ANADOLU’DAN BİR SES YAHUT CENGE GİDERKEN
Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim!
Muhammed’in kitabını kaldırtmam;
Osmancık’ın bayrağını aldırtmam;
Düşmanımı vatanıma saldırtmam.
Tanrı evi viran olmaz, giderim!
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı!
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim!
Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim!
Ak gömlekle gözyaşımı silerim;
Kara taşla bıçağımı bilerim;
Vatanımçin yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim!
(Mehmet Emin Yurdakul, Türkçe Şiirler, 1898)
BIRAK BENİ HAYKIRAYIM
Ben en hakir bir insanı kardeş duyan bir ruhum;
Bende esir yaratmayan bir Tanrı’ya îmân var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar!
Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim eksilmez!
Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir!
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.
!u zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!...
(Mehmet Emin Yurdakul. Türk Sazı, 1914)
ANADOLU
Yürüyordum: Ağlıyordu ırmaklar;
Yürüyordum: Düşüyordu yapraklar;
Yürüyordum: Sararmıştı yaylalar;
Yürüyordum: Ekilmişti tarlalar.
Bir ses duydum, dönüp baktım, bir kadın:
Gözler dönük, kaşlar çatık, yüz dargın;
Derileri çatlak, bağrı kapkara,
Sağ elinin nasırında bir yara
Başında bir eski püskü peştemal
Koltuğunda bir yamalı boş çuval
...
-Ne o bacı?
- Ot yiyoruz, n’olacak!..
- Tarlan yok mu?
- Ne öküz var, ne toprak...
Bugüne dek ırgat gibi didindim;
Çitte gittim, ekin biçtim, geçindim,
Bundan sonra...
- Kocan nerde?
- Ben dulum;
Kocam şehit, bir ninem var, bir oğlum.
- Soyun, sopun?
- Onlar dahi hep yoksul!
Ah Efendi, bize karşı İstanbul
Neden böyle bir sert, yalçın taş gibi?
Taşraların hayvanlık mı nasibi?
…
Yazık, sana ağlamayan şiire;
Yazık, sana titremeyen vicdana;
Yazık, sana uzanmayan ellere;
Yazık, seni kurtarmayan insana!...
(Mehmet Emin Yurdakul, Türk Sazı, 1914)
zambak yay.
İLGİLİ İÇERİK
11.SINIF MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKAYE VE ROMAN
11.SINIF MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER SUNUSU
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE HİKÂYE 2
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ROMANCILARI
MİLLİ EDEBİYAT YAZAR ESER TABLOSU
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKAYECİLERİ
- << Önceki
- Sonraki