cemil Süleyman (Alyanakoğlu], Ali Canib [Yöntem), Celâl Sâhir [Erozan], İzzet Melih [Devrim), Mehmet Behçet [Yazar), Ali Süha (Delilbaşı), Emin Lâmi, Ahmet Samim ve Mehmet Behiç gibi birçoğu genç şair ve yazarlardan oluşan bir edebî topluluğun kurulduğu duyurulur. Fakat bu topluluk hedeflediği amaçlara ulaşamaz. 1911'de Genç Kalemler dergisinde Yeni Lisan hareketinin başlaması ve Ali Canib’in de bu harekete katılmasıyla birlikte yeni bir tartışma zemini doğdu. Ali Canib ile Cenab Şahabeddin arasında ciddi kalem münakaşaları oldu. Eski Servet-i Fünûn yazarları Yeni Lisan hareketine karşı çıktılar. Fakat Milli Edebiyat akımının güçlü ve haklı gerekçeleriyle edebiyat alanı doldurması eskiden Servet-i Fünûn'da yazan kimi yazar ve şairleri bu harekete katılmaya itti. Servet-i Fünûn dergisi Ahmet İhsan'ın 1922 başlarında Avrupa ya gitmesiyle bir süre yayınına ara verdi. 1924'te tekrar çıkmaya başladı. Bu kez Yedi Meşaleciler diye anılan ve içlerinde Yaşar Nabi Nayır, Cevdet Kudret Solok, Sabrı Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Kenan Hulusi Koray, Muammer Lütfi ve Vasfi Mahir Kocatürk ün de bulunduğu topluluğun yayın organı haline geldi.

Servet-i Fünûn dergisi 1928'de Latin harflerinin kabulü ile yeni bir çehreye kavuştu. Adını Uyanış-Servet-i Fünûn olarak değiştirdi. Yayın müdürlüğünü de Halid Fahri Ozansoy yürütmeye başladı. Ahmet İhsan Tokgöz'ün 1940'da ölmesiyle dergi bir süre daha yazarların ve edebî çevrenin desteği ile yayınını sürdürdü. 26 Mayıs 1944 te çıkan 2464. sayısı ile neşriyat hayatına veda etti. Edebiyatımızın uzun soluklu dergileri arasında yerini alan Servet-i Fünûn 1910, 1911, 1912 ve 1013 yıllarında olmak üzere dört Musavver Sâlname-i Servet-i Fünûn yıllıkları çıkarmıştır. Edebiyatımıza yetenekli birçok şair ve yazar kazandıran bu mecmua uzun yıllara edebiyat dünyasının nabzını tutmuştur. Bir dönemin edebiyatına damgasını vurmuş ve Servet-i Fünûn Edebiyatı adı ile ölümsüzleşmiştir.

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI A.İ.KOLCU

SON EKLENENLER

Üye Girişi