Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ROMAN

Servet-i Fünûn romanlarında daha çok bireysel ve duygusal konular üzerine yoğunlaşılmış, toplumsal sorunlardan uzak durulmuştur. Millî Edebiyat döneminde ise bireysel konulardan çok, yaşamla iç içe ve toplumsal sorunları öne çıkaran, yapmacık bir dil ve üslup yerine konuşma diline yaklaşan bir roman anlayışının canlandığı görülür. Dönemin sanatçıları, İstanbul'un dışına çıkarak konularını, kahramanlarını Anadolu'dan seçmişler, böylece Millî Edebiyat adı verilen memleketçi bir edebiyatın roman türünde de gelişimine öncülük etmişlerdir.

 

1. Millî Edebiyat Romanının Biçim ve Yapı Özellikleri

 

Bildiğiniz gibi romanın temel öğelerini kişiler, olay, mekân, zaman, dil ve anlatım oluşturur. Şüphesiz romanlarda bu öğelerin ortaya çıkıp şekillenmesinde yazarın özellikleri yanında, o dönemdeki toplumsal yaşamın da önemli bir rolü vardır. Şimdi Millî Edebiyat dönemi romanındaki bu temel öğeler konusunda bilgi edinelim.

 Olay:

 Romancı, eserinde yaşanmış ya da tasarlanmış olaylar üzerinde durabilir. Bu dönemin ünlü romancıları arasında yer alan Halide Edip, ilk romanlarında genellikle tasarlanmış olaylar üzerinde durmuştur. Son romanlarında daha çok, gözlemlediği olayları anlatmıştır. Sanatçı romanlarında anlattığı olaylarla ilgili olarak, "Bazıları işitilen, bazıları göz önünde geçen olaylara dayanabilir." demektedir. Ona göre romandaki olayların hayatta geçmesi şart değildir.

 Refik Halit, romanlarında genellikle sürükleyici, şaşırtıcı olayları seçer. Kimi romanlarının giriş bölümü polisiye romanlarının başlangıcı gibidir. Derinliğe inmeden aşk maceralarını anlatır.

 Reşat Nuri Güntekin ise romanlarında Anadolu'yu çok yakından tanıması dolayısıyla, yerli konuları yine yerli malzeme ve temalar etrafında anlatmıştır. Çalıkuşu romanında, Feride Öğretmenin Anadolu'yu yükseltmek için verdiği mücadeleyi eğitimli insanlarımıza örnek olacak biçimde anlatmıştır.

Bu dönemin ünlü romancılarından biri olan Yakup Kadri, ilk romanlarından itibaren olayların sıkı örgüsüne pek dikkat etmez. Ona göre olaylar, düşünce ve duyguları, toplumun tarihî serüvenini anlatmak için birer araçtır. Bundan dolayı Kiralık Konak'ta Meşrutiyet'e kadar üç neslin hikâyesini; Sodom ve Gomere'de Mütareke devri İstanbul'unu; Yaban'da Kurtuluş Savaşı dönemindeki yoksulluk içinde kıvranan Türk köylüsü ile aydın kesim arasındaki kopukluğu anlatmıştır.

 Kişi:

 Dönemin ünlü romancılarından Halide Edip, bütün romanlarında canlı ve güçlü kişilere yer vermiştir. En güçlü kişileri ise kendi ruhundan bir şeyler kattığı kadın kahramanlardır. Sanatçı, bu kadın kahramanları özellikle ülkücü romanlarında bir sembol derecesine yükseltir. İlk romanlarındaki kadın kahramanlar, üst tabakadan seçilmiş, çoğu kolej bitirmiş, ana dili gibi İngilizce konuşan tiplerdir.

 Refik Halit, gerek hikâyelerinde gerekse romanlarında Anadolu'dan seçmiş olduğu ilginç tiplere yer verir ve bu konuda diğer sanatçılara örnek olur. Kişi kadrosu son derece zengin olan yazarın romanlarında, prensler, eski paşalar, eski saraylılar, köylüler, yabancılar, şuhlar, faziletli kadınlar vb. kişiler yer alır. İstanbul'un İç Yüzü romanında ilgi çekici tiplere yer verir. Sanatçı, ele aldığı kişilerin pek ruhsal derinliklerine inmez. Kişilerini bir karakter derecesine pek yükseltmez. Kişilerinde kendi sürgün hayatında duyduğu acı ve vatan hasreti vardır. Karakter derecesine ulaşan tipleri Sürgün ve Anahtar romanlarında görmek mümkündür.

 Reşat Nuri Güntekin, pek çok romanını ilgilendiği insanlardan hareketle yazdığını söylemiş ve onun romanlarında bütün olay seçilen bu kahramanların etrafında toplanmıştır. Romanlarında karakteri güçlü olan bir tek kişi, bütün ilgiyi üzerinde toplar. Romanlarındaki odak kişilerin çoğu, yazarın kendisidir. Yaprak Dökümü'nde Ali Rıza Bey, Çalıkuşu'nda Feride, Yeşil Gece'deki Şahin Öğretmen birer yönleriyle yazara benzeyen tiplerdir. Çalıkuşu'ndaki Doktor Hayrullah Bey ise sanatçının askerî doktor olan babasını andırır.

 "Romanda tek amacım, hayatın heyecanını verebilmek ve canlı tipler yaratmaktır." diyen Yakup Kadri'nin kendine özgü bir kişi ve tip kadrosu vardır. Sanatçı, kahramanlarının iç yüzlerini tam olarak verebilmek için derinlemesine ruh çözümlemeleri yapar. Çeşitli devir, kıyafet ve sosyal durumların insanda farklı psikolojik etkiler yapacağına inanır. Yakup Kadri, romanlarının büyük bir bölümünde kendine benzer tipler yaratmıştır. Yaban romanında Ahmet Celal, Bir Sürgün'de Doktor Hikmet, Nur Baba'da Macit ve Kiralık Konak'ta Hakkı Celis çoğu zaman yazarın kendisi gibi düşünür, duyar ve davranır.

 Mekân (Çevre)

 Bu dönemde yazılan romanların büyük bir bölümünde mekân olarak İstanbul dışına çıkılmıştır. Halide Edip'in Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye romanları bir kenara bırakılacak olursa, diğer romanlarının önemli bir bölümünde mekân olarak İstanbul seçilmiştir. İlk romanlarında lüks semtlerde semtlerdeki yaşamla birlikte hayalî olaylara yer verir. Bu dönemde yazdığı eserlerin bazılarında mekân olarak Avrupa şehirleri de göze çarpar. Sinekli Bakkal'dan sonra ise çevreyi kenar mahalleleri ve giderek bütün İstanbul'u içene alacak şekilde genişlettiği görülür.

 Bu dönemde Refik Halit, yurt içinde ve yurt dışında pek çok yere gitmesinden dolayı mekânı en geniş tutan sanatçılardan biri olmuştur. Onun eserlerinde mekân olarak Anadolu, Suriye, Lübnan, Pakistan, Hindistan gibi çevreler yer alır. Hatta iki Bin Yılının Sevgilisi romanında hayal ettiği bir çevreyi mekân olarak seçmiştir.

 Reşat Nuri'nin çocukluğu İzmir, Bursa, Çanakkale gibi Anadolu şehirlerinde geçmiştir. Müfettişlik görevi sırasında da bütün Anadolu'yu şehir şehir, kasaba kasaba dolaşmıştır. Bu sırada görüp duyduklarını da romanlarının ana malzemesi yapmıştır. Romanlarında mekân olarak daha çok insan çevresini, yani seçtiği tiplerin çevresini ele almıştır. Anadolu köy ve kasabalarını gelenek, âdet, zihniyet ve sosyal sorunlarıyla anlatmış, fakat Yakup Kadri'den farklı olarak sefil olarak göstermekten kaçınmıştır.

 Yakup Kadri, romanlarında çok geniş ve çeşitli çevrelere yer vermiştir. Yaban ve Ankara romanlarında çevre Anadolu'dur. Bir Serencam ve Bir sürgün adlı eserlerinde ise çevre olarak Mısır ve Avrupa seçilmiştir. Sanatçı, romanlarında İstanbul'un seçkin ve orta hâili semtlerine de çevre olarak yer vermiştir.

 Millî Edebiyat dönemi romancılarının büyük bir bölümü yaşadıkları zamanı anlatmıştır. Halide Edip, romanlarında kendi yaşadığı zamanı ele almıştır. Sinekli Bakkal romanında biraz tarih havası görülmekle birlikte, bu eser de yazarın çocukluk dönenimdeki zamanı içine alır. Reşat Nuri de bütün romanlarının konusunu, zamanından almış ve çağının sorunlarını irdelemiştir. Onun, zaman olarak bazen on yıllık bir dönemi ele aldığı görülür.

Yakup Kadri için geçmiş ve içinde bulunulan zaman çok önemlidir. O, zamanın değişmesine bağlı olarak insanlarda ve toplumda meydana gelen değişiklikleri yansıtmaya çalışır. Bunu yaparken de tarih, toplum ve geçmişi iç içe vermek ister. Sanatçı, Türk toplumunu, yetmiş beş yıllık tarihi içinde yansıtmak istediğinden, onun romanları "devirler senfonisi" olarak da isimlendirilmiştir. O, her devri, yaşandıktan sonra anlatmayı yeğlemiştir. Olayları kronolojik bir sıra içinde vermiştir. Refik Halit, dönemin diğer sanatçıları gibi genellikle içinde yaşadığı zamanı ele almış, bazı romanlarında kendi anılarını işlemiştir. Birkaç eserindeyse geçmiş tarihi ve uzak geçmişi yaşatmaya çalışmıştır.

   İLGİLİ İÇERİK

11.SINIF MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKAYE VE ROMAN

11.SINIF MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER SUNUSU

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE HİKÂYE 2

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ROMANCILARI

MİLLİ EDEBİYAT YAZAR ESER TABLOSU

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKAYECİLERİ


 

2. Millî Edebiyat Romancılarının Etkilendiği Akımlar

 Millî Edebiyat dönemi romancılarının büyük bir bölümü eserlerini realist akımının ilkelerine bağlı kalarak yazmışlardır.

 Halide Edip Adıvar'ın "Yeni Turan", Ahmet Hikmetin "Gönül Hanım", Müfide Ferit'in "Aydemir" gibi romanları milliyetçi düşüncenin ürünleridir. Millî Edebiyat devri romanlarında, hikâyede olduğu gibi memleket meselelerine ve sosyal sorunlara ağırlık vermek, bu sorunları çözebilecek kahramanlar ve fikirler geliştirmek, tasvir ve tahlilde gerçekçiliğe doğru gitmek gibi özellikler dikkati çeker.


 

3. Millî Edebiyat Romanının Anlam ve Anlatım Özellikleri

 Metin ve Zihniyet:

 Millî Edebiyat dönemi romanında bireysel yaşamdan sosyal yaşama doğru geniş bir açılım olur. Bu da romanlarda tema yönüyle sosyal konuların ağırlık kazanmasına neden olur. Hikâyede olduğu gibi bu dönem romanları da içinde yaşanan sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdan etkilenmiştir. Doğal olarak öne çıkan temalar "Türkçülük, Yanlış Batılılaşma, Millî Mücadele, kuşaklar arasıçatışma, ilerleme-çağdaşlaşma, gerilik, cehalet, yoksulluk ve memleketçilik" olmuştur.

 Romanın Dil ve Anlatım Özellikleri

 Tanzimat'la ilk defa edebiyatımıza giren roman türü, hem üslup hem de teknik yönüyle gelişimini Servet-i Fünûn ve Millî Edebiyat döneminde de devam ettirmiştir. Ömer Seyfettin ile açılan sade dil akımı, dönemin sanatçıları tarafından benimsenmiş ve romanlar sade bir dille yazılmıştır. Dönemin sanatçıları sade dille eser vermekle birlikte üslupları birbirinden farklıdır. Refik Halit tam bir üslupçu iken, Halide Edip üsluptan çok, düşünceye önem vermiştir. Üslup konusundaki bu farklılıktan dolayı yazarların üslupları hakkında ayrı ayrı bilgi edinelim.

 Halide Edip, üsluba pek önem vermez. Onun asıl amacı roman yazmak, duygu ve düşüncelerini anlatmaktır. Dili akıcı değildir. Pek çok eserinde bozuk, tutuk, aykırı, dil yanlışları ile dolu olan bir ifade görülür. Refik Halit ise tam bir üslup ustasıdır. Diğer türlerde verdiği eserlerde olduğu gibi, romanlarının da en değerli yanı üslubunda toplanır. Sanatçı, Türkçeye yepyeni, akıcı, kıvrak, çekici, sıcak ve oynak bir üslup getirmiş; deyimleri, tekerlemeleri vs. İstanbul Türkçesi ile ustaca kullanmasını bilmiştir. Duygu ve düşüncelerini duru, parlak, zevkli ve hareketli biçimde sunmuş, kurduğu renkli cümleler arasına iç kafiyeler dahi yerleştirmiştir.

 Reşat Nuri de usta üslubu ile bu dönemin sevilen sanatçılardan biri olmuştur. Sadeleşme akımını Ömer Seyfettin başlatır; Refik Halit ve Falih Rıfkı da bu harekete önemli katkılar sağlar. Fakat Reşat Nuri kısa süre sonra onları da geçerek daha canlı bir konuşma Türkçesine ulaşır. Romanlarını halkın günlük konuşma diliyle yazar. Hüseyin Rahmi gibi daha fazla realist görünmek için şive taklitleri yapmaya çalışmaz; zorlanmadan, ferah, duru ve içten yazar.

 Bu dönemin üsluba önem veren sanatçılarından biri de Yakup Kadri'dir. Bu konuya verdiği önemi, "Yazı yazarken benim aradığım iç armonidir; güzel yazmak da doğru yazmak kadar önemlidir." sözleriyle ifade etmiştir. Sanatçı, 1909'dan 1915'e kadar olan yazılarında Servet-i Fünûn'un dil ve üslubuna özenmiştir. 1915'ten sonra ise Ziya Gökalp'in sadeleşme ilkelerini benimsemiş, yeni çıkan her eserini daha duru bir dille yazmıştır. Sanatçı, halk şairlerinin dilini kullanmayı kendine amaç edinmiştir.

 


 4. Millî Edebiyat ile Servet-i Fünûn ve Tanzimat Romanının Karşılaştırılması

 Servet-i Fünûn dönemi sanatçıları, romanlarını realist ve natüralist bir tutumla yazmışlar; eserlerinde aşk, salon hayatı gibi bireysel konuları ele almışlardır. Romanlarındaki kişilerin ruh çözümlemelerine önem vermişler; bu kişilerini de modern bir yaşam süren, eğitimli, yerine göre çapkın, karamsar, gelenekten ayrı düşen, macera peşinde koşan, Avrupai tarzda yaşam süren kişiler ve gerçekçi tipler arasından seçmişlerdir. Bu dönem romanlarında mekân İstanbul'dur. Hatta Halit Ziya'nın Mai ve Siyah, Mehmet Rauf'un Eylül romanlarında olayların geçtiği mekân, konak ile sınırlıdır. Dönemin romanlarında öne çıkan temalar ise "aşk, hayal-hakikat çatışması, karamsarlık"tır.

Millî Edebiyat dönemi sanatçıları ise romanlarını genellikle realist bir tutumla yazmışlar, genellikle mekân olarak İstanbul dışına çıkmalarından dolayı eserlerinin konusunu da Anadolu insanın sosyal yaşamından almışlardır. Gerçekçi kişiler yanında Çalıkuşu romanındaki Feride gibi idealize edilmiş tipleri ele almışlardır. Bu dönem romanları ise tema bakımından Servet-i Fünûn romanlarından oldukça farklıdır. Millî Edebiyat romanlarında bireysel temalardan daha çok "Türkçülük, Millî Mücadele, yanlış Batılılaşma, çağdaşlaşma, yoksulluk, cehalet, gerilik" gibi temalar öne çıkar.

 Kimi sanatçılar ise herhangi bir edebî topluluğa bağlı kalmadan ürün vermişlerdir. Bunlardan biri olan Hüseyin Rahmi romanlarında batıl inançları, aile geçimsizliklerini, yüzeysel kalan Batlılaşma sorunlarını, ruh hastalarını konu edinmiştir. Realist-natüralist bir tutumla eski İstanbul'un gündelik yaşamını canlı bir şekilde anlatmıştır.

 


 5. Millî Edebiyat Döneminin Romancıları Hakkında

 Millî Edebiyat döneminde Halide Edip, kişiliği, kültürü, Mustafa Kemal'e yakınlığı, kadın kahramanları, Doğu-Batı kültürleri karşısında takınacağımız tavrı araştırmasıyla dikkati çeker. Yakup Kadri, Tanzimat'tan itibaren Türk toplumun geçirdiği değişimleri, bunların getirdiği sosyal konuları, aydın-halk ilişkilerini işler.

 Reşat Nuri Güntekin Anadolu'yu, yerli hayatımızı romana geniş çapta sokması, tasvir ve tahlilciliği, özellikle kendisine büyük bir ün kazandıran Çalıkuşu'nda çizdiği öğretmen tipi, ayrıca batıl inançlar, din ve Batılılaşma üzerine geliştirdiği görüşleri ile öne çıkmıştır.

 Refik Halit Karay; gözlem yeteneği, sade ve akıcı üslubu, betimlemedeki ustalığı, mizahî görüş yeteneğiyle tanınır. Aka Gündüz,teknik bakımdan ustalığa ulaşamamış olsa da milliyetçiliği ve realist, kimi zaman da natüralist tavrı ile bu dönem edebiyatının önemli temsilcileri arasında yer alır.

Bu sanatçılardan başka, Mithat Cemal Kuntay, Ercüment Ekrem Talû, Selahattin Enis, Osman Cemal Kaygulu, Mehmet Yesarî, Sermet Muhtar Alus, Fahri Celaleddin Göktulga bu dönemde yetişmiş ve eserlerinden bazılarını daha sonraki yıllarda kaleme almışlardır.

 Reşat Nuri Güntekin (1889 - 1956)

1889’da İstanbul’da doğan sanatçı 1956’da Londra’da öldü. Sanatçı İstanbul Üniversitesi’ni bitirdikten sonra yurdun çeşitli yörelerinde öğretmenlik ve müfettişlik yaptı. Çanakkale’den milletvekili seçildi, daha sonra Paris Kültür Ataşeliği’nden emekli oldu.

Türk edebiyatının en tanınmış roman, hikâye ve oyun yazarlarından biridir. Yazın hayatına “Eski Ahbap” adlı uzun hikâyesi ile başlamıştır. Sanatçı, bir taraftan tiyatro eleştirileri ile ilgili araştırmalar yayımlamış, bir taraftan da hikâye yazmıştır. “Çalıkuşu” romanının yayınlanmasından sonra ünü daha da artmıştır. Hareketli olayların yer aldığı eser ve bu eserin idealist ve aydın kahramanı Feride sayesinde Anadolu geniş ölçüde romanımıza girmiştir. Eser, hem aydın çevreler hem de az okumuş çevreler tarafından ilgiyle karşılanmış; konusu, doğallığı ve canlı diliyle okuru kendisine bağlamıştır.

Reşat Nuri’nin hemen bütün romanlarında, çevre olarak taşradaki kasabalar, şehirler ile bu yerlerdeki tipleri ve sorunlarıyla Anadolu’yu görmek mümkündür. Ayrıca “Çalıkuşu, Acımak,

Kan Davası, Yeşil Gece” romanlarında birinci derecedeki kahramanlar öğretmendir. Bunun nedeni ise yazarın eğitim ve öğretim sorunlarıyla yakından ilgilenmesidir.

Eserleri

Roman: Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı, Gizli El, Damga, Yeşil Gece, Acımak, Yaprak Dökümü, Kızılcık Dalları, Gökyüzü, Kavak Yelleri, Son Sığınak, Kan Davası, Eski Hastalık, Ateş Gecesi, Değirmen, Miskinler Tekkesi, Harabelerin Çiçeği.

Öykü: Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Gençlik ve Güzellik, Roçild Bey, Eski Ahbap, Olağan İşler, Leyla ile Mecnun.

Oyun: Balıkesir Muhasebecisi, Hançer, Eski Rüya, Ümidin Güneşi, Gazeteci Düşmanı-Şemsiye Hırsızı-ihtiyar Serseri (Üç oyun birarada), Taş Parçası, Felaket Karşısında-Gözdağı-Eski Borç (Üç oyun bir arada), İstiklal, Vergi Hırsızı, Bir Yağmur Gecesi, Tanrıdağı Ziyafeti, Yaprak Dökümü, Hülleci, Bir Köy Hocası, Babür Şah’ın Seccadesi, Bir Kır Eğlencesi, Ümit Mektebinde

Gezi: Anadolu Notları.

Şimdi de yazarın belli başlı romanları hakkında kısaca bilgi verelim:

 Yaprak Dökümü: Çeşitli memuriyetlerde bulunan Ali Rıza Bey, emeklilikten sonra İstanbul’da çileli ve geçim zorlukları içinde bir yaşam sürmektedir. Oğlu Şevket eğlenceye düşkün biridir; onun harcamaları yüzünden geçinmek daha da zorlaşır. Kızları Fikret ve Leyla ise iyi evlilikler yapamaz. Sonunda Ali Rıza Bey felç olur.

Miskinler Tekkesi: Romanda, daha önce soylu bir ailenin çocuğu olan bir delikanlının, zamanla dilenecek duruma düşmesi ve bunu bir meslek hâline getirmesi anlatılır.

Kan Davası: Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Ömer, öğretmen olur ve Kurtuluş Savaşı’nda yedek subaylık ve daha sonra Ege yöresinde öğretmenlik yapar. Bu görevi sırasında aralarında kan davası olan iki köy halkını barıştırır.

Yeşil Gece: Bir köylü çocuğu olan Şahin’i, İslam birliğinin sembolü olan bayrağın bir gönüllüsü olması için babası memleketlerindeki bir medreseye gönderir. Fakat bir süre sonra babası ölen Şahin’in yetenekli bir öğrenci olduğunu düşünen hocaları, onu İstanbul’daki bir medreseye gönderirler. Fakat o, dört yıl okuduğu bu medresede inançlarını yitirir ve İstanbul Öğretmen Okuluna gidip öğretmen olur.


 Halide Edip ADIVAR

Bu dönemin en önemli roman yazarlarından biri de Halide Edip Adıvar’dır. Onun eserlerinde, çoğunlukla idealize edilmiş, sanatçının kendi ruhsal özelliklerine uygun, canlı ve sürükleyici kahramanlara karşılaşırız. Bunlar çoğunlukla Batı kültürü ile yetişmiş kadın kahramanlar olarak karşımıza çıkar.

Halide Edip’in romanları kendi içinde üç gruba ayrılabilir:

1.    “Handan” çevresinde toplanan “Seviye Talip, Zeyno’nun Oğlu, Kalp Ağrısı, Mev’ud Hüküm” romanlarıdır. Bu romanlarda idealize edilmiş kadın kahramanların içinde yaşadığı koşullar ve çevreyle mücadelesi anlatılmıştır. Söz konusu eserlerde eşsiz yaratılıştaki kadın kahramanların ruh hâlleri, bu romanların özünü oluşturur.

2.    “Vurun Kahpeye” çevresinde toplanan “Ateşten Gömlek, Yeni Turan” romanlarında, yaşadığı çevrede olağandışı nitelikleri olan kadın kahramanlar söz konusudur. Bu kadın kahramanlar etrafında, Yeni Turan’da Türkçülük idealinin; Vurun Kahpeye ve Ateşten Gömlek’te Millî Mücadele’yi gerçekleştiren kahraman ruhların anlatıldığı görülür.

3.    “Sinekli Bakkal” çevresinde toplanan “Sonsuz Panayır, Döner ayna, Âkile Hanım Sokağı, Tatarcık” romanları ise birer töre romanı özelliği taşır.

Şimdi de sanatçının kimi romanları hakkında kısaca bilgi verelim.

Yeni Turan: Romanda, İkinci Meşrutiyet’ten sonra basında yer bulan konular geniş ölçüde ele alınır. Türkiye’nin yirmi yıl sonraki durumu hayalen ortaya konmaya çalışılır. Bütün bunlar Oğuz ve Kaya arasındaki ilişki çerçevesinde işlenir.

Ateşten Gömlek: Bu roman bir bakıma Millî Mücadele’nin destanı gibidir. Eserde İzmir’in işgalinin ardından yaşanan umutsuzluklar ile Millî Mücadele’nin doğuşu ve zaferle sonuçlanması anlatılır. Ayşe ise romanda Millî Mücadele’nin sembol kahramanıdır.

Vurun Kahpeye: Bu romanda bir Batı Anadolu kasabasında öğretmen olarak görev yapan Aliye’nin çektiği acılar anlatılır. Tosun Bey’le nişanlanan Aliye’ye, Hacı Fettah ve Hüseyin düşman kesilir. Ardından işi vatan hainliğine kadar götürüp onu Yunanlılara teslim ederler. Bununla da yetinmeyip Aliye’nin halk tarafından linç edilmesini sağlarlar.

Sinekli Bakkal: Sanatçının en önemli romanlarından biridir. Eserde, İkinci Abdülhamit döneminde bir arka sokakta yaşayan insanların hikâyesi anlatılır. Sinekli Bakkal olarak anılan mekân farklı kültürlerin bir arada yaşandığı bir yerdir. Kız Tevfik ile İmam İlhami Efendi’nin kızı evlenir. Fakat Tevfik’in sorumsuzluğu yüzünden bu yuva dağılır.

Tatarcık: Bu eserde Cumhuriyet dönemi gençliğinin durumu ele alınıp işlenir. Tatar Osman’ın kızına “Tatarcık” adı verilir. Romanda, karakterleri birbirlerinden farklı olan üniversiteli yedi genç aracılığı ile geleceğin Türkiye’si anlatılmaya çalışılır.

Âkile Hanım Sokağı: Bu romanda, tek mekân üzerinde yaşayan insanlar ele alınır. Bu insanlar, aynı mekânı paylaşmakla birlikte, üç farklı yaşam biçimini temsil etmektedir: İstanbul’un köklü aileleri ile bu şehre taşradan gelenler ve Amerikalılar. Bütün bunlar dikkate alındığında Âkile Hanım romanında, değişen Türkiye ile birlikte İstanbul’un bir panoramasını görmek mümkündür.

 


 Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889 -1974)

 1889'da Kahire'de doğan sanatçı, 1974'te Ankara'da öldü. İlk ve orta öğrenimini Manisa, İzmir ve İskenderiye'de tamamlayıp İstanbul'a geldi. İkdam ve Peyam gazetelerinde makale ve hikâyeler yazdı. Millî Mücadele sırasında Anadolu'da Mustafa Kemal'in yanında yer aldı.

 Yakup Kadri, yirminci yüzyıl Türk edebiyatının en tanınmış roman yazarlarından biridir. Eserlerinde Türk toplumunun Tanzimat'tan Atatürk Türkiye'sine kadar olan yaşamını güçlü bir biçimde yansıtmıştır. Gerçekçi küçük hikâyeler ve mensur şiirlerden sonra romana geçmiş, romanla-rında birbirini tamamlayan toplumsal ve bireysel yaşamı bir zincir hâlinde anlatmıştır. Sanatçı, içinde yaşadığı toplumun sorunlarına eğilir, bunlara kafa yorar. Romanlarındaki tiplerin büyük bir bölümü iç dünyaları zengin, karamsar, törelere bağlı, düzensiz kişilerdir. Hemen her romanında tarihî olaylara bağlı insanların kişiliklerini yansıtır.

 Betimleyici, çözümleyici, tezci yönleri ile dikkat çeken bir sanat adamıdır. İlk dönemlerinde Servet-i Fünûn'un etkisiyle ağır bir dil kullanır; fakat Millî Edebiyat akımına girdikten sonra dili yalınlaşır ve akıcı, çekici bir hâl alır. Hikâye, roman, anı, tiyatro, deneme, makale, oyun, monografi, şiir türlerinde eserler vermiştir.

1920'de roman yazmaya başlayan sanatçı, bireysel bunalımlardan çok, toplumsal sorunları ele alır ve bütün dikkatiyle Türk insanı üzerine yönelir. Onun romanlarında, Batı uygarlığı ile karşılaşan insanımızın değişen yaşam biçiminin anlatıldığı görülür.

 Yazarlık yaşamı boyunca Batı edebiyatına da sıkı sıkıya bağlı kalmış; Flaubert, Balzac ve Emile Zola'dan etkilenmiştir. Sanatçı, 1955'ten sonra da anıları dışında kitap yazmamıştır.

 Eserleri

 Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Erenlerin Bağından, Sodom ve Gomore, Hüküm Gecesi Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorma, Hep O Şarkı.

Hikâye: Bir Serencam, Millî Savaş Hikâyeleri, Rahmet.

Anı: Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl.

Makale: Kadınlarımız, Seçme Yazılar, İzmir'den Bursa'ya (Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet Asım Us ile birlikte), Kadınlık ve Ergenekon, Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin'in Albümünden

Monografi: Atatürk, Ahmet Haşim.

Şiir: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan.

Oyun: Nirvana.

 Kiralık Konak: Yazarın ilk romanıdır. Roman 1908 -1918 yılları arasındaki dönemi konu alır. Bu eserde aile hayatıyla ilgili sorunlar, insanımızdaki değişmeler ve toplumsal buhranlar işlenir. Eserdeki hâkim bakış açısı ise konak çevrelerinde geleneksel yaşam biçimi sürdürecek nitelikte bir neslin yetişmemesidir. Kiralık Konak, farklı devirleri temsil eden Naim Efendi ile torunu Seniha arasındaki çatışma üzerine kurulmuştur.

Nur Baba: Romanda üç mekânın çatışması anlatılır. Bunlar "düzensizliğin hâkim olduğu Nur Baba Tekkesi, Nigâr Hanım'ın yaşadığı konak -tekke ve bu konak arasında tam bir tezat söz konusudur- ve bir zamanlar cazibe merkezi durumundaki Safa Efendi'nin yahşidir.

Hüküm Gecesi: Sosyal yaşamın geniş biçimde anlatıldığı bir romandır. Bu romanda 1908-1911 yılları arasında meydana gelen siyasi olaylar anlatılır. İttihat ve Terakki partisi çevresinde gelişen olaylarla ilgili gözlemlere yer verilir. Yazar bu romanıyla aile ve tekke ile sınırlı bir mekânın dışına çıkar ve daha geniş bir çevreye açılır. Osmanlının bozulan durumu Ahmet Kerim aracılığı ile ortaya konur.

Ankara: Üç bölümden oluşan romandaki olaylar; Selma Hanım, Nazif Bey, Hakkı Bey ve Neşet Bey etrafında örgülenir. Romanda, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki heyecanlı, ateşli Ankara ve bu süreçte Neşet Sabitin kişiliği etrafında yeni yetişen nesil anlatılır.

Sodom ve Gomore: Roman, Kaptan Jackson Reed, Leyla ve Necdet arasındaki ilişki üzerine kurulmuştur. Eserde Mondros Mütarekesi dönemindeki İstanbul yaşamı anlatılır. Eserde "Reed" işgalci güçlerin, "Leyla" o dönemdeki modern yaşamın, "Necdet" ise uyanmaya başlayan millî bilincin temsilcisidir. Reed ile Necdet arasında bir çatışma söz konusudur. Bu da eserde iki millî gururun çatışması olarak karşımıza çıkar.

İstanbul’un Bir Yüzü: Romanda Meşrutiyet öncesinin zenginleriyle Meşrutiyet sonrasındaki güç ve servet sahiplerinin yaşam ve anlayışları karşılaştırılır.

Çete: Romanda, faklı çevrelerden gelip birbirinden farklı amaçları olan iki insanın Antakya (Hatay) dağlarındaki aşkı ile bir Türk çetesinin Fransızlara karşı olan mücadelesi anlatılır. Adana Lisesi Fransızca Öğretmeni Nezih Suad’ı bir akşam evinin önünde kadın kılığına girmiş biri karşılar. Bu Binbaşı Demir Bey’den mesaj getiren Yoksul’dur. Demir Bey Nezih’i cepheye çağırmaktadır. Nezih kendisine yapılan bu teklifi sevinçle kabul eder ve cepheye koşar.

Yezid’in Kızı: Bir inceleme romanı olan eserde, Güneydoğu Anadolu’da yaşamlarını sürdüren Yezidilerin anlayış ve yaşamları anlatılır. Eserde Yezid’in kızı canlı ve sürükleyici bir roman kahramanı olarak karşımıza çıkar.

Anahtar: Tahlilci roman türünün başarılı bir örneği olan eserde, karısını çok seven bir erkeğin kıskançlık krizleri anlatılır. Eserdeki kadın kahraman erdemli, ahlaklı, olgun bir Türk kadınıdır.

Sürgün: Romanda, Yüzbaşı Hilmi Efendi’ye bir komiserin kin gütmesi yüzünden Hilmi Efendi’nin Beyrut’a sürgün edilmesinin ardından gelişen olaylar anlatılır. Eşi ve kızını İstanbul’da bırakıp Beyrut’a gelen Hilmi Efendi, beş parasız kalır ve son derece bakımsız bir medresede kalmaya başlar. Sağlığı bozulunca Osmanlı şehzadelerinden Keramettin Bey’in konağında kalmaya başlar. Bir süre sonra konaktaki Suzidil Kalfa ile Hilmi Efendi arasında bir aşk filizlenir.

Bugünün Saraylısı: Romanda, İstanbul’da orta gelirli bir aileye sonradan görme bir akraba kızının katılması ile aile değerlerinin alt üst oluşu anlatılır. Ata Efendi Haydarpaşa Garı’nda karşılaştığı Ayşen’i evine getirir. Çok geçmeden Ayşen’e babasından para gelmeye başlar. Aile ferahlar, Gedikpaşa’da kendine bir yer edinir, sosyeteye karışır. Bir süre sonra Ayşen, Mısırlı Rüveyha Paşa ile evlenip Mısır’a gider. Bu duruma ise en çok Ata Efendi üzülür ve bir gün Ayşen’in hayaline doğru koşarken bir arabanın altında kalır ve yaşamını yitirir

Zambak y.

  İLGİLİ İÇERİK

11.SINIF MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKAYE VE ROMAN

11.SINIF MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER SUNUSU

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE HİKÂYE 2

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ROMANCILARI

MİLLİ EDEBİYAT YAZAR ESER TABLOSU

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKAYECİLERİ