Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

PARİS’DE ÜÇÜNCÜ GÜN

Eylülün yirmi üçüncü pazartesi günü Paris’deki eyyam-ı ikametimizin (kaldığımız günler) üçüncüsüdür. Dün akşamdan sonra hemen odalarımıza çekilip yazı işimizi bitirdikten sonra erkence yatağımıza girmiş idik.

Bu sabah adeta şafakdan evvel uyanmış idim. Arkadaşımın alaturka kahve takımı bil’iltizam (özel olarak) benim odadaki dolaba konulmuş olduğundan ispirto lambasını yakub kahveyi sürerek Paris planında önüme yaydım. İlk ve ikinci günü geçmiş oldığım sokakları plan üzerinde mürekkeb ile çizmiş idim. Bunlardan kaçar defa geçmiş oldığımı da işaret etmek istedim ise de her defası için birer çizgi çizmek yolların planı üzerindeki arazına (işaret) kıyasen sığdırılamaycak bir şey olacağını düşünüb vazgeçdim. Yalnız o gün nerelere gideceğimi plandan bil’tabii (doğal olarak) pusulasını tanzim ettim.

Şu pusula tanzimi maddesini de kari’terime (okuyucu) haber vermeliyim. Bu icad bana Paris’de müyesser oldı (nasip olmak). Paris’d e sokakların ismi yalnız sokak boşlarına talik (yüksekçe bir yere asılmak) olunan levhalar üzerine yazılmış değildir. Sokakların bazısı üç dört bin metre ve belki daha ziyade olduğundan derununda bulunan sokak hangi sokak ol-dığını anlamak için tâ o sokağın başına kadar gitmek mecburiyeti yokdır. Elli altmış adımda bir ma’i (mavi) zemin üzerine beyaz yazılı levhalar göze en kolay görünebilecek yerlere tâ’-likidilmiştir. Bir sokağa diğer kaç sokak müntehi (son bulmak) olır. Yani kaç yirde bir köşe teşkil ediyor (oluşturmak) ise köşeye hem derununda bulunan sokağın ve hem de köşesine gelinmiş olan yeni yolın isimleri tâ’lik idilmiştir. Bu halde “filanca sokakdan gidip ba’de (sonra) sağ tarafa dönerek filanca caddeye çıkmalı ve şu kadar yürüdükden sonra sol tarafa dö-nüb filanca yolı tutmalı... ” tarzındaki bir tarif zihinde bulunur ise insan döneceği, sapacağı yollara, sokaklara gelür gelmez hareketini tatbik (uygulamak) ve tanzim (düzenlemek) idebi-lür. Vakıa rehber ve plan cebde ise de adım başında bir bunları çıkarub müracaat mümkün olamaz ya? Bunun târik-ı eşlemi (güvenli yol) o gün nereye gidilecek ise geçilecek sokak-

ların ismini ufacık bir pusulaya sırasıyla yazub debine koymak-dır. Her sokağa girilince pusulaya bakub girilecek olan sokağın ismi derhatır idilür ki bu da evvelce idilmiş bulunan tâbiri, zihninde tutmuş olmağa müsavidir. İşte üçüncü günden itibaren Paris’de bu ahvali iltizam eyledim (tercih etmek) ve ce-velanlarım (gezinti) içün bunun pek büyük faydasını gördüm.

Sokağa çıkdığımda Kastiliyon köşesini dönerek Riyoli sokağında bulundum. Ba’de garba doğru kat’i (kesin) mesafeye başladım ki sol tarafımda tüyleri bağçesinin terasası ve sağ tarafımda da Paris’in bu cihetlerinde inşası iltizam edilen kemerli binalar sabahleyin ilk nazarımı ve fikrimi işgal eyliyorlar idi.

Hazır söyliyecek başka sözüm yok iken şu kemerli binalar hakkındaki mütalâayı (görüş, düşünce) beyan (açıklamak) ideyim. Eski dar’ülfünün (üniversite), yani şimdiki Evkaf ve Adliye dairesinin cebhe cihetindeki kemerler ile bir de eski Fevaid Paşa Konağı, yani şimdiki Maliye dairesinin Beyazıd cihetindeki kemerler, kafilerimizin bin defa müşahede itdik-leri (tanıklık etmek) şeylerdendir. İmdi tasvir olunsun ki bu yalı, boyuna bir caddenin tolunay (dolunay) teşkil eyleyen (biçiminde) binaların kafesi böyle kemerli olarak, fakat caddenin zemininde yüksek olmayub cadde zeminine müsavi (aynı düzeyde, eşit) bulunarak kemerler dahi yaya kaldırımlarının üstüne örtüyorlar. İşte Paris’in Kastiliyon Sokağı ile ânın (onun) civarındaki ibniyesi (birinden miras kalan binalar) bu suretde yapılmış oldukları gibi, yeniden yapılan binalarından bu suretde yapılması iltizam olunmuştur. Bunun sebebi yaya kaldırımları üzerinde piyade (yaya) olarak âmed ü şüd (gidiş geliş) eyleyecek olan kadın ve erkekleri yağmurdan yağışdan ve çamurdan muhafaza (korumak) eylemekdir. Lâkin burada “çamur” kelimesini kullanmış olmaklığımız ayn-ı hatadır (hatanın ta kendisi). Avrupa’nın Paris gibi büyük ve munza-tam (düzenli) ve devair (dönemler) belediyesi faal olan şehirlerinde çamur denilen şey ismi ve cismi yok hükmünü almış-dır.

( Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da Bir Cevelan, 1890)

Gezi yazısında yazar, gezdiği yerlerle ilgili izlenimlerini aktarır. Yazar, bir kenti geziyorsa o kentin doğal ve tarihi güzelliklerini, sokak ve caddelerini, binalarını, insanlarını vb. kendi bakış açısıyla dile getirir. Ahmet Mithat Efendi’de Avrupa’da Bir Cevelan isimli gezi eserinde, yaptığı Avrupa seyahatindeki gözlemlerini aktarmıştır. Bu eser, Tanzimat döneminde gezi türünde basılan ilk eserlerdendir.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi