Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Millî Edebiyat döneminde milliyetçilik akımının da etkisiyle Halk edebiyatından çokça yararlanılmıştır. Şiir dili yalınlaşmış, hecenin kullanımı yaygınlaşmıştır. Halkın yaşamı büyük ölçüde şiire yansımıştır.

Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde tema:

Bu dönemde sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin konusu Anadolu halkının yaşamı ve ülkenin içinde bulunduğu gerçeklerdir. Şairler, şiirlerinde uzun süren savaşlar sonucu zor durumda kalmış vatan toprağını ve Türk insanın acıklı halini şiirlerinde işlemişler, halka moral vermeye çalışmışlardır. Bu bağlamda şiirlerin teması ulusaldır, yani evrensellikten uzaktır.

Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin temasıyla devrin gerçekliği arasındaki ilişki:

Bu dönemde yazılan şiirler devrin gerçeklerini yansıtır bir bakıma. Şairler gözlemlerini şiirleştirmiş, halkın içinde bulunduğu durumu anlatmışlardır.

Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin yorumlanması:

Bu dönemde yazılan şiirleri yorumlamak için devrin ekonomik, sosyal, siyasi ve edebî durumu iyi bilinmelidir. Bu dönem, Osmanlının yıkılış yıllarıdır. Her yerde savaş vardır. Halk yoksulluk içindedir. Devletin kurtarılması için aydınlarca ileri sürülen Türkçülük, Osmanlıcık, Batıcılık gibi akımlar şairleri etkilemiştir.

Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin gelenekle ilişkisi:

Bu dönemde yazılan şiirlerde Türk örf ve adetlerine göndermeler vardır. Şiir geleneği açısından da Halk şiiri geleneğinden yararlanılmıştır.

Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerle Fecr-i Âtiye ait şiirlerin karşılaştırılması:

Millî Edebiyat döneminde sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazılan şiirler ki bunlar daha çok Yeni Lisancılar’ın şiirleridir, Fecr-i Âti şiiriyle apayrı özellikler taşır. Fecr-i Âti şiiri, aruzla yazılır, dili ağırdır, sanat gayesi güdülür, bireysel duyarlıkların şiiridir; sanatsal yönü yüksektir. Buna karşın Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin dili yalındır, konular halktan, Anadolu’dan, yerli kaynaklardan seçilmiştir. Bu şiirlerde kuru bir öğreticilik vardır; bunlar, sanatsal yönden çok üstün şiirler değildir.

Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde şairin fikrî ve edebî yönü:

Bu dönemde sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin şairleri milliyetçilik, özelde Türkçülük akımının fikri savunucularıdır. Bu hiç kuşku yok ki şiirlerine de yansımıştır. Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerle şair arasında bu açıdan yakın bir ilişki vardır. Şairler, şiiri fikirlerini halka yaymada bir araç saymışlardır.

Millî Edebiyat akımı etkisindeki şairlerin, Edebiyat-ı Cedidecilerden tam anlamıyla ayrıldıklarını söylemek de pek doğru değildir. Onları eleştirmişler, ama onların çizgisinde şiirler de yazmışlardır. Hatta I. Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı yıllarında bile kendi duygu ve hayallerini işledikleri, toplumsallıktan ve devrin gerçeklerinden kopuk şiir yazmışlardır. Aruz yerine hece ölçüsünü kullanmaları, şiirin özünden çok biçime yönelik bir değişikliktir.

Hece ölçüsünün 1911-1923 yılları arasında gittikçe artan ve bir akım halini alan hâkimiyeti bazı gençleri de etkilemiştir. Şiire aruzla başlayan, hatta aruz vezniyle başarılı manzumeler ve kitaplar yazıp bunu yayımlamış olan şairler, heceye yönelmiştir.

1917’de Servet-i Fünûn dergisi çevresinde “Şairler Derneği” adıyla toplanan bazı genç şairler, şiirde konuşma dilinin kullanılması konusunda görüş birliğine varmıştır. Türk Edebiyatı’nda Beş Hececiler adı verilen bu genç şairler, özellikle şiir dilinin yalınlaşmasında ve hece ölçüsünün millî ölçü olarak benimsenmesinde çok büyük rol oynamıştır.

Beş Hececiler, şiirlerinde yurt gerçeklerine yer verdilerse de daha çok sevgi ve doğa temalarını işleyen şiirler yazdılar. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kültür danışmanı Ziya Gökalp’in yönlendirme ve etkileriyle “Millî Şiir” oluşturmaya yönelen Beş Hececiler Türk şiirinde hecenin ve memleketçi şiirin yaygınlaşmasına katkı yapmıştır. Beş Hececilerin tavrı o dönemde aruzla şiirler yazan Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi şairleri de etkilemiş, sade dille şiir yazmaya yöneltmiştir. Buna rağmen bu üç şair, aruzla Türkçe şiir yazma geleneğini sürdürmüştür.

Türk edebiyatının gelişimi göz önüne alındığında Millî Edebiyat akımının etkilen denince akla ilk olarak Beş Hececiler gelir. Halil Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfî Orhon. Enis Behiç Koryürek ve Faruk Nafiz Çamlıbel için kullanılan Beş Hececiler ya da Hecenin Beş Şairi sözü onların bir araya gelerek yazınsal bir topluluk oluşturdukları izlenimini verse de gerçekte, biçimsel bir çabayı ifade eder. Bu yıllarda hece veznine yönelen Türk şairleri, sadece “Beş Hececiler”den ibaret değildir elbette. Aka Gündüz, AH Mümtaz Erolat, Celâl Sahir Erozan; Halide Nusret Zorlutuna, İbrahim Alaattin Gövsa, Necmettin Halil Onan, Ali Ulvi Elöve gibi şairler de aşağı yukarı aynı yıllarda hececilik akımına katılmış ve heceyle şiirler yazmışlardır.

Ancak bunlar içinde Beş Hececiler, bir grup olarak edebiyat tarihimizde özel bir yer edinmiştir. Onların sanat anlayışlarının belirginleşmesinde Ziya Gökalp’in fikirleri etkili olmasına karşılık şiirlerinde, Ziya Gökalp’in şiirinde gördüğümüz, öğreticiliğin getirdiği kuruluk yoktur. Şiirleri imgeler açısından daha zengin, sanatsal yönden daha yüksektir. Bunda, şiire Fecr-i Âti duyarlığıyla başlamış olmalarının etkisi büyüktür. Ayrıca önlerinde, ders alıp yararlanabilecekleri Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp gibi örnekler vardır. Ancak Beş Hececiler, gerçekçi olmak istemelerine karşın, savaşın da etkisiyle millî duyarlıklar adına gerçekçilikten uzaklaşmışlar, romantizme sürüklenmekten kurtulamamışlardır.

Balkan Savaşı’ndan başlayarak I. Dünya Savaşı yılları yalın bir Türkçe ve hece ölçüsüyle şiir yazma eğilimini güçlendirmiş, Beş Hececi şairlerin kimileri ulusal duyguları kamçılayan şiirler yazarken kimileri de Anadolu’ya yönelmişlerdir. Yurtseverlik, kahramanlık temalarının egemen olduğu şiirleriyle Türk toplumuna moral ve güç aşılamaya çalışmışlardır. Doğaya yönelişi, yurt güzelliklerinin Anadolu’nun basmakalıp söyleyişlerle görüntülenmesi olarak almaları ise sığ bir memleketçi edebiyat anlayışını ortaya çıkarmıştır

SON EKLENENLER

Üye Girişi