Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FECR-İ ÂTİCİLERİN DAĞILIŞI

Bu topluluk, kurulduğu 1909 Martından, dağıldığı 1912 yılına kadar değişik gruplarla mücadele etmek zorunda kaldı. Ancak dağılmalarının sebebi, bu mücadeleler değildir. Onlar, Servet-i Fünuncular gibi bireysel bir sanat anlayışına sahiptiler. Her türlü siyasi baskıdan uzak oldukları hâlde, sanatı toplum yararına kullanmayı ısrarla reddettiler. Aralarında da güçlü bir sanat bağı yoktu. Bütün bu sebepler, topluluğun çözülmesini hızlan¬dırdı.

Tanzimat edebiyatını hazırlayan sosyal ve siyasî olaylar vardı. Toplum, yönünü Batıya dönmüştü. Doğu medeniyetinden Batı medeniyetinin etkisine giren yeni bir zihniyet değişikliğinin varlığı hissediliyordu. Edebiyat-ı Cedide’nin ortaya çıkmasında ise eski-yeni çatışmasının rolü olmuş, yeniyi savunanlar bir araya gelerek Batı etkisinde gelişen edebiyatımızın yeni bir aşaması yaşanmıştı. Ancak kendilerini Fecr-i Âti topluluğu olarak adlandıran gençlerin, siyasî ve sosyal yönlerden olduğu gibi, kültür ve zevk bakımlarından da bir dayanakları yoktu. Edebiyat-ı Cedide’nin dağılmasından sonra bu gençler, Batıdaki edebî topluluklara özenerek bir araya gelmişler; bir beyanname ile seslerini duyurmak istemişlerdi. Bu gençlerin, kendilerini “Sanat şahsi ve muhteremdir (Sanat, kişiseldir ve saygıya değerdir).” sloganıyla ifade etmeleri bile, Fecr-i Âti üyeleri arasında sanat anlayışında birlik sağlanamadığını gösterir. Ali Canip (Yöntem)’in o zaman Selanik’te topluluğun muhabir üyesi olmasına rağmen, onların fikirlerini eleştirmesi de aralarında belli bir edebî görüş birliğinin kurulmamış olduğunun belirtisi sayılabilir.

Topluluğun başında onlara önderlik yapacak tecrübede birinin bulunmaması, topluluk üyelerinin çok genç olması, kültürel bakımdan yeterli donanımdan yoksun bulunmaları gibi nedenlerle edebiyatımızda yeni bir çığır açacak önemli ilkeler ortaya koyamamışlardır.

Kimi üyeler, anlaşmazlık ya da başka nedenlerle topluluktan ayrılmışlardır. 1912’de dağılmaya başlayan topluluğa önce simgesel olarak Faik Ali (Ozansoy), sonra sırasıyla Fazıl Ahmet, Hamdullah Suphi (Tanrıöver) ve Celal Sahir (Erozan) başkanlık etmişlerdir. Millî Edebiyat hareketinin ortaya çıkması ve Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Ali Canip (Yöntem), Celal Sahir (Erozan) gibi isimlerin bu harekete katılmasıyla topluluk 1912 sonlarında dağılmıştır. Dağılmalarında Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp’in çıkardığı Genç Kalemler dergisinin eleştirileri çok etkili olmuştur. Bu süreçte yalnızca Ahmet Haşim, Fecr-i Âti edebiyatının temel ilkelerine bağlı kalmış ve Millî Edebiyat hareketine katılmamıştır.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi