Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

ALTIN DESTAN

Sürüden koyunlar hep takım takım 

Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım; 

Asmanın üzümü dağılmış; salkım 

Olmak ister, fakat bağban nerede? 

Gideyim, arayım: çoban nerede?

 

Yüce dağlar çökmüş, belleri kalmış, 

Coşkun ırmakların selleri kalmış, 

Hanlar yok meydanda, illeri kalmış, 

Düşenler çok, ama kalkan nerede? 

Gideyim arayım: Hakan nerede?

 

Türk yurdu uykuda ey düşman sakın! 

Uyuyan ülkeye yapılmaz akın.

Tan yeri ağardı, yiğitler kalkın.

Bakın yurd ne halde, vatan nerede? 

Gideyim arayım: yatan nerede?

 

Herkesin gözünde vatan öz yurdu, 

Çitlerin yağısı, derenin kurdu,

Yad iller, Turan’da hanlıklar kurdu, 

Turan’dan yadları koğan nerede? 

Gideyim arayım: ogan nerede?

(Ziya Gökalp, Kızıl Elma, 1914)

 

 

RÜBAİ

Bilmem kime yahut neye uyduk gittik 

Gâhi meye gâhi neye uyduk gittik 

Erbâb-ı zekâ riya-yı mezhep bildi 

Bizler dili divâneye uyduk gittik

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

Kelimeler

Gâhi: Ara sıra, bazen 

Mey: Şarap Ney: Bir çalgı aleti 

Erbâb-ı zekâ: Akıl sahipleri 

Riya-yı mezhep: Gösteriş yolu 

Dili divane: Deli gönül

 

BAHÇE

Bir Acem bahçesi, bir seccade 

Dolduran havzı ateşten bade.

Ne kadar gamlı bu akşam vakti 

Bakışın benzemiyor mutade.

 

Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar 

Dalmış üstündeki kuşlar yâda.

Bize bir zevk-i tahattur kaldı 

Bu sönen, gölgelenen dünyada.

(Ahmet Haşim)

 

Kelimeler

Zevk-i tahattur: Zevk veren hatırlayış

 

SÜLEYMANİYE KÜRSÜSÜ’NDE

Bir de İstanbul'a geldim ki: bütün çarşı, pazar 

Naradan çalkanıyor, öyle ya... Hürriyet var!

 

Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... doğru:

Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.

 

Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;

Kafalar tütsülü hülya ile gözler kızgın;

 

Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,

Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!

 

Zurnalar şehrin ahalisini takmış peşine;

Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!

 

Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,

En ağır başlısının bir zili eksik, belli!

 

Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.

Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak

 

Yaşasın

Kim yaşasın?

Ömrü olan.

Şak! Şak! Şak!

 

Ne devâirde hükümet, ne ahalide bir iş!

Ne sanayi, ne maarif, ne alış var, ne veriş.

 

Çamlıbel sanki şehir, zabıta yok, rabıta yok;

Aksa kan sel gibi, dindirecek vasıta yok.

(Mehmet Akif Ersoy)

ZAMBAK yay.

SON EKLENENLER

Üye Girişi